Yazarımız Mahmut Kar, Suriye'nin El-Bab kentinde ve Kayseri'de yaşanan provokatif olayların perde arkasını ortaya koyan bir makale kaleme aldı.
Yazarımız Mahmut Kar, İdlib'de HTŞ yönetimi ve halka yönelik baskı ve zulümlerin arka planını ortaya koyan bir makale kaleme aldı.
Yazarımız Mahmut Kar, 7 Ekim Aksa Tufanı sonrası Batı'nın ikiyüzlü tutumunu, İngiltere'nin Hizb-ut Tahrir yasaklaması bağlamında değerlendiren bir makale kaleme aldı.
Yazarımız Mahmut Kar, Suriye devrim sürecinde yapılan ihanetleri, HTŞ'nin muhlis Müslümanlara karşı zorba tavrını konu edinen bir makale kaleme aldı.
Yazarımız Mahmut Kar, Türkiye ve Esed rejimi arasındaki "normalleşme" sürecini ele alan bir makale kaleme aldı.
Yazarımız Mahmut Kar, Ramazan Teslimiyet Zamanı başlıklı kampanya çerçevesinde "Şer’î Hükümlere Teslimiyet" konusunda bir makale kaleme aldı.
Yazarımız Mahmut Kar, Türkiye ile Mısır arasında idam kararlarının gölgesinde gerçekleşen "normalleşme" sürecini kaleme aldı.
Yazarımız Mahmut Kar, "Değerlerimize Sarılma Zamanı" başlıklı Ramazan 1442 kampanyası çerçevesinde "Adil Şahitlik" başlıklı bir makale yazdı.
Yazarımız Mahmut Kar, Soylu ve Bahçeli’nin AYM’yi neden hedef aldığını ve hak ihlali kararlarının bağlamında sistemin Hizb-ut Tahrir’e yönelik yargı zulmünün altında yatan sebepleri yazdı.
Yazarımız Mahmut Kar makalesinde; İdlib’de Hizb-ut Tahrir üyelerinin HTŞ tarafından tutuklanması meselesine nasıl bakılması gerektiğini ortaya koydu.
Yazarımız Mahmut Kar, gündemdeki taraflı Hilâfet tartışmalarını, olması gereken zaviyeden eleştiren bir makale kaleme aldı.
Yazarımız Mahmut Kar, makalesinde TSK’nın Suriye’ye yönelik başlattığı Bahar Kalkanı Harekatını yazdı...
İşte biz öncelikli olarak bu sebebe binaen ... “sizlerle beraber aileyi, nesli ve toplumu koruyacağız!” diyerek bu kampanyayı başlattık.
İran, Amerika’nın düşmanı ve onu tehdit eden devlet olarak bilindi. Kasım Süleymani de Amerika’nın korkulu rüyası gibi gösterildi.
"Herkes bağlı olduğu uluslararası tarafın kim olduğunu iyi biliyor, bakın CHP’nin gelecek vadeden Cumhurbaşkanı adayı ve parti başkanı Ekrem İmamoğlu Londra ve Berlin’den hiç geri gelmiyor. Avrupa parlamentosunda konuşuyor ve AB’li yetkililer ile görüşüy
“Biz talibiz” diyoruz, çünkü bizim sahih bir projemiz var. Çünkü biz, İslâm’ın hayatın istisnasız tüm yönlerini düzenleyen kapsamlı ve eksiksiz bir ideoloji, bir şeriat olduğunu söylüyoruz.
CHP bu konferans ile ilk defa uluslararası alanda Suriye ile ilgili bir şeyler söylemeye çalışıyor ve bu söyledikleri şeyler ABD’nin istediği plan dahilinde işlerin yürümesini isteyen AK Parti iktidarının da işini kolaylaştırmaya yarıyor.
Türkiye’nin Suriye devrimi ve Ortadoğu’ya yönelik kendine ait bir siyasi çözüm planı olmuş olsaydı Türkiye’deki 2-3 milyon Suriyeli Türkiye’nin sırtına hiçbir zaman yük olmazdı.
’Müslümanlar olarak biz bu sistem tartışmalarının neresindeyiz?’ demiştik makalenin başında, biz bu sistem tartışmalarının dışında değiliz bizatihi içindeyiz.
