Bizim Bir Gazze Planımız Var mı?
15 Kasım 2025

Bizim Bir Gazze Planımız Var mı?

ABD Başkanı Trump’ın Gazze için hazırladığı “barış planı” ile ilgili karar tasarısı geçen hafta Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne (BMGK) sunuldu. Gazze'ye "Uluslararası İstikrar Gücü"nün konuşlandırılmasını da içeren tasarıya; Türkiye, Katar, Mısır, BAE, Suudi Arabistan, Endonezya, Pakistan ve Ürdün destek açıklaması yaptılar. ABD tasarının geçmesi için BM Güvenlik Konseyi üyelerine baskı yapıyor. Washington yönetimi, karar tasarısının reddedilmesi halinde Filistinlilerin “ciddi” sonuçlarla karşılaşacağı uyarısında bulunuyor. ABD’nin BM Temsilcisi Michael Waltz, yayınladığı yazılı açıklamada, “Bu karar tasarısına ilişkin mutabakatın aktif biçimde müzakere edildiği bir dönemde, anlaşmazlık tohumları ekme girişimleri, Gazze’deki Filistinliler açısından ciddi, somut önlenemez sonuçlar doğuracaktır.” ifadelerini kullanıldı.

Gazze’de işgalci Yahudi varlığını, askerî, siyasi ve ekonomik olarak tüm gücüyle destekleyen, bu savaşın bilinen açık tarafı olduğunu, işgalci Siyonistleri desteklediğini her platformda deklare eden ABD’nin, “daha fazla Gazzeli çocuk ve kadın ölmesin diye çırpınıp durması”, Türkiye başta olmak üzere bölgedeki Arap rejimlerinin hepsini gerçekten çok etkilemiş. Öyle ki; işgalci, sömürgeci, hırsız ve katil olan ABD, ne olduysa birdenbire barış güvercini oluverdi.

Tasarıda neler var?

Tasarı, 2023'te ABD'nin Irak'ı işgal ve parçalama girişimi için BMGK'dan geçirdiği tasarıdan farklı değil. Çünkü Gazze ile ilgili alınan kararlar konusunda Gazze halkı, o halkı temsil eden kişi ve gruplar, bu sürecin tamamen dışında tutuluyor.

-BMGK'ya sunulan tasarıda, Gazze’yi kimin yöneteceği belirlenmiş. Gazze'yi, Hamas ya da Filistin içinden bir yönetim değil, yeni kurulacak ve güya uluslararası hukuki kişiliğe sahip "Barış Kurulu" isimli başka bir organ yönetecek ve bu kurulun başında Trump olacak. Trump, barış ve istikrar(!).

-Gazze'de 2027’nin sonuna kadar (yani en az iki yıl) yetkili olacak “Uluslararası İstikrar Gücü” (ISF) isimli bir askerî güç kurulacak. Bu askerî oluşumun içinde hangi ülkelerin varlık göstereceği henüz belirlenmemiş. Türkiye çok istekli. Hatta PR kampanyası bile başlamış durumda. ABD, Türkiye’nin Gazze’de olmasını istiyor ama güya “İsrail” buna karşı geliyormuş.

-“Uluslararası İstikrar Gücü”nün Gazze'de gasıp “İsrail” ve Mısır orduları ile koordineli çalışma şartı var. Yani kontrol, Trump’ın favori diktatörü Sisi ve arkadaşı “Bibi”de (Netanyahu) olacak.

-ISF’nin Gazze’deki görevi de belirlenmiş: Uluslararası İstikrar Gücü, “İsrail” ve Mısır kuvvetleri ile birlikte sınır bölgelerinin güvenliğini sağlayacak ve Gazze Şeridi’nin silahsızlandırılması çalışmalarını yönetecek. Yani işgalci Siyonist varlığın bitiremediği silahlı direniş, muhtemelen Türkiye ve diğer İslâm beldelerinin askerlerinin de içinde olduğu bu istikrar gücü eliyle bitirilecek.

