“İhvan'ın” Yanında Olmalıyız Demokrasinin Değil
07 Temmuz 2013

“İhvan'ın” Yanında Olmalıyız Demokrasinin Değil

Müslüman kimin yanında ve tarafında olacak?

Hem Gezi parkı eylemleri hemde özellikle son günlerde Mısır’daki gelişmeler sürecinde bu soru Müslümanlara en çok sorulan soruların başında geliyor.

Bu soruyu direkt “Müslümanlar olarak bizler kimin yanında ve tarafında olmalıyız” şeklinde sorsak, cevap aslında çok açık ve net. Müslüman hakkın yanında olur. Hakkı belirleyen ise İslam’dır. Ancak soru bu şekilde sorulmuyor.

Şu şekilde soruluyor: Ak Parti yönetiminden memnun olmayan ve Başbakan’ın istifasını isteyen bir avuç laik kemalistlerin yanında mı olacaksınız? Yoksa buna karşılık adres olarak seçim sandığını ve demokrasiyi gösteren Başbakan ve AK Parti’nin yanında mı olacaksınız?

Mısır’da darbe yapan laik cuntacıların yanında mı olacaksınız? Yoksa Demokratik seçim sistemi ile iktidara gelmiş ve bu hakkı elinden darbe ile alınmış Muhammed Mursi ve Ihvan-ı Müslimin’in yanında mı olacaksınız?

Sizcede çok açık bir şartlandırma ve iki alternatiften birini kabule zorlama yok mu bu sorularda? Bence evet var.

Şimdi özellikle Mısır’daki gelişmeler daha sıcak olduğu için Müslümanlar açısından bu süreçte kimin yanında ve tarafında olunması gerektiğine dair bir şeyler söyleyelim.

Tunus’ta 30 kusür yıllık diktatör rejim yıkıldığında Muhammmed Buazizi’nin fitilini ateşlediği ruhun ve Müslüman devrimcilerin yanında olmalıydık. Ve öyle de olduk.

Mısır’da daha uzun yıllar iktidarda Müslümanlara kan kusturan diktataör Mübarek devrildiğinde yine Tahrir meydanında Mubarek’in kellesini isteyen Müslüman devrimcilerin yanında olmalıydık ve yine öyle olduk.

Libya'da hakeza diktatör Kaddafi’nin karşısında olduğumuz gibi, Nato’nunda karşısında olmalıydık ve Müslümanların yanında olmalıydık. Öyle de olduk.

2,5 yıldır gecemiz gündüzümüzle, eylemlerimiz ve yardımlarımızla, rüyalarımız ve hayellerimizle Şam beldesinin asil halkının yanında olmalıydık. Baas ve ona destek verenlerin karşısında olmalıydık. Hep öyle olduk ve bugün hala öyleyiz.

Peki, Tunus’ta diktatörlükten sonra demokratik bir sistem olsun ve Müslümanlar olarak bu sistemde iktidar olalım denildiğinde ne yapılmalıydı? Adı ve motifi her ne olursa olsun Demokratik sistemin karşısında olunmalıydı.

Evet biz yazılarımızda, konuşmalarımızda, eylemlerimizde hep demokrasinin karşısında olduk. Velev ki Nahda partisi yönetime gelse dahi…

Mısır’da da aynı şekilde İhvan-ı Müslimin hareketi, diktatörlüğün yıkılmasında sonra bu devrimi heba etmemesi gerekirdi. Batı ve ABD’nin istediği demokratik sistem ile iktidar arayışını talep etmemeliydi.

Suriye’de 2,5 yıldır Baas ve destekçileri tarafından akıtılan kanın tek bir sebebi vardı: Suriye halkının ve devrimcilerinin, Batı’nın, ABD’nin, Rusya’nın, İran ve hatta Türkiye’nin istediği bu demokratik geçiş sistemini istemiyor olmaları…

Şimdi asıl konu bugün Mısır’daki gelişmelerde Müslümanlar olarak kimin ve neyin tarafında olmalıyız sorusunun cevabına geldi.