Eğer zerre kadar samimiyseniz, eğer zerre kadar Müslümanların kanına değer veriyorsanız; o halde şimdi tüm İslâm ülkelerinin liderlerini -Batılı yöneticileri değil- Taksim Meydanı’na yürümeye çağırın!
Muhtaç olduğumuz şey, Müslümanların projesi olan, İslâm’a yani bize ait olan Râşidî Hilâfet’tir. Onun için diyoruz ki," “Dünya Hilâfet’e muhtaç!” Dünya ancak İslâm’la, İslâm da ancak Hilâfetle hayat bulur!
Eğer Türkiye gerçekten Amerika ile savaş halinde olsaydı, Irak ve Suriye’de Amerika’nın arkasında hatta kuyruğunda değil karşısında hem de tam hedefinde olurdu. Öyle değil mi, siz söyleyin?
Suriye’de zayıf kalmış olsalar da direnişçi muhlis gruplar, yeni cepheler açarak yine yeniden rejimin korkulu rüyası olmaya devam etmelidirler. Artık ne Astana’da, ne de Cenevre’de, Suriye halkının istek ve arzularına ihanet etmemelidirler. Bu görüşme ve
Cumhur ittifakı seçim kampanyasını Türkiye’nin beka sorunu ve Ak Parti iktidarının 16 yılda gerçekleştirdiği yatırımlar üzerinden yürüttü. Batı’nın Türkiye’yi çökertmek istediğini, terör grupları üzerinden bölüp parçalamak istediğini seçim propagandasının
Son olarak; İslâm devriminin bittiğini, çöktüğünü düşünenlere Allah’ın vaadini hatırlatmak istiyorum ve şunu söylemek istiyorum: “Devrimler eylemler ile değil fikirler ile başlar, eylemler her ne kadar bitse de kıyamı başlatan fik
Bugün de Amerika’nın desteği ile iktidar olup ayakta kalanlar, bir taraftan yedi düvele karşı savaş verdiklerini iddia ediyorlar, diğer taraftan da Amerika ile dost ve müttefikliklerine zeval ziyan getirtmiyorlar. Kendilerini İslâm üzere ele
Türkiye eğer gerçekten samimi ve kararlı ise, sınırlarını tehdit eden PYD/YPG’yi destekleyen ABD’yi dost değil düşman olarak görmelidir ve Afrin Operasyonu’nun amacını başka şekilde açıklamalıdır. Afrin Operasyonu’nun amacı, I
Hükümetin bu meseledeki sorumluluğu açık ve bellidir. Yöneticiler kimin dost kimin düşman olduğunu bilmiyor değiller, kimin terörist kimin masum olduğunu da biliyorlar. Bu iş böyle yürümez ve zulüm ile abad da olunmaz! Zulmedenler Allah�
Şimdi karar verin İslâm’ı doğru öğrenmeye ve yaşamaya müsaade etmeyen ve bizi merdiven altı din tüccarları gibi göstermeye ve marjinal kılmaya çalışan laik devletin statik aklına mı uyacaksınız yoksa asıl din tüccarlarından yüz
Bugün Şam devrimi her zamankinden daha fazla yetenekli bir doktora muhtaç durumdadır.\r\nHastalığı doğru teşhis edebilen, semptomları iyi tanıyan ve acı da olsa doğru reçeteyi yazabilecek bir doktora muhtaç. O reçete siyasi bir projedir. O
Türkiye’deki Müslümanların muhacir kardeşlerimizin zalimlere teslim edilmesine engel olması gerekmektedir. Mazlumları işkenceci Çin kâfirinin, katil Rus ayısının ve zalim Asya diktatörlerinin eline teslim edecek yöneticileri uyarması ve
Bir yandan Batı’nın \'Hilafet\' ve \'cihat\' kavramı üzerinden yürüttüğü kara propaganda başarısız oldu diğer yandan da yerli işbirlikçilerin bu gayretleri sonuçsuz kaldı. Durum böyle olunca Türkiye şimdi 15 Temmuz darbe girişimi s�
Son söz; Yılmaz ÇELİK’e bu cezaları verenler de onu iftar sofrasından kaldırıp hapse mahkûm edenler de aynı mihrakın adamlarıdır. İster yargıç olsun ister kolluk kuvveti olsun isterse de iktidar sahipleri olsun hepsinin mihrakı aynıdı
Siz ise AB uyum yasaları ile Batı’daki tüm fuhşiyat ve lubiyatı bu topraklara taşımak için onlardan vakit alıyorsunuz. Bir de bunun üzerine göstermelik Batı düşmanlığı, Haçlı düşmanlığı yapıyorsunuz. Kimi kandırıyorsunuz?
