Yazarımız, geçtiğimiz hafta içinde ölen dikkat çeken iki isim arasındaki farkları ortaya koyan bir makale kaleme aldı.
Yazarımız Emrah Akay, Maymun Çiçeği virüsünün yeni bir pandemi söyleminin argümanı haline gelmesinin arkasındaki olgulara dikkat çeken bir makale kaleme aldı.
Bu meydan okumaya karşı verebilecek cevabımız var mı? Devlet olarak böylesi saldırılar karşısında B planı düşündük mü?
Yazarımız Emrah Akay, kaldırılışının yıldönümünde saltanatı, Hilâfeti ve günümüze yansımasını kaleme aldı.
Yazarımız Emrah Akay, 12 Eylül Askerî darbesinin yıldönümünde darbeler ve demokrasi bağlamında bir makale kaleme aldı.
Yazarımız Emrah Akay makalesinde, okulların açılmasıyla birlikte eğitim-öğretim sisteminden beklentileri yazdı...
Yazarımız Emrah Akay, ülkenin yoğun gündemi arasından yeni neslin zihinsel düzlemde kendisini arındırmasına odaklanan bir makale kaleme aldı.
Yazarımız Emrah Akay, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan’ın israf-tasarruf açıklamaları üzerine bir makale kaleme aldı.
Yazarımız Emrah Akay, Ayasofya’da yapılan dua ile gündeme gelen tartışmaları değerlendiren bir makale kaleme aldı.
Yazarımız Emrah Akay, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın "Bize Ömerler lazım" sözünden hareketle bir makale kaleme aldı.
Yazarımız Emrah Akay makalesinde, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bu haftaki Cuma hutbesini gündemine alıyor ve soruyor: "3 Mart’ı neden hutbe konusu etmiyorsunuz?"
Yazarımız Emrah Akay, yeniden yeni bir anayasa tartışmalarının başladığı şu günlerde, tartışma zemininin yanlışlığını ifade eden bir makale kaleme aldı.
Yazarımız Emrah Akay, geçtiğimiz yılda AK Parti iktidarı ve çevresinin, İslâmi görüşleri sebebiyle bazı isimlerin nasıl yalnızlaştırıldığını yazdı.
Yazarımız Emrah Akay makalesinde;, İslâm dünyasındaki yöneticilerin Fransa Cumhurbaşkanı küstah Macron karşısındaki ezik tavırlarını, tarihten örneklerle kıyas ederek eleştiriyor.
Yazarımız Emrah Akay, sahte din anlayışı yüzünden İslâm’a ve Müslümanlara saldıran laik Kemalist zevata makalesinde meydan okuyor: "Gelin, bütün istismarcıları konuşalım!"
Yazarımız Emrah Akay, Batı medeniyetinin üzerine yükseldiği temelleri bir bir ifşa etmeye altıncı makalesiyle devam ediyor.
Yazarımız Emrah Akay, "Batı Medeniyetinin İfşası" yazı dizisinin bu bölümünde "Pozitif Ayrımcılık" vb. kavramların etkilerini yazdı.
Yazarımız Emrah Akay, "Batı Medeniyetinin İfşası" yazı dizisinin 4. bölümünde eğitim alanında Müslüman kadının ifsat sürecine nasıl dahil edildiğini yazdı.
Yazarımız Emrah Akay bu makalesinde, Batı medeniyetinin ifşası yazı dizisine Batı’da kadına verilen değer konusu üzerinden devam ediyor.
Yazarımız Emrah Akay bu makalesinde, Batı medeniyetinin ifşası yazı dizisine Batı aşığı elitistler zaviyesinden devam ediyor.
Yazarımız Emrah Akay, insanlığın karşısına kalkınmanın anahtarı olarak sunulan Batı medeniyetinin hakikatte nasıl bir mahiyet arzettiğini bir dizi makaleyle ifşa ediyor.
Yazarımız Emrah Akay, dünyayı kasıp kavuran koronavirüs salgını sonrasında iyiden iyiye sorgulanan "devlet" olgusunu masaya yatırdı.
Yazarımız Emrah Akay, 8 Mart Emekçi Kadınlar Günü kutlamalarından hareketle sömürgeci Batı’nın toplumu dejenere etmede kullandığı, "kutla(t)ma" anlayışını kaleme aldı.
...Kur’an’a göre değil de konjonktüre göre tavır alan her Müslüman yönetici, akidesini düşman edinmesinin bedelini ağır ödüyor.
...ne hazindir ki, bu partiler Türkiye’deki Müslümanların 20 yılını çalarak, onlara “yeni bir Kemalizm”den başkasını veremeyen hükümete alternatif olarak “daha yenisini” vermek için çalışacak.
