Gün geçmiyor ki sömürgeci devletler temiz İslam toprakları üzerinde kirli plan ve projeler yapmasın. Yine gün geçmiyor ki batılı devletler bir an bile Müslümanlar üzerinde habis senaryolar çizip acımasızca oynamasın. Gerçekten de Müslümanların, fillerin tepiştiği bir merada ezilen çimlerden olmadığı bir gün geçmiyor. Üzerinde dev fillerin tepiştiği böylesi bir ülkede yani Suriye’de tüm dünya, tarihi alt-üst oluşlara şahit olmaktadır. Ama bu alt-üst oluşların senaristi ve yönetmeni olmak isteyen Amerika, böylesi bir çekişmeye kayıtsız kalmak istemeyecektir. Üçüncü yılına girdiğimiz Suriye kıyamına ilk günden bugüne değin baktığımızda dünyanın jandarmalığına soyunan devletlerin kuzuların sessizliğine büründüğünü gördük. İlk etapta bir an önce Esed’i gönderip demokratik bir geçiş isteyen ABD sert kayaya tosladığını görünce bu isteğini gözden geçirmek zorunda kaldı. Bu demokratik geçişte ilk Burhan Galyun’a oynayan ABD, sonraları yüz ve makyaj değiştirerek Muaz el Hatip’ten ve diğer dostlarından da beklediğini bulamadı. Bu sefer yanlış hesap Şam’dan dönmüştü. Neticede Suriye’deki muhaliflerin taleplerinde tek bir düşünce hakimdi; ‘İslami Hilafet’. Bu noktadan sonra ABD Esed’e haftalar, aylar, hatta yıllar verdi. Esed’in gitmesini isteyenler, aynı zamanda ne kadar muhalif varsa ölsün diye bekleştiler. Neden? Hilafet talebinde bulunanlar Esed’den kat be kat daha tehlike arz eder de ondan. Bu sene ikincisi yapılan ‘Sabırsız Aslan’ tatbikatı da bu korkunun bir ürünü olsa gerek. Tıpkı geçen sene yapılan tatbikat gibi bu sene de aynı yerde ve aynı amaç doğrultusunda gerçekleşen tatbikata katılım bu sefer daha fazla. Ürdün’de iki hafta sürecek olan tatbikata 19 ülkeden 15 bin asker katıldı. 4 bin 500 Amerikan askeri tatbikattan sonra da Ürdün’de kalmaya devam edecek.
Orijinal adı ‘Eager Lion 2013’ olan tatbikata katılan ülkeler; Türkiye, ABD, İngiltere, Bahreyn, Kanada, Çek Cumhuriyeti, Mısır, Fransa, Irak, İtalya, Lübnan, Pakistan, Polonya, Katar, Birleşik Arap Emirliği, Suudi Arabistan ve Yemen. İslami beldelerin tam merkezinde ABD tarafından kontrol edilen bir tatbikatta dokuz ülkeyi Müslümanların oluşturması oldukça manidar. Bu tatbikat uzun zamandan beridir tasarlanan Müslümanları yine Müslümanların eliyle yok etmenin provasıdır. Zira tatbikat 21 Haziran da sona erecek olsa da tesirini daha sonralarda gösterecek olması kaçınılmazdır. Şöyle ki; İsrail'de yayın yapan Yedioth Ahronoth Gazetesi'ne konuşan Ürdünlü bir yetkili 'Bu yılki tatbikat Suriye ile muhtemel bir çatışmaya hazırlık mahiyetinde. Ürdün, sınırdaki anormal gelişmelere karşı hazırlıklı olmalı' demişti. Yine Amman'daki Suriye Büyükelçisi Behcet Süleyman'ın bir sosyal paylaşım sitesindeki hesabından yaptığı açıklama şöyle idi; "Bazıları görmemezlikten gelse de şunu bilmeye hakları var: Bizlerin de görevi onların bilmesini sağlamak. Patriot füzeleri hastalığının gerçekten çok ama çok iyi bir ilacı, tedavisi mevcut. Bunların ilacı son derece gelişmiş, Suriye'de oldukça fazla sayıda mevcut bulunan İskender füzeleridir" Bu sözler hem Ürdün’deki piyon yöneticiler hem de BM temsilcileri tarafından büyük tepkilerle karşılaştı ve Behcet Süleyman istenmeyen adam ilan edildi. Çünkü diplomasiyi çiğneyip gerçeği aşikar etmişti. ‘‘Sabırsız Aslan 2’’ tatbikatı ile hemen akabinde Suriye hedefine yönlendirilecek onlarca Patriot füzesinin yerlerini belirlemek ve kullanıma hazır hale getirmek amacı taşıdığı böylece ortaya çıktı. Sadece patriotlar değil yanısıra üslerin modernizasyonu, mühimmat takviyesi ve bölgeyi tanımaya yönelik bir dizi faaliyet de içeriyor.
Türkiye halkı her zamanki gibi bu meseleye de yabancı kaldı. Gezi parkı için meydanları dolduran yüzlerce komünist-marksist ideoloji sahipleri böylesi bir emperyalist hamleye sessiz kaldılar tıpkı bir yığın Müslüman vatandaş gibi. Ve gördük ki, kalabalık yığınların ucuz mücadelesi, maalesef ki tarihin bu geri dönüşü olmayan kirli tezgahlarını gölgede bıraktı.
İsmi çok sinsice seçilmiş ve İslam topraklarını bir an evvel radikallerden temizlemek için sabırsızlanan bu aslanlar zamanlama konusunda da oldukça ustalar. Suriye’de Hilafet’ten başka çözüm olmadığını anlamışlardı ama Filistin’de binlerce kişinin Hilafet misakı için toplandıklarını görünce de afalladılar. Bir de üstelik Irak’ta radikaller(!) de kıyama kalkınca artık bu tatbikat elzem olmuştu. Eymen el Zevahiri’nin ‘Şam-Bağdat İslam Devleti’ söylemleri ile her iki belde için de taleplerin netleştiğini diğer beldelerin de buna kayıtsız kalamayacağını daha iyi anlayan Batılı devletler yanlarına işbirlikçi Müslüman yöneticileri de alarak olası bir İslami Hilafet Devletini daha yükselmeden devirmenin hesabını yapmaktadır.
‘‘Şüphesiz Allah emrinde galip’tir. Fakat insanların çoğu bilmezler.’’ (Yusuf Suresi 21)