Diyeceğim o ki, ne “İslâmcılık” ne de “Müslüman demokratlık”… Öze ve köke dönmemiz lazım. İslâm bir din, bir fikir ve bir ideoloji olarak bize yeter. Kıralım reel politikanın zincirlerini ve hür olalım.\r\n\r\nİşte orada zaf
… ben Müslümanları, EVET ya da HAYIR demeye değil, şer’î hükme bağlı kalmaya çağırıyorum.\r\n\r\nHiç kimse bu İslamî tavrı oraya-buraya yamamaya çalışmasın…\r\n\r\nBu İslamî tavrı, İslamî ölçüler ve esaslar zemininde kon
\'Ne İngiliz tipi parlamenter sistem, ne de Amerikan tipi başkanlık sitemi Müslümanlara ve İslâm’a ait sitemler değildir. Her ikisi de Türkiye için çözüm değildir. Çözüm Râşidî Hilâfet’tir.\'
Hiçbirimiz Rabbimizden musibet istemiyoruz ancak eğer bir musibet isabet ederse de bir Müslüman olarak sabır ve sebat üzere kalmayı Allah\'tan niyaz ediyoruz. Bizlere verilen bu destek, dayanışma ve zulme karşı duruşun daha da güçlenmesini t
Müslüman kişiler bireyler ve dahi cemaatler laik bir devlete, onun İslam dışı anayasasına ve İslam dışı kanunlarına razı olabilirler mi, rıza gösterebilirler mi? O anayasanın kabul görmesi için rey verebilirler mi? Hayır!\r\nEvet, diy
Çünkü Müslümanlar, dünden bugüne bu ve benzeri partilere hep İslam\'ı getirecek umudu ile oy verip desteklediler. Şimdi bu liderler çıkıp sağlam birer ‘Cumhuriyetçi’ ve ‘rejim dostu’ kesilince, halka bu durumun hazmettirilmesi işin
Türkiye’de artık siyasetin ve siyaset yapmanın herhangi hiçbir ölçüsü kalmadı.
Musul\'u IŞİD\'e tek bir kurşun atmadan teslim eden Irak ordusu şimdi 3 yıl sonra Musul operasyonunun ön safında yer almak için can atıyor.
Türkiye Fırat Kalkanı üzerinden Halep\'teki grupları bir şeye zorluyor. Nedir peki o şey? Fırat Kalkanı bahanesiyle ÖSO çatısı altında birleşme, sonra da IŞİD ile mücadeleye kanalize olma.
Türkiye, iç siyasetinde serbest ama dış siyasetinde ABD\'ye bağımlı uydu bir devlettir.
Tanklarımız düşman ülkelerin sınırlarında olmalı değil mi? Savaş uçaklarımız düşmanların hava sahası üzerinde uçmalı değil mi? Bir ülkenin askeri nasıl olur da tankı ile kendi halkının üzerine yürür? Nasıl olur da savaş uç
15 Temmuz darbecilerinin rengi karadır. Çünkü darbecilerin beyin takımı ve kemik yapısı Kemalist ulusalcı laiklerdir.
IŞİD nasıl ki Musul\'da halifecilik oynuyorsa "İslamcılar" da Türkiye\'de devletçilik oynuyor. Zira her ikisinin de sahip olduğu şey kendilerine ait değil.
Müslüman demokrasisine girmek için siyasî İslam’dan çıkıyoruz. Artık siyasî İslam’ı temsil iddiasında olmayan Müslüman demokratlarız. Siyasî faaliyetin yeri cami değildir.Bu yüzden bir imamın hiçbir siyasî partiye yönetici ya da
Türkiye\'nin ana gündem konusunu hepiniz biliyorsunuz. Malum sistem (model) tartışması...
Müslümanlar ne zaman İslami hayatın eskiden olduğu gibi bugün yeniden hayat bulmasını istese, İslam karşıtlarının kin ve nefretlerini kustuklarını görüyoruz
Türkiye tarafından yapılan hava sahamız ihlal edildi açıklamasının ABD Başkan yardımcısı Joe Biden’in Türkiye ziyaretinin hemen sonrasında ve Cenevre görüşmelerinin hemen başında yapılmış olması manidardır.
