SEÇİMİN UNUTTURDUKLARI
03 Mayıs 2023

SEÇİMİN UNUTTURDUKLARI

Bağdat’ta Rusafa cezaevinde tutulan kadınlar, yargılamalardaki uydurma suçlamaları ve haksız cezaları protesto etmek için açlık grevine başladı.

Irak ve Suriye'de IŞİD'in elindeki bölgelerin ele geçirilmesinin ardından bu bölgelerde yaşayan on binlerce kadın ve çocuk, IŞİD mensuplarının aileleri oldukları iddiasıyla cezaevlerine ve toplama kamplarına atılmıştı.

Mülteci kamplarında yaşamına devam etmeye çalışan Müslümanlara yönelik ciddi insan hakları ihlali söz konusu. Bunlardan en yaygını, kadınlara yönelik sistematik tecavüz ve cinsel istismarlar.

Yerel aktivistlere göre bölgedeki kamplarda toplam 100 bini aşkın insan var, bunların çoğu kadın ve çocuklar. En büyük insani krizlerden biri olarak nitelendirilebilecek işkence ve diğer insan hakları ihlallerine ilişkin ikna edici kanıtlar söz konusu.

Dünyanın dört bir yanında Müslüman kardeşlerimizin maruz kaldığı zulüm ve yardım çağrıları yıllardır İslam beldelerinin yöneticileri tarafından bilinmesine rağmen ne medyada gereği gibi gündeme taşındı ne de köklü bir çözüme kavuşturuldu.

Türkiye’de yapılması beklenen demokratik seçim propagandaları ile gündemde suni hüküm süren tüm devlet yayın organları, yeryüzünde Müslümanlara karşı işlenen onca insanlık suçuna rağmen yöneticilerin gündemindeki önceliğin kesinlikle Müslümanlar olmadığına şahitlik ediyor. Bununla birlikte yöneticiler milyonlarca Müslümanı demokrasi ile kandırma peşinde. Dolayısıyla yapılacak bu seçimler neticesinde, başta Amerika’dan olmak üzere tüm zalimlerden Müslümanlara yaptıklarının hesabı sorulmayacağı gibi tam aksine Amerika ve yandaşlarının çıkarlarına en uygun stratejik adımlar atılacaktır.

Demokrasi yalanı, Batı’nın, dünya üzerindeki nüfuzunu ve hakimiyetini ortaya koymak için ortaya attığı, İslam beldelerinin hain yöneticileri aracılığı ile de Müslümanlara empoze etmeye çalıştığı ortadadır.

Bu seçimlerin zamanlaması dahi İslami uyanışa karşı ABD’nin ideolojisini geliştirmek ve Müslümanları siyasi olarak çevreleme amaçlıdır.

Bu yüzden asıl sorun şudur ki, İslam beldelerinin tümünde Müslümanlara yönelik laik demokratik siyaset, Amerika’nın sözde “teröre karşı savaş” (İslam’a karşı savaş) belagatine dayanıyor.

Yıllardır İslam beldelerine ölüm ve fitne eken sömürgeci Amerika’nın batıl ideolojisinden çözüm ummak, dünyada olup bitenlerin farkına varamayan, adeta gözü bağlanmış birinin durumuna benzemektedir.

Bizler demokrasi denen bu tuzağa bir kez daha düşmemeliyiz, canımızın, malımızın, değerlerimizin güvenliğini bu batıl sisteme teslim etmemeliyiz. Bizi hiçbir şekilde koruyamadığı ortadadır.

Irak ve Suriye’deki bacılarımızla birlikte tüm dünyadaki Müslümanlar ancak İslam’ı yeryüzünde tatbik edecek ve Müslümanlara kalkan olacak Hilafet Devletinde korunur. Dolayısıyla Ümmet için yegâne çözüm, demokratik seçimlerde değil, İslam Devletinin kurulması için çalışarak elde edilebilir.