Bu hafta Türkiye Futbol Federasyonu’nun Mc Donald’s ile olan sponsorluk anlaşmasını 2026 yılına kadar uzatarak anlaşmayı yeniden revize etmesi gündemde yer aldı. Bu akıl almaz duyarsızlık gündem olduğunda aynı firmanın, Türkiye Voleybol Federasyonu’na da sponsor olduğu açığa çıktı. Ayrıca yine katliam finansörü “İsrail” firmalarının Türkiye Basketbol Federasyonu’na sponsorluk yaptığını da ögrendik.
İlginçtir ki Coca Cola gibi her boykotta ilk sırada yerini alan içecek firmasının reklamları yerli ve milli! Troy ödeme alt yapısını kullanan Param kartla (ön ödeme kartı) aynı karede reklam edildi. Üstelik iktidara yandaşlığıyla bilinen kanallarda bolca reklamları yapıldı.
Gazze’deki soykırım başladığı andan itibaren duyarlı halklar, siyonist katillere destek veren tüm firma ve şirketlere karşı küresel boykot kararı aldı. Boykot kapsamında güncel hayatımızda yer edinmiş olan gıda, ilaç, temizlik, kozmetik, giyim, dekorasyon tüm ürünler saf dışı bırakılmaya çalışıldı. Küresel çaptaki boykot haberleri bültenlerde yer aldı. Sosyal ağlarla bu boykot zinciri duyurulmaya ve canlı tutulmaya çalışıldı.
Vicdan sahibi olan tüm insanlar konu üzerinde o kadar ehemmiyetle durdu ki alabilecekleri tüm tepkilere rağmen açıkça bu firmaları eleştiren videolar çektiler.
Halk tabanında bunlar olurken Türkiye, “İsrail’e” olan günlük ortalama 8 gemi sevkiyatını durdurmadı. Gazze’de her dakika bebekler, çocuklar ve masum siviller katledilmeye devam ederken bu sevkiyatların ve anlaşmaların yapılması, Müslüman halkın hassasiyetlerine bu denli kör ve sağır olan yöneticiler bizleri hayretlere düşürüyor.
Bizlere kola ve deterjan döktürüp Filistin’i kurtardığımızı zannettiren, yerli ve milli işbirlikçiler Müslümanların bunca tepkisine rağmen hiçbir anlaşmayı feshetmedi. Köklü Değişim Dergisi olarak boykot konusunun fıkhî ayrıntılarını ilk anda kaleme alıp bu konuyla ilgili bilinçlendirme yapmaya çalışmıştık.
Evet boykot önemli. Ancak boykota önce, zihnimize sızan kapitalist düşüncelerden başlamalıyız. Bize ait olmayan, Batı’nın sömürü sistemi olan laiklik ve demokrasiyle devam etmeliyiz. Boykotun bu ilk aşamasını geçtiğimizde, karşımızda olan yerli ve milli işbirlikçi yönetici ve şirket sahipleri zaten doğal olarak saf dışı kalacaklar. Sonrasında ise devlet eliyle ülkelere sızan bu firmalar, anlaşmalar, ürünler vs. hepsi yok olup gidecek. Kurulacak olan Hilafet Devleti ise harbi devlet konumunda olan siyonistleri birkaç saat içinde haritadan silmeye muktedir olacaktır.