Allah Subhanehu Ve Taala şöyle buyuruyor:

إِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ إِخْوَةٌ فَأَصْلِحُوا بَيْنَ أَخَوَيْكُمْ وَاتَّقُوا اللَّهَ لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ

“Mü’minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin. Allah’a karşı gelmekten sakının ki size merhamet edilsin.” (Hucurat 10)

Müslümanlara zulmeden, Onları tutuklayıp zindana mahkum eden zalimlerin karşısında Müminler kardeştirler. Müslümanlar olarak kardeşlik ilkemiz çerçevesinde “İhvan’ın” yanında olmalıyız. “İhvan” kardeşler anlamındadır. Evet bizler Müslüman kardeşlerimizin yanında ve Onların tarafında olmalıyız. Bizler kardeşlerimizin “İhvan’ın” yanındayız.

Peki “darbecilere karşı demokratik hakkımızı isteyelim, darbecilere hayır demokrasiye evet diyelim” özgürlük söylemleri ile haydi meydanlara deyip Müslümanları davet edenlerin yanında olmalı mıyız? Hayır!

“Demokratik seçim sistemi ile elde ettiğimiz hakkımızı bize iade etmesi için darbecilerden hesap soralım, hakkımızı alalım” deyip Müslümanları demokrasi için meydanlara davet edenlerin yanında ve tarafında olmalı mıyız? Hayır!

Zulme uğrayan İhvan-ı Müsliminli kardeşlerimizi ve Muhammed Mursiyi destekleyip yanında olmak tüm Müslümanların görevidir. Bu bir şeydir.

Demokratik seçim sistemi ile iktidar olduktan sonra darbe ile yönetimi elinden alınmış Muhammed Mursi’nin ve İhvan-ı Müslimin’in tekrar o demokratik rejimde iktidar olması için yönetimin kendilerine iade edilmesine destek vermek ise bambaşka bir şeydir ve Müslümanların görevi değildir. Bu iki şey birbirine karıştırılmamalıdır.

Peki ne yapmalıyız?

Müslümanların uzun yıllardır demokrasi ile iktidar sahibi olma gayretlerinden edindikleri kötü tecrübelere bir daha bakmalıyız. Pakistan, Cezayir, Türkiye ve şimdi Mısır tecrübesi bize şunu öğretmeli: Demokrasi Müslümanlar için değildir. Mısır dış ilişkiler sözcüsü **el-Haddat’**da Laik darbeciler tarafından gözaltına alınmadan önce böyle söylemedimi: “Bunlar son sözlerim olabilir. Ber gerçeği söyleyeceğim: "Demokrasi müslümanlar için değil…"

Bu darbeyi ABD destekledi. Batı destekledi. Körfez ülkeleri destekledi. Peki ABD İslami hareket ve partilerin demokratik sistemlerde iktidar olmalarını desteklemedi mi? Destekledi. ABD Müslüman beldelerin demokratikleşmesini desteklemedi mi? Destekledi. Peki şimdi niçin darbenin arkasında duruyor? ABD daha fazla taviz koparmak istiyor. ABD Mısır’da laiklik ve demokrasinin daha güçlü bir şekilde dillendirilmesini istiyor.

Müslümanlar olarak basiret sahibi olmalıyız. Feraset sahibi olmalıyız. Muhammed Mursi ve İhvan-ı Müslimin’i desteklerken ve Müslüman kardeşlerimizin yanında ve tarafında olurken köhne Demokrasiye su taşımamalıyız.

Eğer Ümmet olmaktan bahsediyorsak ve Ümmet olmak istiyorsak, Müslümanları meydanlara ümmetçi söylemlerle davet etmeliyiz. Ümmetin rengi olan La ilahe İllallah Muhammed Rasulallah yazılı rayeler ve livalarla çıkmalıyız meydanlara. Ümmetin paramparça olmasının apaçık görüntüsü olan Ulus Devletlerden kalma rengarenk bayraklar ile değil.

Unutmamalıyız ki Mümin müminin kardeşi ve dostudur. Kafirler ise birbirlerinin dostudur. Müminler kendi aralarında fitne tohumlarını ekecek söylemlerden kaçınmalıdırlar. Birbirlerine hakkı tavsiye edip sabırda sebat etmelidirler.

Allah nusreti ile müminleri destekleyip, Onları iktidar sahibi yapacağını vaad ediyor.