Bu makaleyi okuyacakların neredeyse tamamının okumuş yada duymuş olduğu Peygamber’in (sav) o zorlu Hendek savaşı günlerinde sahabeye müjdelediği bir hadise ile başlamak istedim.
Zira bu kadar çok bozuk ve batıl fikirleri taşıyanlara bir Allah-u Ekber’in kafi geleceğini yeniden hatırlatmak gerek.
Beyhakî ve Ebu Nuaym Bera bin Azib'ten rivayet eder. O şöyle demiştir:
Bizler hendek kazımada çalışırken büyük ve sert bir kayaya rastladık. Bir türlü onu parçalayamadık. Şikayetimizi Rasulullah'a götürdük. O balyozu eline aldı ve "Bismillah" diyerek bir darbe indirdi. Derhal kayanın üçte biri parçalanmıştı.
Akabinde Peygamber Efendimiz: "Allahu Ekber" diyerek tekbir getirdi ve: “Allah bana Şam'ın anahtarını vermiştir. Vallahi ben oradaki kırmızı köşkü görüyorum” buyurdu.
Sonra ikinci defa vurdu, bu seferinde de üçte biri daha ufalanıvermişti. Peygamberimiz derhal "Allahu Ekber" diyerek tekbir getirdi ve: “Faris’in anahtarları bana verilmiştir! Vallahi ben Medain'in beyaz köşkünü görmekteyim” buyurdu.
Sonra üçüncü defa vurdu ve o kocaman kayayı kum yığını haline getiriverdi. Derhal "Allahu Ekber" diyerek tekbir getirdi ve: “Bana Yemen’in anahtarları verildi! Şu anda ben oranın baş şehri olan San'a’nın kapılarını görmekteyim” buyurdu.
Hilafetin ilgası ile birlikte dünyanın birçok kıtasındaki Müslümanları birbirine bağlayan bağda kopmuş oldu. Müslümanları tek bir devletin çatısı altında yaşarken mağlup edemeyeceklerini anlayan batılı kâfirler Müslümanların Hilafet Devletini hedef alıp onu yıkmayı gaye edindiler ve türlü desiseler neticesinde başarılı da oldular. Tek devlet iken birçok devletçiğe bölünüp aralarına suni sınırlar çekildi. Bu sınırları koymaktaki muratları güçlerini bölüp zayıflaştırmak, tek bir Ümmet olduklarını unutturup Müslümanları birbirlerine yabancılaştırmak, tek bir gündeme sahip iken Hilafet çatısı altında gündemlerini bölüp parçalayarak birbirlerinin gündeminden neredeyse habersiz hâle getirmekti. Hilafetin ilgasından depremin vukuu bulduğu güne kadar da bunda başarılı olduklarını sandılar. Ama deprem ile birlikte İslam Ümmeti derinden sarsılmakla birlikte yeni bir dönemece girmiştir elhamdulillah.
Resulullah’ın balyozuyla kırdığı kayalar gibi İslam Ümmeti de aralarındaki bozuk ve batıl fikirleri kırmaya başlamıştır elhamdulillah. Kâfir batının sağlam ve sarsılmaz gözüyle baktığı fitneleri Müslümanlar Allah-u Ekber nidaları ile yıkmaya başlamıştır artık ve bunun önüne geçmekte aciz kalmışlardır. Bu acizlikle daha çok saldırmalarının sebebi budur. Müslümanlar adeta Hilafet devletinde yaşıyormuşçasına birbirlerine kenetlendiler. Müslümanların gündemi Fas'tan Endonezya'ya, Suriye'den Afrika' ya kadar tek bir gündem oldu. İyilik ve takva üzerine yardımlaşmaya başladılar. Allah'ı (svt) birleyip batıla sırt dönme arzusu ile doldular ve bunu amellerine de taşıdılar.
Müslümanların henüz Hilafet devleti yokken ortaya koydukları bu hayırlı irade Hilafet devletinde nasıl olur siz tahayyül edin. Siz tahayyül edin kâfirlerin ve yerli uşaklarının korkusunun ne kadar büyük olduğunu. Siz tahayyül edin Müslümanların birleşerek ortaya çıkartacakları devasa güç karşısında kâfirlerin nasıl zilletle boyun eğeceklerini. Zira kâfirler yakin bir şekilde bunu tahayyül etmekte olup çırpınışları da bundandır.
Ey kardeşlerim! Bu Ümmet hiç olmadığı kadar yakındır Hilafet Devletine kavuşmaya inşaAllah. Bu Ümmetin devletini tek bir devlet, sınırlarını tek bir sınır, sancağını tek bir sancak olan "La ilahe illallah" sancağı yapmak için ne bekliyorsunuz? Çalışmaların en hayırlısı bu değil mi? Allah'ı, Rasulünü ve Müslümanları razı etmekten geri mi duracaksınız?
“De ki: “Çalışın, yapın. Yaptıklarınızı Allah da, Rasûlü de, Mü’minler de göreceklerdir. Sonra gaybı da görülen âlemi de bilen Allah’ın huzuruna döndürüleceksiniz. O da size bütün yapmakta olduğunuz şeyleri haber verecektir.” [Tevbe 105]