Hangisinden başlasam,
Hangi birisini yazsam bilemedim…
Sömürgeci kâfirlerin menfaatleri uğrunda verdikleri çatışmada açlığa mahkûm edilen Yemen’den mi,
Caniler tarafından vahşice saldırıya uğradıklarını video kaydı üzerinden ümmete ulaştırmaya çalışan Arakanlı Müslümanlardan mı,
Suriyeli Cemal’in İngiltere’de sırf inancından ötürü uğradığı ırkçı saldırının ardından yüzüne yansıyan çaresizlikten mi?
İngiltere’de, Suriyeli Cemal’in uğradığı ırkçı saldırının görüntülendiği o meşum videoda[1] herkesin dikkatini çeken bir şeyler mutlaka olmuştur. Ancak iki husus benim dikkatimi fazlasıyla çekti. Bunlardan bir tanesi; sırf İslâmi kimliğinden ötürü saldırıya maruz kalan Cemal’in yüzündeki çaresizlik… Diğeri ise; kâfir İngilizlerin İslâm’a olan kin ve nefretinin, çocuk denecek bir ferdinin amellerine de böyle zalimce yansımış olması…
Aslında mezkûr olay İslâm coğrafyasında dahası dünya genelinde Müslümanların uğradıkları zulümlerin minimize edilmiş resmidir. Bu resmin büyüğünü merak edenlerin Müslümanların ahvaline bakması yeterlidir. Cemal’in resmi, Müslümanların durumunu anlatan büyük resmin küçültülmüşüdür adeta…
Bak Cemal’in resmine, gör İslâm ümmetinin halini...
Müslümanların Çaresizliği
Irkçı saldırının ardından Cemal ile yapılan röportajda verdiği bir demeç fazlasıyla yerinde ve manidardır. Şöyle demişti: “…kendimi güvende hissetmiyorum. Bu olaydan dolayı geceleri ağlayarak uyanıyorum.” Evet, çaresizliğin dile gelmiş halidir bu sözler. Çaresizliğin bir diğer adıdır, Cemal… Ötesi, Cemal vakası, çaresizliğin girdabında zulme maruz kalan İslâm ümmetinin -teşbihte hata olmasın- minyatürüdür adeta…
Çaresiz kalan, kendisini güvende hissetmeyen bir tek sen değilsin, Cemal kardeşim…
Bazen kâfirlerin bombardımanından ötürü yaralanan, üstü başı perişan bir şekilde ambulansın içerisinde tedavi olmayı bekleyen beş yaşındaki masum Suriyeli Ümran’ın sessiz ve anlamlı bakışı resmeder, zulmün geldiği noktayı.
Bazen sömürgeci kâfirlerin Suriye’deki katliamlarından kaçarken sahilde cansız bedeniyle yatan Aylan bebek anlatır, katliamların ulaştığı boyutu.
Bazen örtüsünü açmadığı için gasıp Yahudi varlığı “İsrail” askerlerinin kurşununa hedef olup yere yığılan Filistinli genç kız anlatır, bu güvensizliği…
Bazen Doğu Türkistan’da sırf “Rabbim Allah’tır” dediği için hunharca katledilen kardeşlerimiz resmeder, çaresizliği…
Bazen de Allah’tan başka ilah tanımadığı için zulme uğrayan, derdest edilip emniyet koridorlarında bekletilen muvahhid ve muvahhideler, çok şeyler resmeder ve anlatır bize…
Bazen canilerce uğradığı saldırı sonrasında yaşadıklarını gözyaşları eşliğinde anlatan Arakanlı bacılar, bazen de açlıktan çocuğunu kaybetmiş Yemenli bir anne resmeder, sahipsizliği ve çaresizliği…
Genelde Sömürgeci Kâfirlerin Özelde İngilizlerin İslâm Düşmanlığı Genlerinde Var
İngiliz bir öğrencinin bir Suriyeli Müslümana saldırması da büyük resmin minimize edilmiş halidir aslında... Çünkü gerek İngilizlerin gerekse sömürgeci kâfirlerin genlerinde İslâm düşmanlığı vardır. Bunun ispatı mahiyetinde İslâm coğrafyasına bakmak yeterli olacaktır.
