Müslüman kadınlar olarak bizler yakın dönemde olaylara nasıl tepki verdiğimizi yeniden hatırlamalıyız. En başta 28 Şubat sürecinde zalimlerin karşısında nasıl direndiğimizi, tesettür için, Allah'ın emirleri için nasıl bir duruş sergilediğimizi hatırlamalıyız. Özellikle son 20-30 yılda İslam dünyasındaki, Müslüman coğrafyadaki zulümlere nasıl direndiğimizi, direnen kardeşlerimize nasıl destek olduğumuzu hatırlamalıyız. Irak'ın işgalinde, Srebrenitsa katliamı sonrasında, Afganistan'ın işgalinde, Suriye Devrimi'nde, Doğu Türkistan'da esir edilmiş, canlarına kıyılmış kardeşlerimiz için nasıl gür bir seda ile arşı titrettiğimizi hatırlamalıyız.
Müslüman kadının en belirgin özelliği ve gözünün nuru tesettürüdür. İşte bu sebeple geçmiş zamanlarda ve günümüzde birçok beldede, Doğu Türkistan'da, Myanmar'da, Çeçenistan'da tesettürlü olduğu için türlü türlü eziyetlere maruz kalan kardeşlerimizi, bacılarımızı hatırlamalıyız.
Tesettürümüz için neler yaptığımızı hatırlamalı, neler yapmamız gerektiğini konuşmalıyız.
Son günlerde TV dizilerinin birçoğunda tesettürlü(!) denerek oynatılan başı kapalı insanları görüyoruz. Oynadıkları rollere şahit oluyoruz. En son olarak Show TV'de "Kızılcık Şerbeti" isimli dizinin sadece fragmanındaki bir görüntü bizleri derinden sarstı.
Tesettürün ne anlama geldiğini anlamayan, yeni moda sektörüyle birlikte onun sadece bir giyiniş farkı olduğunu düşünenlere birkaç cümle söylemek istiyorum.
Tesettür bir bez parçasından, başı örtmekten, saçları gizlemekten ibaret değildir. Tesettür; moda, güzellik, farklı olmak, dikkat çekmek için asla ve asla tercih sebebi değildir.
Tesettür bir duruştur. Tesettür ben Müslüman bir kadınım demektir. Tesettüre giren her kadın, İslam neyi emrediyorsa, Allah Azze ve Celle neyi emrediyorsa “İşittik ve itaat ettik" demektedir.
Başını kapatarak tesettürlü olunduğunu sananlara, başını kapatıp türlü türlü haramlar işleyenlere, başını örtüp hayatında hiçbir şey değişmemiş gibi harami hayatlarına devam edenlere, bu düşüncelerle yaşayıp televizyon ekranlarında bunun normal olduğunu insanlara gösterenlere de bir çift söz etmek istiyorum.
Tesettür sizin oyuncağınız değil. Tesettür, başörtüsü sizin televizyonda, saçma dizilerinizde müstehcen hareketlerde bulunan kadınların başlarına geçirebileceğiniz bir bez parçası değil.
Her geçen gün İslam'a hakaret etmek, İslam'a zarar vermek, Müslüman kadın algısını bozmak, Müslümanların modernleştiğini(!) anlatmak için çabalayanlar boşa uğraşıp duruyorlar.
Müslüman Müslüman'dır. Kâfirlerin, fasıkların, zalimlerin, münafıkların oyunlarına gelmez. Müslüman her işinde Allah'ın hükmüne göre hareket eder.
Başta da söylediğim gibi tesettür için, Allah'ın emirleri, kanunları ve Kur'an-ı Kerim için bu Ümmet, Müslüman kadınlar çok zorluklara göğüs gerdiler. Hz. Hatice annemizle (ranha) başlayan bu süreçte Müslümanlar her daim gereken yerde, gereken tepkiyi ortaya koydular. Fakat bugün sesimiz mi kısıldı ne oldu?
En başta bu "Kızılcık Şerbeti" denen aşağılık dizideki aşağılık durumlar karşısında Müslümanca bir duruş sergilemeliyiz. Yaptıklarının nasıl bir saçmalık olduğunu herkese göstermeliyiz. Sesimizle arşı titretmeliyiz. İçimizdeki beyinsizler Müslümanların sessizliği yüzünden azgınlaşarak devam ediyorlar. Biz Müslümanlar ve özelde Müslüman kadınlar olarak sesimizin kısılmadığını göstermeliyiz.
Hiçbir zulme, hiçbir saçmalığa, hiçbir oyuna, hiçbir aşağılık eyleme dün olduğu gibi bugün de sessiz kalmamalı, sesimizi çıkarabildiğimiz kadar yükseğe çıkarmalıyız.
Evet biliyoruz bu yeterli değil. Tepkilerimizle haramlar bitmeyecek fakat biz, değerlerimizi koruyacak kalkanımız olan Hilafetin yokluğunda var gücümüzle hem haramlara karşı duruşumuzu sergilemeli hem de Hilafetin yeniden ikamesi için var gücümüzle çalışmalıyız.
Kader Karahisar