-ISF’nin görev tanımında ayrıca “devlet dışı silahlı örgütlerin elindeki silahların kalıcı olarak tasfiye edilmesi” de var. “Devlet dışı silahlı örgütler” kapsamına Hamas'ı dâhil etmemeleri düşünülemez. Gazzeliler, özel meclislerde bu ihanet bu planının tehlikesini şöyle anlatıyorlar: “İşgal güçlerinin 77 yıldır savaşarak yapamadığını, (silahsızlandırma ve direnişi bitirme) dost bildiğimiz Müslüman beldelerin yöneticileri bizi tehdit ederek yapmaya çalışıyorlar.” -ISF'nin bir diğer görevi de "sivillerin korunması ve insani yardım koridorlarının güvence altına alınması" olarak belirlenmiş. Burada da Gazze halkına ulaştırılacak yardımların bu uluslararası güç ile kontrol altına alınması ve insani yardımın, işgal planının hayata geçirilmesi şartına bağlanması amaçlanıyor. Gazze'deki hükümetin medya ofisinden yapılan açıklamaya göre; ateşkesin yürürlüğe girdiği tarihten bu yana, Gazze'ye toplam 3 bin 203 yardım tırı giriş yapabilmiş. Ateşkes kararlarına göre, günlük 600 tır girişinin olması gerekirken, bu sayının 145 ile sınırlı kaldığı ifade edildi. Bu yardımların içinde asgari barınma için gerekli malzemeler bulunmuyor. Gazze halkının yağmur altında kalmış çadırlarda yaşadıkları, bunun apaçık göstergesi…

-Tasarıda Türkiye'nin diline pelesenk ettiği, ABD'nin “iki devletli çözüm planı” ile ilgili ise Filistinlilerin kendi kaderini tayin hakkı ve devlet statüsüne giden inandırıcı bir yol için koşulların oluşması gerektiği, söyleniyor. Bu koşullar; Filistin’den talep edilen reformların hayata geçmesi ve Gazze’nin yeniden imarının başlaması. Yani Türkiye'nin dediği gibi; barış planı için "Filistin Devleti" şartı dikkate bile alınmamış aksine mealen şöyle denilmiş: “Önce Trump'ın sözde barış planını uygulayın, Hamas'ı silahsızlandırıp direnişi bitirin, halk ile direnişin bağını koparın, Yahudilerin güvenliğini garanti edin sonra ‘Filistin Devleti’ meselesine gerekirse bakarız.” Filistin’den yapılması istenen reformlar işte bunlar, silahı ve direnişi bırak, işgalci varlığın yönetimi altında yaşamaya razı ol…

Bizim bir Gazze planımız var mı?

Evet, hiçbir şey, Türkiye ve Arap rejimlerin yöneticilerinin anlattığı gibi değil. Hiçbir şey, Gazze halkı ve Müslümanların istediği şekilde ilerlemiyor, ilerlemeyecek. Bu sebeple bombalanırken, yıkılırken ve soykırıma uğrarken hep canlı olan Gazze duyarlılığı; ihanete uğrarken, tamamen yok edilmek ve bitirilmek istenirken de canlı ve uyanık olmalı. Bu uyanıklık, işgali tümüyle reddetmeyi, polis kuvvetinden başka hiçbir gücü olmayan Filistin ulus devletine “hayır!” demeyi ve Filistin'in tümünün İslâm ve Müslümanlara ait olduğunu söylemeyi gerektirir.

ABD ve Batılı kâfir devletler, Müslümanları daha çok bölmek, sömürmek, servetlerini yağmalamak ve mübarek toprakların kalbindeki Yahudi varlığının gücünü pekiştirmek için planlar yapıyor. Aynı zamanda bölgedeki işbirlikçi rejimler de normalleşmek, silahları teslim almak ve direnişi bitirmek için çalışıyor. Peki, buna karşılık âlimler, İslâmi kitleler ve biz, Müslümanlar olarak ne yapıyoruz?

Gazze ve Filistin'in temenni ve beklentiler ile değil bize ait olan plan ve çözümler ile işgalden kurtulacağını artık görmemiz gerekiyor. Trump’ın bir Gazze planı var; kendisi ve dostları, o plan için çalışıyor.

Bizim bir Gazze planımız var mı? Bizim, Filistin ile ilgili nihai bir çözüm planımız var mı?

Tabi ki var; olmaması düşünülemez!

İslâmi kitleler ve Müslümanlar olarak bu planı konuşmamız, devlet ve yöneticiler üzerinde bu plan çerçevesinde baskı ve kamuoyu oluşturmamız gerekmiyor mu?