Gerçekleştirmiş oldukları hava saldırılarıyla Suriyeli Müslümanlara her türlü zulmü reva görenler, Müslümanları yaprak yemeye mahkûm edecek kadar zulümde sınır tanımayanlar, sömürgeci kâfirlerden başkası değildir. Yine onlar, sırf çıkarları uğrunda Yemen’de yüzbinleri açlığa terk ettiler. Müslüman beldelerde İslâm’a olan öfkelerinden dolayı taş üstünde taş, omuz üstünde baş bırakmadılar.
Sadece sömürü emellerini gerçekleştirmek gayesiyle Irak’a girerek iki milyona yakın Müslümanı katleden ve terör estirerek tarumar edenler de onlar.
Müslüman topraklarında işgallerini ve sömürülerini sürdürebilmek için Müslüman kanından beslenenler de yine sömürgeci kâfirler...
Hilâfet’in yıkılması akabinde sahipsiz İslâm topraklarını on yıllarca sömüren ve dünyanın en azılı sömürü devleti konumunda olan sömürgeci İngiltere’den başkası değildir.
Kısacası Allah düşmanı kâfir İngiltere ve diğer sömürgeci kâfir devletlerin genlerinde İslâm’a düşmanlık vardır. İslâm’ın hayat sahasında varlığına tahammül edemeyen sömürgeci kâfir İngiltere yüzyılların öcünü almak için kirli tezgâhlarla Osmanlı Hilâfeti’ni yıkıp yerine laik cumhuriyet sistemini kurmuştur. Ki bu onun, İslâm’a olan düşmanlığının ispatı mahiyetinde en güçlü delilidir.
Tekrar edecek olursak; son bir asırda Müslümanların sömürgeci kâfirlerce duçar kaldığı zulümler İngiltere’de Cemal kardeşimizin uğradığı zulmün büyütülmüş halidir bir nevi…
Kâfirlerin İslâm’a ve Müslümanlara olan kinlerinin ve düşmanlıklarının büyüklüğünü Allah Azze ve Celle şu kavliyle beyan etmiştir:
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ لاَ تَتَّخِذُواْ بِطَانَةً مِّن دُونِكُمْ لاَ يَأْلُونَكُمْ خَبَالاً وَدُّواْ مَا عَنِتُّمْ قَدْ بَدَتِ الْبَغْضَاء مِنْ أَفْوَاهِهِمْ وَمَا تُخْفِي صُدُورُهُمْ أَكْبَرُ قَدْ بَيَّنَّا لَكُمُ الآيَاتِ إِن كُنتُمْ تَعْقِلُونَ
“Ey iman edenler! Sizden olmayanlardan hiçbir sırdaş edinmeyin. Onlar size fenalık etmekten asla geri kalmazlar. Hep sıkıntıya düşmenizi isterler. Onların kinleri konuşmalarından apaçık ortaya çıkmıştır. Kalplerinde gizledikleri ise daha büyüktür. Eğer düşünürseniz size ayetleri açıkladık.”[2]
Âhir Kelam
Cemal kardeşimizin maruz kaldığı o meşum görüntüler bizlere bir takım gerçekleri hatırlatmalıdır.
Çaresizliğimizin ilacı,
إِنَّمَا الْإِمَامُ جُنَّةٌ يُقَاتَلُ مِنْ وَرَائِهِ وَيُتَّقَى بِهِ
“İmam (Halife) bir kalkandır. Onun arkasında savaşılır ve onunla korunulur!”[3] hadisinde de belirtildiği gibi Râşidî Hilâfet Devleti’nin yeniden hayatımızda var edilmesidir.
Bizim kâfir İngilizlere karşı bakış açımıza yön verecek daha doğrusu nasıl olması gerektiğini belirleyecek Takiyyuddîn en-Nebhânî’nin (Allah ona rahmet etsin) şu sözünü paylaşarak yazıma noktayı koymak istiyorum:
“Anneler çocuklarını emzirirken onlara İngiliz düşmanlığını da emzirsinler/anlatsınlar.”
[1] https://www.trthaber.com/haber/dunya/ingilterede-irkci-saldiriya-ugrayan-cemal-konustu-kendimi-guvende-hissetmiyorum-395771.html
[2] Ali İmran 118
[3] Buhari, Muslim