Rusya’ya Uzatılan Zeytin Dalı Ne Anlama Geliyor?
03 Şubat 2016

Rusya’ya Uzatılan Zeytin Dalı Ne Anlama Geliyor?

Tarih 24 Kasım 2015, Türk hava sahasını ihlal ettiği gerekçesiyle bir Rus jeti düşürüldü. Konu ile ilgili Genelkurmay Başkanlığı “Söz konusu uçağa angajman kuralları çerçevesinde 24 Kasım 2015 saat 09.24’te bölgede hava devriye görevinde bulunan iki adet F-16 uçağımız tarafından müdahalede bulunulmuştur.” şeklinde açıklama yaptı.

Tarih 29 Ocak 2016, Rus savaş uçağının yine yeniden bir kez daha Türk hava sahasını ihlal ettiği açıklandı. Türkiye Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklama şöyle: “Rus Hava Kuvvetleri'ne ait bir savaş uçağı Cuma günü Türk hava sahasını ihlal etti ve SU-34 tipi uçağı Türk hava radar unsurlarınca defalarca Rusça ve İngilizce ikaz edildi.”

Tarih 02 Şubat 2016, Cenevre Görüşmeleri hakkında Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov şu açıklamayı yaptı: “Cenevre'deki Suriye görüşmelerine Ceyş'ül İslam (İslam Ordusu) ve Ahrar'uş Şam temsilcilerinin katılması konusunda anlaşmaya varıldı.” Ceyş'ül İslam ve Ahrar'uş Şam'ın Cenevre'deki görüşmelere 'bireysel düzeyde' katılacağını söyleyen Lavrov, "Bu grupların görüşmelere katılacak olması, onların meşru olduğu ya da terörist olmadığı anlamına gelmiyor." dedi.

Bu üç haberi tahlil etmek ve üzerinde analiz yapmak için önce 2015 Kasım ayında gerçekleşen Rus uçağının düşürülme hadisesini hatırlayalım, hem Türkiye yöneticileri hem de Rus mevkidaşları ani gelişen bu hadiseye anlam vermekte zorlanmışlardı. Putin “Sırtımızdan bıçaklandık.” demişti. Hadiseden iki gün sonra France 24 kanalına konuşan Erdoğan ise uçağın düşürülmesinden sonra Rusya Devlet Başkanı Putin'i aradığını fakat Putin'in geri dönmediğini söylemişti ve şu açık ifadeyi de eklemişti: "Rus uçağı olduğunu bilseydik, belki uyarımızı farklı şekilde yapardık."

Türkiye ve Rusya bu ilk uçağın düşürülmesine bir anlam verememiş ve şaşırmışlardı. Zira Rusya ile Türkiye, Suriye meselesinde aynı projenin (ABD’nin projesi) aktörleri olduklarını çok iyi biliyorlardı. Ama o uçak onların iradesi dışında başka bir irade ile düşürüldü. İster siz buna Türk askeri angajman kurallarını istismar etti deyin, ister Türkmen Dağı’nın Rusya tarafından bombalanması ve abluka altına alınmasına Türk askeri tepki verdi deyin bu çok önemli değil. Önemli olan bu düşürme hadisesinin Türkiye’nin siyasi iradesinin dışında gerçekleştiğidir. Peki, yaklaşık iki ay sonra bugün, Rus savaş uçağının (SU-34/önceki ile aynı) Türk hava sahasını yine yeniden ihlal ettiğinin Türkiye tarafından açıklanmasının anlamı nedir? Cenevre görüşmelerinin bu gelişme ile ilişkisi nedir?

1-Öncelikle bu şu anlama gelmektedir; Rus savaş uçakları ve diğer yabancı savaş jetleri Türk hava sahasını şimdiye kadar delik deşik ettiler. Şu anda da bu ihlaller devam ediyor. Bir ülkenin hava sahasını koruması ciddi bir askeri ve siyasi kararlılık gerektirir. Bir öncekinde uçağı düşürüp, “sizin uçak olduğunu bilseydik düşürmezdik” şeklinde açıklama yapan, iki ay sonra “tekrar ihlal ettiniz bak yapmayın, biz sizle ilişkilerimizi düzeltmek istiyoruz” diyen Türkiye, devlet ciddiyetine sahip değildir. Bu durum, Türkiye’nin Rusya ile oynadığı havacılık oyununu ortaya koymaktadır.

2-Rus savaş uçağının Türk hava sahasını ihlal ettiği gerekçesiyle Rusya’ya uyarı yapıp buna karşın hemen yanı başımızda Halep ve İdlip gibi şehirleri aynı Rusya’nın yerle bir etmesine, masum çocukları katletmesine sessiz kalıp izlemesi Türkiye’nin ne kadar dar ve bağnaz bir ulus devlet anlayışına sahip olduğunun kanıtıdır. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu’nun ümmetçi açıklamaları boş laftan öteye geçmemektedir. “Halep bizim, Şam bizim, İdlib bizim” diyen yöneticiler neredeler hani? Humus diye bir şehir kalmadı, Halep ve İdlip’te taş üstünde taş kalmadı, siz hala Rusya’ya “hava sahamızı ihlal etmeyin gelin görüşelim barışalım” mesajları gönderiyorsunuz. Türk hava sahasını ihlal ettiğini gördüğünüz uçağın öldürdüğü çocukların çığlıkları size ulaşmıyor mu?

3-Türkiye tarafından yapılan hava sahamız ihlal edildi açıklamasının ABD Başkan yardımcısı Joe Biden’in Türkiye ziyaretinin hemen sonrasında ve Cenevre görüşmelerinin hemen başında yapılmış olması manidardır. Zira bu, gelişmelerin Cenevre ile ilintili gelişmeler olduğuna işarettir. Joe Biden’in Türkiye ziyaretini, Cenevre görüşmeleri, bu görüşmelere kimlerin katılacağı konusu ve Rusya ile Türkiye’nin Cenevre görüşmelerindeki rolü üzerinden değerlendirdiğimizde şunu görüyoruz: ABD, Türkiye ile Rusya’dan uçak düşürülmesi ile başlayan bu krizi çözmelerini istedi. Zira ABD’nin Suriye’de Rusya’ya ve Türkiye’ye birlikte ihtiyacı var. Çünkü Rusya Suriye’yi havadan bombalayarak abluka altına alırken, Türkiye Suriye sahasındaki grupları Cenevre şartlarını kabul etmeye ikna etme görevini üstlenecek. Tabii ki Suud ile birlikte… İşte hava sahasının ihlal edildiğine ilişkin bu yeni açıklama ve gelişmeler Rusya ile Türkiye’nin arasındaki suni krizin çözümü için alt yapı hazırlığıdır. ABD’nin emri ve talimatı doğrultusunda çalışan Türkiye ve Rusya krizi çözüp barış rüzgârları estirmek için adeta birbirilerine naz ve cilve yapıyorlar.

Türkiye'nin Rusya'ya zeytin dalı uzatan barış mesajlarının sıklığı, çokluğu ve samimiliğinin tek bir sebebi var: Suriye Devrimini Cenevre'de masaya yatırıp kazanılmış tüm değerleri İsviçre pazarında beş paraya satmak. Buna razı olmayanları ise Rusya ile birlikte bu plana boyun büktürmek. Bunu yaparken de, Rusya üzerinden abluka altına alıp toptan bir ölümle tüm Suriye'yi tehdit ediyorlar.

Maalesef, Türkiye halkı ve Müslümanlar Türkiye hükümetinin bu zillet halinin farkında değil!..

@mk_mahmutkar