AİLE YILI, BAYRAMIN RUHU VE GAZZE
04 Haziran 2025

AİLE YILI, BAYRAMIN RUHU VE GAZZE

2025 yılı, Türkiye’de eylem planı kapsamında aile kurumunun öneminin vurgulanması, aile içindeki birlik ve beraberliğin korunması, mevcut riskler karşısında ailenin topyekûn desteklenmesi amacıyla Cumhurbaşkanı tarafından “Aile Yılı” ilan edildi. Bu, aile kurumunun toplumun temel taşı olduğu vurgusunu yeniden hatırlatmak açısından kendilerince önemli bir adımdı. Ancak içinde yaşadığımız çağ, İslam’daki aile yaşantısından uzaklaştıkça; aile değerlerinin tüketim kültürü, bireyselleşme ve dijitalleşmeyle sarsıldığı bir zaman dilimi haline dönüşmüştür. Bu bağlamda yaklaşmakta olan “Kurban Bayramı” ve gözümüzün önünde süregelen Gazze soykırımı, hem aile bağlarımızı hem de İslam Ümmetinin bir aile olduğundan hareketle ümmet bilincimizi derinlemesine düşünmemize vesile olmalıdır.

Kurban Bayramı, Hz. İbrahim’in (as) Rabbine olan teslimiyetinin ve Hz. İsmail’in (as) sabrının Ümmete yansımasıdır. Bu teslimiyet yalnızca bir hayvanın kesilmesiyle sınırlı değildir. Asıl kurban, nefsin, bencilliğin ve dünyevi tutkuların terkidir. Kurban, fedakârlığın ve paylaşmanın adıdır, teslimiyet ve dayanışmanın sembolüdür. Bayramlar, aile bireylerinin bir araya gelip beraber dua ettikleri, sofraları paylaştıkları, kırgınlıkları unuttukları zamanlardır. Kurban Bayramı aynı zamanda, uzak diyarlarda olsa bile açlık çeken, savaş mağduru olan, zulme maruz kalan bütün Müslüman kardeşlerimizi hatırlama zamanıdır. Allah (svt) şöyle buyurmaktadır:

“Onların ne etleri Allah'a ulaşır ne de kanları; fakat O'na sizin takvanız ulaşır.” [Hac Suresi 37)

Gazze'de aylardır süren “İsrail” saldırıları, sivil halkı, kadınları, çocukları hedef alıyor. Bu, sadece bir savaş değil; soykırımdır, katliamdır, insanlık vicdanına karşı işlenen büyük bir suçtur. Kurban Bayramı’na sayılı günler kala, oradaki kardeşlerimiz için "kurban" kavramı ne anlama geliyor? Biz etleri tartarken, onlar açlıktan karınlarına taş bağlıyor, baygın düşüyor ve ölüyorlar. Biz aile sofralarında şükrederken, onlar yerle bir olmuş evlerinin enkazında yakınlarının ölmüş bedenlerinin parçalarını arıyor. Ümmet bu konuda hassasiyetini sergilerken, başımızdaki yöneticiler de sadece ümmetin birer ferdinin yaptığı kadar bile tepki göstermeyerek batılı kâfirlere bağımlılık veya bağlılıklarını gösteriyorlar. Bu da İslam Ümmetinin büyük bir sınavı ve insanlığın vicdanının aynasıdır.

Mesele yalnızca siyasi bir ihanet değil; imani ve ahlaki sorumluluktur. Yöneticiler de dâhil her Müslüman, Filistin davasını kendi ailesinin meselesi gibi görmeli, çocuklarına Kudüs’ü ve Mescid-i Aksa’yı öğretmelidir. Bu, sadece coğrafi bir bağ değil; imani bir borçtur. Emrinde orduları hazır olanlar, acilen Gazze için harekete geçmelidir. Peygamber Efendimiz (sav), “Müminler bir bedenin organları gibidir; bir uzuv acı çektiğinde diğerleri de acı çeker.” buyurmuştur. (Buhari, Edeb 27) Gazze’de yaşananlar karşısında ümmetin geri kalan kısmının, özellikle de başımızdaki Müslüman yöneticilerin kayıtsız kalmaması için bu ilahi öğüdü her daim gündemde tutmamız gerekir. Kurban Bayramı vesilesiyle, bireysel ibadetlerin ötesine geçerek, ümmetin birliğini ve kardeşliğini vurgulamak, yaşanan trajediye karşı bilinçli bir duruş sergilemek elzemdir.

Aile, yalnızca kan bağından ibaret değildir. Aynı inancı, aynı kıbleyi paylaşarak aynı yaratıcıya secde eden Müslümanlar da bir ailedir. Bu anlamda, Gazze’deki kardeşlerimiz bizden kilometrelerce uzakta olsa bile kalben yakındaki ailemiz gibidir. Bu yıl “Aile Yılı” olarak ilan edilmişken, aile olmanın gereği; sadece evin içindeki kederi- hüznü, sevinci- huzuru değil, ümmetin hissettiği bütün duyguları da paylaşabilmektir. Kurbanın en derin yönlerinden birisi de bayramı sadece ailemizle değil, ümmet bilinci ile yaşayabilmektir. Kurban Bayramı vesilesiyle çocuklarımıza sadece bayramlık kıyafetler değil, sorumluluk ve merhamet bilinci de hediye etmeliyiz. Onlara Gazze’yi anlatmalı, Filistinli çocukların neden bayram yapamadıklarını öğretmeliyiz. Çünkü İslam’da bayram, ancak kardeşinle birlikteyse bayramdır.

Kurban Bayramı, sadece hayvan kesmenin değil; kalplerdeki kini, duyarsızlığı, bencilliği kesmenin de zamanıdır. Çünkü gerçek kurban iman etmiş olan Müslümanın kalbinde başlar. Aile Yılı olup olmamasına bakmaksızın sadece bir yıl değil, yaşantımız boyunca ümmet kardeşliği bilinciyle hareket ederek, birbirimize kenetlenmeli sevincimizi, kederimizi, acımızı ve bayramımızı İslami ölçüler içerisinde yaşamalıyız. Başımızdaki yöneticilerimizden kundaktaki bebeğimize varıncaya kadar hiç birimiz başta Gazze olmak üzere İslam coğrafyasında yaşananlara karşı duyarsız kalmamalıyız.

Bu bayram, gerçekten İslam’daki bayram ruhuna yakışır bir bayram olsun! Kurbanlar sadece et değil, ümmete uzanan birer selam, birer dua, birer yardım eli ve zulüm altında olanların kurtuluşuna, Ümmetin selamete çıkışına vesile olsun. Dualarımız ise sadece kendi çocuklarımıza ve yakınlarımıza değil; Filistinli, Gazzeli, Doğu Türkistanlı, Özbekistanlı ve İslam coğrafyasında yer alan bütün çocuklara da olsun. Çünkü biz, aynı kıbleye yönelen, aynı duayı fısıldayan büyük bir aileyiz. Duamız şudur ki; “Rabbim bu aileyi en güzel şekilde muhafaza edecek Raşidi Hilafet Devletine olan özlemine bir an evvel kavuştursun ve Halifesiz geçen son bayramımız olsun!”

Selam ve dua ile Kurban Bayramınız mübarek olsun!