“Toplumsal Çöküş - Sorunlar ve Çözüm” başlıklı kampanyamıza “start” verdikten kısa bir süre sonra, İslâm karşıtı, laik ve jakoben gruplar hemen harekete geçti ve “laiklik elden gidiyor, şeriat istiyorlar” diye kokuşmuş eski üslupları ile saldırmaya başladılar.
Aslında bu durum beklediğimiz bir durumdu. Yine bizi şaşırtmadılar!
Çünkü bu güruh, beyinlerini örümcek ağları sarmış, Batı’yı kıble edinmiş ve toplumun içinde bulunduğu çöküntüye Batı adına sevinen ve bununla övünen bir gürûhtur.
Geleceğe dair umudumuz olan gençlerimizin, hiçbir değer ve ilke gözetmeyen yığınlar haline gelmesi, hayata dair hedef ve umutlarını yitirerek sadece şehvetlerin peşinde koşması, içki ve uyuşturucu batağına düşmesi, inançsızlığı “çağdaşlık” olarak sunan Batılı ideolojilerin pençesinde hayatın anlamını yitirmesi gibi yürek yakan durumlarının konuşulmasından…
Sevgi, saygı, huzur ve itminan dolu olması gereken ailelerimizin dağılıp parçalanması, boşanma oranlarının evlilik oranları ile yarışır hale gelmesi, aile içi şiddet ve sorunların hızla artması gibi temel sorunlarımızın konuşulmasından…
Toplumda güven ve huzurun kalmayıp bir suç toplumu haline gelmemizi, suç oranlarının hızla artmasını, insanların mallarına, ırzlarına ve canlarına saldırmanın vakay-ı adiyeden sayılmasını, vahşi cinayetlerin ve katliamların sıradanlaşması gibi içler acısı halimizin konuşulmasından…
Velhasıl toplum olarak hızla bir çöküşe sürüklenmemizin, bunun sebeplerinin ve çözümlerinin gerçekçi ve köklü bir şekilde konuşulmasından, ancak bu çöküşten memnun ve razı olan hatta bundan zevk alan güruhlar rahatsız olur.
Çünkü bunlar için koskoca bir toplumun yok oluşun kıyısına gelmesinin bir önemi yoktur. Faraza içlerinden buna önem veren bazı kişiler çıksa da onların ellerinde de bu çöküşü durduracak bir çözüm yoktur. Bu sebeple en temel argümanları, çöküşü görmezden gelmek ve tozpembe tablolar çizmektir. Ya da çözüm adına artık ezberlediğimiz klişeleri tekrar ederler ve Batılı uygulamalara referans verirler.
Yeter ki çözümün içinde İslâm'dan bir şey olmasın. Şayet çözüm olarak karşılarına gerçek ve köklü İslâmî fikir ve çözümler çıkarsa o zaman da hemen o kokuşmuş üsluplarına geri dönerler ve “şeriat istediler, laikliğe karşı çıktılar, terörist bunlar!” vaveylasını kopartırlar.
Ve nedense yine şaşırtmadılar! Başta Cumhuriyet gazetesi olmak üzere “laiklik elden gidiyor” repliğinden başka bir şey bilmeyen bir kısım medya ve avenesi, başlatmış olduğumuz “Toplumsal Çöküş - Sorunlar ve Çözüm” başlıklı kampanyamıza, gerçekleştirdiğimiz konferanslara saldırmaya başladılar.
Bu sözde medya gruplarına ve onların öncülüğünü yaptığı koroya katılanlara şu mesajımızı net bir şekilde vermek istiyorum:
Siz ne kadar bağırıp çağırsanız da bizler bu toplumu içine düştüğü bataklıkta sahipsiz bırakacak değiliz! Onları, Batı’dan ithal fikir ve kanunların dehlizlerinde terk etmeyeceğiz!
Çünkü bu toplum bizim toplumumuz ve bu insanlar bizim insanlarımız.
Bu halk, hamurunda, mayasında ve fıtratında İslâm olan bir halktır. Bu toplum bizlere Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in emanetidir.
Başta gençler ve aileler olmak üzere toplumun içine düştüğü tehlikeye karşı farkındalık oluşturmak ve bu çöküşü durdurmak için başlattığımız bu çalışmada toplumun tüm kesimlerine ulaşmaya çalışacağız.
Tüm siyasi partilerin temsilcilerine, sivil toplum kuruluşlarına, akademisyenlere, kanaat önderlerine, ayrıca esnaflara, memurlara, işçilere, öğrencilere yani toplumun tüm kesimlerine gidecek ve çözümlerimizi onlara sunacağız.
Ve tabii ki medya kurumlarının da kapısını çalacağız. Onlarla da bu toplumsal tehlikeyi, sebeplerini ve çözümlerini konuşacağız. Yakında sizleri de ziyaret edeceğiz ve sizlere de hazırlamış olduğumuz raporu sunacağız inşallah.
Çünkü bizler, fikirlerimize ve çözümlerimize güveniyoruz. Sizler gibi klişelerin ardına sığınmıyoruz. Eğer sizin de bir çözümünüz varsa ve “laiklik elden gidiyor” repliğinden başka sözünüz varsa dinlemeye hazırız.
#TehlikeninFarkındamısınız