KONFOR ALANI
23 Nisan 2024

KONFOR ALANI

İnsan, hayatını en iyi şekilde yaşamak ister ki huzur bulabilsin. Bunun için hayatını ilişkilendireceği temel inancını, aklındaki tüm şüpheler kesinlik kazanıncaya kadar araştırıp çözmek durumundadır. Bu nedenle insan, huzuru yakaladığı noktaya gelene kadar çok sancılı bir dönem geçirir.

Ancak maalesef ki birçok insan da akidesine kesinlik kazanmak için mücadele edip araştırmak yerine kendisine adeta etrafı rutinlerle çevrili bir “konfor alanı” oluşturur. Buna, insanın sorunlarını ve korkularını bastırmak için bir nevi kendini uyuşturduğu alan da diyebiliriz.

“Bugüne kadar hiç çıkmadığım rutinlerimden bugün neden çıkayım ki?” veya “bugüne kadar yapmadığım bir şeyi bugün neden yapayım ki?” diye düşünür. Çünkü sahip olduğu düşünce onun içindeki potansiyeli ortaya çıkarmasına müsaade etmez, hayatını, konforunu korumak üzerine temellendirir. Spor yapar, çalışıp para kazanır, sağlıklı görünmek için çaba sarf eder, okulunda veya mesleğinde başarılı olur, zengin olur, insanların takdirini kazanır vs…

Kapitalizm, insanı, hayatı, kâinatı, ölümü ve ölümden sonrasını Allah’la (svt) ilişkilendirmeyen bir ideoloji olduğu için insanları, sanki hayat sadece dünya hayatında yaşadığımız doğum ve ölüm arasındaki zamandan ibaretmiş gibi düşünmeye yönlendirir. Hadaratı, kültürü ve kurduğu sömürgeci sistemi insana tüm gerçekleri unutturmaya yöneliktir. Hayatın ve ölümün gerçek anlamını sunamayan, insanlığı karanlıklara mahkûm etmiş, ürettiği bozuk kaidelerle insana adeta; “Hayatın anlamını çözmekle zamanını geçirme. Çünkü bu ideolojide nasılsa bunun cevabı yok. Hayatını sen kontrol ediyorsun. Kuralları, yasakları, sınırları, insan ilişkilerindeki tavırları, davranışları belirleyerek dilediğin gibi yaşayabilirsin. Kimsenin de sana engel olamayacağını, karışamayacağını, bu konuda dilediğin kadar özgür olacağını ve herkesin sana saygı duyması gerektiğini garanti ediyorum. Uyuşturucu, alkol, gece hayatı, teknolojik uyarıcılar… İşte bunlar da senin konfor alanındaki rutinlerin…” Kapitalizmin sığ bir düşünceye dayalı “konfor alanı” dediği konforsuz alan.

İnsanın ölümle veya ölümden sonra ne olacak sorusu ile yüzleşmesini engelleyen, buna verebileceği, akli bir delile dayalı cevabı olmayan bir ideoloji insana hakiki bir konfor alanını asla sağlayamaz. İnsana hayatı ve ölümü nasıl doğru bir şekilde karşılayacağı konusunda yön veremez. İnsana doğru bir hedef belirleyemez. Ne için yaşadığını bilmeyen insan da hayatta birçok başarılara ulaşsa dahi, “Nasılsa öldükten sonra yok olup gideceğim” diyerek sonunda bunların hepsini anlamsız bulur. Konfor alanındaki rutinlerine başvurur…

İlk şartı insanı ve yaratıcıyı birbirinden koparmak olan bu batıl ideoloji en başından beri insanın sorularına ve sorunlarına karşı aciz ve yetersizdi. Vahşi ve barbardı.

Son yaşadığımız zaman dilimini düşündüğümüzde dahi Gazze sürecinde batıdaki halkı gayrimüslim olan ülkelerin vatandaşlarının kendi konfor alanlarının değil de Müslümanlardaki konfor alanlarının daha sarsılmaz olması, onlardaki imanın, sabrın, tevekkülün kendilerinde olmadığını fark etmeleri, bu insanların nasıl bir dine sahip olduklarına nasıl bir Allah’a (svt) iman ettiklerine şaşırmış, bir de kendi içinde bulundukları ruhi bunalımları düşünüp İslam’ı araştırmaya başlamışlardır.

Son çare ve tek umudu İslam’da bulup şehadet getirerek Müslüman olanların sayıları her geçen gün artıyor.

Müslümanlar fiiliyatta yaşantılarında İslam’ın güzelliklerinden sadece bir cüzü insanlığa gösterdiklerinde insanlık nasıl buna şaşırıyorsa ve gıpta ediyorsa Allah’ın izniyle çok yakında kurulacak olan Raşidi Hilafet devletinin uygulamalarını, düzenlemelerini, adaletini, oluşacak toplum yapısını ve aile yapısını görünce tüm dünya devletlerinin halkları fevç fevç, toplu bir şekilde İslam’a gireceklerdir.

“Allah’ın yardımı ve zaferi gelip de insanların bölük bölük Allah’ın dinine girmekte olduklarını gördüğün vakit Rabbine hamdederek O’nu teşbih et ve O’ndan mağfiret dile. Çünkü O, tövbeleri çok kabul edendir.” [Nasr 1,2,3]

Allah-u Ekber!