İşte suda ustalıkla yüzen demokrasi, Türkiye Cumhuriyeti sularında boğulmaya başladı. Dayandığı en güçlü sistem olduğuna inanılan ve halkın oyuyla kabul edilen başkanlık sistemi nefes alamaz hale geldi.
Peki, #susamam demekle konuşmuş oluyor muyuz? Konuşmak, etkili olduğu zaman bir anlam ifade eder. Konuşmak, sorunu doğru tespit ettiği takdirde sağa sola savurmaz.
Bu durumda efkâr-ı umumiyi gözeten akıllı bir liderin Amerika’ya karşı dik duruş ve karşı koyuş göstermesi gerekir.
Hey gidi İstanbul hey! Düştüğün durumlara bak. Yetmedi, bir de seni yönetmeye talip kişilerin düştüğü durumlara bak…
Şimdi bütün bu kaybettiklerimizi tek bir şey ile kazanabiliriz. İslâm ile... İslâm’ı doyasıya yaşayacağımız bir hayata kavuşarak, İslâm’ın devletini, Hilâfet’i kurarak. Her şeyi denedin bir de bunu dene.
Mart ayında İslâm coğrafyasının tamamı soğuk geçer. Dünyadaki bütün Müslümanları bu ayın hemen başında kanları donduran bir soğuk karşılar. Peki neden?
Hilâfet Devleti ilga edildikten sonra bu topraklara sömürgeci kâfirler girmemiş, fakat İslâmi beldelerden hain yöneticileri memur tayin etmiştir. İşte Yemen’deki mantık hatası buradadır.
İş Bankası hisseleri eğer gayri meşru sahibi olan CHP’den alınacaksa bu para, laik Türkiye Cumhuriyeti’nin hazinesine değil, İslâm Hilâfet Devleti’nin yeniden kurulmasına harcanmalıdır.
...ekonomik kriz ile Suriye politikası arasında bir yerlerde bağ kurulabiliyor. Çünkü bunlar kapitalist, fasit ve aciz siyasetin ürettiği parazitlerdir. Mesela Rusya ile yapılan dostluğun düşmanı çatlatırken, Allah’ı gadaplandırması gibi bir bağ ya da zal
... ekonomi; bakanların, müsteşarların, danışmanların değişmesi ile değil; zihniyetlerin, ideolojilerin ve nizamların değişmesi ile olur.
Fakat üzülerek söylemeliyim ki sonucu ne olursa olsun, 25 Haziran’da ne bu isteklerimiz gerçekleşmiş olacak, ne de “Büyük Devlet” olacağız. Onlarca defa aynı şeyi yapıp farklı bir sonuç beklemek beyhudedir, vesselam…
Artık zulme uğrayan Müslümanlar kimden neyi talep edeceklerini anladılar. Yardımın yalnızca Allah’tan geleceğine ve bu yardımın yeniden kurulacak bir Hilâfet Devleti olduğunda zafer getireceğini idrak ettiler. Şimdi onların muzaffer olma
Herhangi bir duruma karşı gösterilecek refleks o durumun akıbetini belirler. Bu yüzden birden fazla seçenek arasında kalan bir kişinin pişman olmaması için önceliklerini çok iyi belirlemesi ve tercihlerini yaparken etraflıca düşünmesi elz
Hülasa, siyasetin gölge oyunları kendisine bir ruh üflendiğinde alenen ortaya çıkar. Üstündeki kirli elbiseler bir bir yere düşer ve artık kral çıplak kalır. Şeytan gölgesizdir fakat bir insan ne kadar şeytana uyarsa uysun gölgesiz kala
Hakikat ile toplumların arasına çekilen perde ne kadar büyük ise siyaset o kadar başarıya ulaşıyor demektir. Bir önceki lideri kaset skandalıyla gönderilen CHP’nin ‘MAN ADASI’na yatırılan paralar ile ilgili belge ve istihbarat arayış
Kısacası Hilâfet’in ilan edilemediği, halifesizliğin eksikliğini büsbütün yaşadığımız bir Bayramı geride bıraktığımız için ortada ne bir bayram kaldı ne de bir seyran, kala kala koskoca hüsran kaldı.