Tamda Batı’nın ihtiyaç duyduğu bir zamanda, oluşturmak istediği algıya hizmet eden bir üslup ile uluslararası ajanslar ve Türkiye medyası İran ile Suudi Arabistan arasındaki gelişmeleri “bölgesel mezhep savaşı mı başlıyor” şekli
Ankara’da bir patlama oldu ve katili de çok açık seçik belli. Bombayı patlatanlar Türkiye’de iyice yerleşmiş Amerikan siyasetinin gediklerinden bir gedik açmak isteyen İngilizlerin derin elleridir.
Zebedani ve Fua Ateşkes anlaşması, Suriye ile ilgili son birkaç haftada Washington, Ankara, Moskova, Tahran hattındaki gelişmelerden bağımsız gözükmüyor.
Özcümle iki aylık görev süresi olacak seçim hükümetinin dahi icazetini ABD’den aldığını söyleyeceğiz.
Yeni Türkiye güzellemeleriyle size istikbal vadeden yalanlardan kurtulun.
Hizb-ut Tahrir 19 Haziran 2015 Cuma günü Türkiye ve diğer birçok İslam beldesinde Müslümanlara bir çağrıda bulundu.
Biz demokratik seçimlerin vakıasını bir bütünde değerlendirdik, bu seçimlere katılmanın İslam’a göre şer’an haram olduğunu delilleri ile açıkladık.
3 Mart 2015 Salı günü, İstanbul Üsküdar Bağlarbaşı Kültür Merkezinde Köklü Değişim’in organizatörlüğünde “Demokratik Başkanlık Modeli mi? Raşid-i Hilafet mi” konulu bir konferans gerçekleştirdik.
Ülkede hemen her kesimin konuştuğu neredeyse tek bir konu var.
İslam toprakları sömürgeci güçler tarafından işgal edildiğinde, beldelerde ve şehirlerinde taş üstünde taş bırakılmıyor.
Malum olduğu üzere 18 Eylül 2014 Tarihinde Hizb-ut Tahrir Türkiye Medya Bürosu
Farkında mısınız, son bir iki hafta içinde Kobani düştü düşüyor diye bas bas bağıranların sayısı arttıkça artıyor.
Şimdi ben desem ki, “Ey Hamas'ın muhlis yöneticileri! Yahudi varlığı İsrail’in Gazze ablukasını kırmak ve İsrail’e haddini bildirmek için Hizbullah’a değil Erdoğan’a çağrı yapın. Türkiye hava ve deniz gücünü kullanarak İsr
Gelelim yepyeni bir güne. Bugüne… Sivas’ta “biz değil onlar yaptılar” diyerek o gün suçu Müslümanların üzerine atan rejimin kalıntılarını güya bugün temizlediğini söyleyen bu yeni iktidara soralım. Askeri vesayet rejiminden Tür
Unutmadık değil mi? Bir Suriye’miz vardı. Orada diktatör rejime karşı ayaklanmış halkın üç yıldır yılmadan ve geri adım atmadan sürdürdükleri devrimleri vardı. Orada kahramanlar vardı. Biz ise Türkiye halkı olarak bu devrime destek
28 Recep 1435 Hilafet’in kaldırılışının yıldönümün Hizb-ut Tahrir’in kurucusu Şeyh Takıyyuddin En-Nebhani’yi Dr. Muhammed Malkawi'ye sorduk
Allah’ın tüm insanlığın ortak malı olarak kendilerine bahşettiği siyah inciyi çıkarmak için yerin derinliklerine indiler. Soğuk kış günlerinde insanların evleri ısınsın istiyorlardı. Ancak bir ateş düştü Soma’ya. Öyle bir ate�
Zalimler korkak insanlardır. Zulüm rejimleri korkak yöneticilerden oluşur. Korkarlar, hem de kimden biliyor musunuz? Halktan, ümmetten
Mektubuma başlamadan önce Rabbime hamd ederim. Çünkü biz ve bizim gibi gerçekten hakkaniyet çizgisinde kalmaya azami gayret gösterenler
Mart 2011'de Suriye halkı asla geri dönmeyecekleri bir yola çıktılar.Mart 2011'de Suriye halkı çocuklara dahi tahammül edemeyen bir
