“Şehrullahi'l-Muharrem" olarak halk arasında zikredilen ve "Allah'ın ayı Muharrem" olarak bilinen Muharrem ayı, bereket, feyz ve rahmetin coştuğu ve bollaştığı bir aydır. Bu bereketli ayın gölgesi üzerimize düşmüş, hicri ayların başlangıcı olan Muharrem Ayı, evlerimize bereket getirmek üzere kapımızı çalmış ve hoş gelmiştir.
Allah'ın ayı, yılı, günü olmaz. Lakin Peygamber Efendimiz (sav) bu ayın bereketine ve rahmetine ermenin büyük bir fırsat olduğunu bu şekilde vurgulamıştır.
Âşura Günü ise Muharrem'in 10. günüdür. Âşura Günü’nün Allah katında ayrı bir yeri vardır. Bu günde Cenâb-ı Hak on peygamberine on çeşit ikramda bulunmuştur. Bu günlerde oruç tutmak çok faziletlidir.
Hadis kitaplarında geçtiğine göre ise, bu güne bu ismin verilmesinin hikmeti, o günde Cenâb-ı Hak on peygamberine on değişik ikram ve ihsanda bulunduğu içindir. Bu ikramlar şöyle belirtilmektedir:
Asr-ı Sadetten bu yana Müslümanlarca hep kutlanmış, ibadetler, hayır ve hasenatlar yapılmıştır. Âşura Gününde ilk akla gelen ibadet ise, oruç tutmaktır. Muharrem ayının onuncu gününe "âşûrâ" denilir. Hz. Peygamber'in bugünde devamlı olarak oruç tuttuğu rivayet edilmiştir. Fakat sadece o günde oruç tutulması doğru görülmemiş, bunun yanında bir önceki veya bir sonraki günün de oruçlu geçirilmesi tavsiye edilmiştir.
Muharrem ayı ve Âşura Günü, Ehl-i Kitap olan Hıristiyan ve Yahudiler tarafından da mukaddes sayılırdı. İbn Abbas (r.a) şöyle dedi: Hz. Peygamber (s.a.v) Medine'ye gelince Yahudilerin âşura günü oruç tuttuğunu gördü. Onlara: "Bu nedir?" diye sordu. Yahudiler: "Bu güzel bir gündür. Allah İsrailoğullarını düşmanlarından bugün kurtardı, bu sebeple Musa bugün oruç tuttu" dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.v): "Ben Musa'ya (Musa'nın yaptığını yapmaya) sizden daha layığım" dedi. O gün oruç tuttu ve Âşura gününde oruç tutulmasını emretti. Yine başka bir rivayette, Hz.Âişe (ranha) şöyle dedi: Kureyş cahiliyye döneminde Âşura gününde oruç tutardı. Rasulullah (s.a.v)’de cahiliyye döneminde bu orucu tutardı. Medine'ye gelince bu orucu kendisi tuttu ve o gün oruç tutulmasını emretti. Ramazan orucu farz kılınınca, âşura orucu terk edildi. Dileyen o gün oruç tuttu, dileyen tutmadı.
Kur'an'da ise Muharrem ayının farklı bir özelliğinden söz edilir. Tevbe Sûresi 36. ayetinde ﴾ إِنَّ عِدَّةَ ٱلشُّهُورِ عِندَ ٱللَّهِ ٱثْنَا عَشَرَ شَهْرًا فِى كِتَٰبِ ٱللَّهِ يَوْمَ خَلَقَ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضَ مِنْهَآ أَرْبَعَةٌ حُرُمٌ ۚ ذَٰلِكَ ٱلدِّينُ ٱلْقَيِّمُ ۚ ﴿ "Şüphesiz Allah’ın gökleri ve yeri yarattığı günkü yazısında, Allah katında ayların sayısı on ikidir. Bunlardan dördü haram aylardır. İşte bu, Allah’ın dosdoğru kanunudur." şeklinde bildirildiği gibi, bu dört aydan biri de Muharrem ayıdır. Haram ayları, değerli, önemli ve bu yönüyle de farklı özelliği olan aylardır ve o aylara karşı saygılı olunması bildirilmiştir.
Muharrem ayının İslam tarihinde belli başlı üç önemli özelliği vardır: Birincisi oruç, ikincisi Hicrî takvimin başlangıcı olması, diğeri de Hz. Hüseyin (ra)’ın ve evlatlarının Kerbela'da şehit edilmesidir. Rabbim bu ayın rahmetine, bereketine nail olanlardan, hakkıyla ihya edenlerden ve kazananlardan olmayı ikram eylesin bizlere inşaAllah.
Allah Subhaneu ve Teala, Hilafet devletinin çatısı altında ve Raşid bir halifenin gölgesinde bizleri kurtuluşa götürecek salih ameller işlemeyi nasip etsin. Selam ve duayla...