Hangi ara böyle savruldunuz da kandan beslenir oldunuz? Kim satın aldı ruhlarınızı böyle ruhsuz, heyecansız zombilere döndünüz. Vicdanınızı nerede kaybettiniz de servet avcılarının elinde av oldunuz? Kimliğiniz, kişiliğiniz, şahsiyeti
Suriye’nin saray uleması hâline gelen Ramazan El Buti’nin akıbeti ortada, ne kazandı acaba? Bu duruma “Bumerang Etkisi” de denilebilir. Önceleri araç olarak kullanırsın, sonra çok sever elinden bırakamazsın, daha fazlasına ulaşmak iç
15 Temmuz’dan sonra bir şeyler değişecekse o günün kahramanları olan Müslüman halkın lehine değişmeli, halka rağmen ve halkın aleyhine değil…
Bu ayda şeytanlar zincire vurulur -ama şeytanlaşmış insanlar değil-. Fakirle zengin arasındaki uçurum yok olur. Kapitalizm ve özgürlükler yerini paylaşma ve itaate bırakır. Sadece Allah’a kul olanların kazanacağı ve yalnızca ona ibadet
Batı’dan edindiği demokrasiyi Batı’ya pazarlayacak kadar içselleştiren yöneticilerimizin varlığı, Batı’nın sahip olduğu İslam düşmanlığını gölgede bırakacak fiiller ortaya koyan gençlik inşa etti. Tersinden düşünecek olursa
Bizim ülkemizde ‘gaza gelmek’ diye bir tabir vardır. ... Suriye’de ise bu tabir çok hoş karşılanmaz çünkü akıllara sadece ölüm gelir.
Siyaset anlayışının yerle yeksan olduğu canım memleketimde bazı savrulmaları yazmak zorunda kaldık. Bu yüzden bu politikacıların söylemleri ile fiilleri arasındaki uyumsuzluğu tasvir etme ihtiyacı hissettik. Umulur ki, geldiğimiz nokta bi
Gel gör ki, bir tek şanlı Hilâfet’i ve Halifesini göremedi. Heyhat ki, bir de çözümden bahsediyorlar.\r\n\r\nDünyanın gerçekten neye muhtaç olduğunu bilmeyenler, çözümsüzlük girdabında debelenip dururlar.
Her zaman ve mekânda geçerli, değiştirilemeyen köklü bir anayasayı ve onu tatbik edecek bir devleti isteyin ve onun için çalışın. Eğer ‘evet’ diyecekseniz Raşidî Hilafet’e ‘evet’ deyin.
Zamanlaması ve facianın büyüklüğünden dolayı kamuoyunda daha fazla etki ve tesir bırakan Reina saldırısını üç başlık altında inceleyerek başlayalım. Birinci başlıkta failin kimliği üzerinden siyasi yönünü inceleyebiliriz ki, bu
Son günlerin çok tartışılan konusu "istismar" üzerine yazarımız Emrah Akay, meselenin güvenlik ile ilişkisini farklı bir zaviyeden ele alıyor...
Aday kim olursa olsun esas olan kapitalist ideolojinin kendisi ve yükselişidir.
Evinde arkadaşlarıyla İslami sohbetler yapan Fatih Babayiğit adında bir Müslümanın bir başka Müslüman tarafından fişlenerek şikâyet edilmesi toplumun da...
Bu fikirler ümmeti asırlarca zirvelere tırmandırmış ve yüceltmiştir. Kökleri sağlam, ilkeleri ve hükümleri İlahi olan bu fikirlere darbe vurmaya çalışanlar, hiç beklenmeyen yerde, umulmadık bir zamanda ve aşağıladıkları kişilerce d
Başlangıcında mutluluğun, bitişinde hüznün sardığı bir ay geldi.
İnsanlar kendi cehennemlerini yapma ve kendilerini yakma konusunda yarış içerisindeler.
Bu soruya sıradan bir fert olarak cevap aramak gerekirse neler söyleyebiliriz?
Seçim oyunlarının, mülteci dramının ve ümmet üzerindeki bitmeyen zulmün arasında böyle bir konuya neden değinildiği sorgulanabilir.
Genel seçimlerden önce HDP’nin Diyarbakır mitinginde patlayan bomba sonucu 2 kişi öldü,
Bir devrim ile başladı İslâm’ın sancaktarlığını yapan bu topraklarda onu belki de en hazin ve en garip şekilde yaşamak hastalığı
3 Mart tarihini anlamanın anmaktan daha önemli olduğu bir zaman dilimindeyiz.
Bir aydır Ukrayna içerisinde yoğunluğu giderek artan sivil isyanın galibi Batı destekli isyancılar olunca Rusya'da ister
''Ağaca dayanma ağaç çürür, insana dayanma insan ölür'' atasözünü bilirsiniz. Şu sıralar bu özdeyişin gerçeklik
Meşhur bir hadise vardır; banka soyguncusu tarafından altı gün boyunca rehin tutulan bir kadın, soyguncuya duygusal olarak bağlanır.
11-12 Eylül günlerinde Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğünce (BYEGM) The Grand Tarabya Otel’de ‘Uluslararası İslamofobi
Gün geçmiyor ki sömürgeci devletler temiz İslam toprakları üzerinde kirli plan ve projeler yapmasın. Yine gün geçmiyor ki batılı