Hizb-ut Tahrir Endonezya'da 2007 yılında Hilafet'in kaldırılışının 83. yıl dönümünde yüz bin kişilik Cakarta stadında Hilafet
Bilindiği üzere son haftalarda Türkiye'de Ak Parti ile Nur (Gülen) Cemaati arasında çok büyük bir kavga başladı. Kamuoyuna bu kavganın
Olmak yada Olmamak.Önce "Olmasaydın... Olmazdık" denildi ve bir bütünde varlık ona nispet edildi sünme haşa. Sanki o olmasaydı bu
Neredeyse son üç yılımızın gecesini gündüzünü Suriye ile geçiriyoruz. Bir meclis yok ki o mecliste Suriye konuşulmasın. Konu
Makalenin başlığına dikkat edenleriniz, İlahiyatlar ve Felsefe dersinin Hizb-ut Tahrir ile alakası nedir diye sormuş olabilirler. Çünkü
Google'e "Kahrolsun Demokrasi" terkibini ve "Hilafet" kavramını yazdığınızda bakın ne görüyorsunuz? Mısır zalimi Sisi'nin
Suriye'de son aylardaki gelişmeleri gözlemlemeye çalışıyoruz. Kuzey Suriye'de (Rojava) neler oluyor? İslamcı direniş gruplarının
Müslüman kimin yanında ve tarafında olacak?Hem Gezi parkı eylemleri hemde özellikle son günlerde Mısır’daki gelişmeler sürecinde bu
Vefayı arıyor insan, yaptıklarına karşılık Vefayı arıyor, duygular hep karmakarışık Kâinat vefalı Mevlasına karşı, her
Müslümanlar olarak İslam topraklarının sınırlarını tasvir ederken "Endonezya'dan Fas'a kadar..." ifadesini hep kullanırız.
İki Erdoğan Biri “Realist” Diğeri Paratonerist Başbakan Erdoğan’ın ABD ziyareti devam ediyor. Ben bu ziyarette
Türkiye Cumhuriyeti ile PKK arasında yürütülen barış süreci hakkında konuşmak yada yazmak... Herkes barış elçiliğine soyunmuşken
Bilindiği üzere Obama ikinci dönem devlet başkanlığı seçimlerini kazanınca Dışişleri Bakanlığı ve Savunma
Son haftalarda Türkiye'nin de içinde bulunduğu Ortadoğu'da Suriye özelinde çok sıcak gelişmeler yaşanıyor farkındaysanız. Yaşanan
Ankara 11. Ağır Ceza mahkemesinin Hilafet’in ikamesi için Hizb-ut Tahrir ile birlikte çalışmalarından dolayı 5 kardeşimize verdiği
İstanbul 14. Ağır Ceza mahkemesi tarafından, 19 kardeşimize Hizb-ut Tahrir’e üye olmaları ve Hilafet istemeleri sebebiyle 119 yıl ceza
2009 Temmuz ayında İstanbul’da yapılması planlanan ama valilik tarafından engellenen Hilafet konferansından iki gün önce Türkiye’de
Son haftaların ana gündem konusunun, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin “Kürt Sorununun” çözümü noktasında İmralı da Abdullah Öcalan
Bir ülke düşünün; kendi sivil ve masum halkının, evlerinin ve şehirlerinin Amerikan uçakları ile bombalandığı bir ülke… Bir
Tarih 15 Mart 2011’i gösterirken hiç kimse dünya devletlerinin politika üretici uzmanlarını ve askeri stratejistlerini çaresiz
Yarın ne söyleneceğine ilişkin Obama ile henüz bir telefon görüşmesi yapılmadı. Dünümüz, bugünümüz ve yarınımız hiçbir
Yirmi bir ay oldu. Bu süre zarfında Suriye'de izlediğimiz her şey gerçek...Hiç kimsenin uyanışı için ümit beslemediği Ümmet'in bu
Kriz deyince hepimizin aklına hemen ekonomi gelir öyle değil mi. Çünkü biz kriz kavramını ekonomiden başka konularda çok kullanmayız.
Haftalardır Türkiye de siyasi gündem Ak Parti’nin 4. Olağan kongresinde kilitlenip kaldı. Öyle ki tüm medya bunu konuşur oldu. Yeni