KORONA İLE İMTİHAN
22 Mart 2020

KORONA İLE İMTİHAN

Hz. Âdem ve eşi Hz. Havva'nın, dünya dediğimiz bu gezegene gönderilmesiyle başladı imtihan. Aynı zamanda cennetten kovulan şeytanın "İnsanın diriltileceği güne kadar bana mühlet ver." [Araf 14] şeklindeki talebini, Allah-u Teâlâ'nın "Şüphesiz ki sen, mühlet verilenlerdensin" [Araf 15] kabulü ile başladı imtihan. Dünya hayatı artık Âdem ve Havva'dan türeyecek insanlığın çeşitli vesileler ile sınandığı bir yerdi.

Kur’an’ın bizlere hakkında bilgi verdiği ve imtihanın başladığı o günden beri insan, çeşitli vesileler ile çeşitli şekillerde imtihan edilmektedir. Allah-u Teâlâ, imtihanın gerçekleşebileceği durumlar hususunda örnek vererek ayet-i kerimesinde şöyle söylemiştir:

"Andolsun ki sizi biraz korku, açlık, mallardan ve canlardan eksiltmekle deneyeceğiz. Sabredenleri müjdele." [Bakara 155]

Ayette belirtilen unsurlarla imtihan edilmek, insanın hissettiği bir vakıadır. Nitekim yaşadığımız toplumda da insanların ölüm, hastalık, geçim sıkıntısı veya günümüzde çok yaygın görülen ve psikolojik vakıalar haline gelen korkular ile imtihan edildiğine şahit olmaktayız. Bu noktada şeytan insanı isyana, etrafında aynı durumlar ile imtihan edilmeyen insanları gösterip haset ve kıskançlığa teşvik etmektedir. İslam akidesi ve imanın mutmainliğine ulaşmış bir kalp ise insana, bütün bunların bir imtihan ve insanın ahiretteki konumunu belirleyecek birer basamak olduğunu belirtmektedir. Bu noktada insan doğasında hangi taraf ağır basarsa insanın seçimleri bu doğrultuda şekillenmektedir.

İnsan bireysel olarak imtihan edildiği gibi, toplumsal olarak da imtihan edilmiş ya da edilmektedir. Kur'an-ı Kerim, bireysel olarak imtihana tabi tutulan peygamberlerden örnekler verdiği gibi, imtihanlarının sonuçlarını hep birlikte yaşayan toplumlardan da örnekler vermiştir. Örneğin; Hz. Salih'in kavmini, ölçü ve tartıda hile yapmayı bırakmadıkları ve bir mucize olarak gönderdiği dişi deveyi ilahlaştırmaya başladıkları için, fırtına, rüzgar ya da gök gürültüsü şeklinde tefsir edilen bir ses ile helak ettiği Kur’an’da zikredilmektedir.

Şimdilerde ise gözümüzle dahi göremediğimiz kadar küçük bir virüsle sınanmaktayız. Üstelik bu virüs toplumsal değil, evrensel anlamda bir sıkıntı teşkil etmektedir. Virüsün yayılma şekli ve dünya üzerinde etkilediği toplumlar açısından bir değerlendirme yapılmış ve Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemi yani evrensel bir tehdit olarak nitelendirilmiştir. Elbette bu virüsün DNA’sı, yayılma şekli, korunmak için alınacak önlemler açıklanmıştır. Sağlık Bakanlığı tarafından bu minvalde tedbirler alınmıştır. Bu kısım işin uzmanlık gerektiren tarafıdır.

Ancak dünyayı kuşatan bu hastalıkla beraber toplumda " Ne oluyor, dünyanın sonu mu geliyor? Kıyamet mi yaklaştı?" türünden sorular zihinleri kurcalamaya başladı. Kim bilir belki de son yıllarda yaşadığımız afetler, hastalıklar kıyametin yaklaştığının göstergesidir. Kesin olan bilgi ancak Allah katındadır. Bu meselede bizi ilgilendirmesi gereken husus, bu musibetlerin bizlere bir uyarı niteliğinde olabileceğidir. Nitekim yeryüzünde Allah'ın haram kıldığı eylemler yaygınlaşmış, yaratıcısının koyduğu kurallara asilik eden ve azgınlaşan insanlar çoğalmıştır. Allah-u Teâlâ gözle görülmeyen bir virüs vesilesiyle kudretini tekrar göstermiş, adeta kime karşı asilik edildiğinin farkına varılmasını istemiştir. Abdest almayı ve namaz kılmayı emrettiği insana, temizliği faklı bir şekilde tekrar öğretmiştir. Aynı sebeple içerisinde haram olan fiillerin işlendiği bir takım mekanlar mecburi bir şekilde devlet kararıyla kapatılmıştır.

Şimdi burada Allah'ın kudretini bir kez daha hatırlamış bulunmaktayız. Öğütle ya da emirle belirttiği bazı hususlara uymayan insanoğlu, bu musibetle bir kez daha uyarılmıştır. Kıyamet yakında olabilir, uzak da olabilir. Zaten her insanın kıyameti aslında kendi ölümü değil midir? Bu yüzden her ikisine de hazır olmak, hazırlık yapmak Allah tarafından yaratılan, başlangıcı ve sonu olan, aciz ve muhtaç olan insanın en önemli vazifesidir.

Bu sebeple Allah-u Teâlâ insana imtihan edildiğini bir kez daha hatırlatıyor. Şimdi insana düşen, yaratılışındaki gayeyi tefekkür etmek, hayatı boyunca tabi tutulacağı imtihandan başarıyla çıkıp çıkamayacağını analiz etmek ve mahşer meydanında gerçekleşecek büyük sınav için çalışmaktır. Tüm dünyayı saran korona virüsten bir takım tedbirler alarak korunabiliriz. Tedbir almak vazifemiz, aynı zamanda başkalarının hayatını tehlikeye atmak ta kul hakkıdır. Ancak neticede tedbirimizi alsak da Allah'ın bizim için dilediğinden başkası üzerimize isabet etmeyecektir. Peki, zihnimizdeki virüslerden, kalbimizdeki kirlerden arınmanın yolu nedir? Bunun için hangi tedbirleri almak durumundayız? Belki biraz da bu mesele üzerine yoğunlaşmak gerekmektedir.