Hayata girmemiş, siyasete girmemiş, egemenliği İslam beldelerinin hiçbir parçasında mevcut olmayan İslam’ın eksikliğini, Ramazan ayında pik noktasında hissediyor ve soruyoruz; İslam, Kur’an-ı Kerim, Allah Azze ve Celle hayatımızda var mı yok mu? Müslüman bir toplum olarak bu soruyu ve verilen cevabı oldukça önemsiyoruz. Zira Müslümanız lakin toplumsal hayatımız, İslam’ın hilafına olan temeller üzerine inşa edilmiş. Adına kapitalizm, laiklik, cumhuriyet denilmiş temeller. Servet yok, otorite yok, Müslümanlar olarak söz hakkımız yok, medya yok. Kısacası elde yok avuçta yok… Siyasette, eğitimde, ekonomide, hatta sosyal medya platformlarının hepsinde tüm algoritmalar bozulmuş; küfür, isyan alenen teşvik ediliyor. Haramların, ahlaksızlıkların her türlüsü öne çıkarılıyor.
Çok ümitsiz bir çerçeve çizmek istemiyorum. Çünkü biliyorum ki İslam Ümmeti Kur’an-ı Kerim’i okuyup anlıyor ve onunla amel etmek, onu hayata hâkim kılmak için gayret ediyor. Üstelik bu işi gerçekten de elinde avucunda yokken aklı yettiğince, dili döndüğünce yapması gerektiğinin de çok iyi farkında. Bakın dün Türkiye’de israilli bir katil, devlet “adamları” tarafından törenlerle karşılandı, krallar gibi ağırlandı ve uğurlandı. Bu kadar kirlilik olmaz! Duygusuz, düşüncesiz insanlar! Eli kanlı katillere şirin görünmek için Ümmetin tüm değerlerini hiçe sayıyor, ihanet ediyorsunuz!
Türkiye’yi, etnik kökenleri üzerine bir devlet kurma hayali ile Müslümanları katledenlerin yönlendirdiği nasıl da ortada. Hepsi de o kadar rahat ki… Allah’a (svt) karşı, İslam’a ve Müslümanlara karşı o kadar rahat ki… Burada manzara ne kadar açık değil mi? Bu sabah kalktım yine Filistin’de masum bir kadının “israil” tarafından katledildiğini gördüm. La havle ve la kuvvete illa billah! Hayatımızda Kur’an hâkim olmadığı müddetçe bu toplar, dalgalar bitmeyecektir. Ülkede ekonomik kriz patladı, mevcut enflasyon ortada, devlet mafya ile iç içe girdi, kamu mülkiyeti ortadan kaldırıldı, ülkenin serveti yabancılara peşkeş çekildi, İslami camianın “elitleri” batı aşığı oldu çıktı… Eğer bizim zihin yapımızda Kur’an-ı Kerim ve İslamiyet konusunda gereken tasnif oluştuysa, Ramazan ayının sadece Kur’ân tilaveti ile sınırlı olmadığını idrak edelim, nizam olarak İslam’ın bütününün tatbik edilmesi gerektiğinin bilincinde olarak hareket edelim ve İslam’ın hâkimiyeti için var gücümüzle çalışmaya devam edelim. Bu konu farzlar üstü bir konudur, farzların tacıdır. Hayatımız ve geleceğimiz daha fazla yanlış temeller üzerine inşa edilmesin. Bizler artık gerçek bir hayat yaşayalım. İslam ile gelen huzur, adalet ve izzet dolu bir hayat.