IŞIKLAR ALTINDA KAYBOLAN KİMLİK
17 Aralık 2025

IŞIKLAR ALTINDA KAYBOLAN KİMLİK

Müslüman beldelerde her yıl tekrar eden Noel ve yılbaşı telaşı, artık basit bir eğlence ya da süsleme meselesi değil; derin bir kimlik erozyonunun açık göstergesidir. Işıklarla donatılan caddeler, çam ağaçlarıyla süslenen vitrinler ve yabancı ritüeller, Müslümanların değerleriyle çelişen bir hayat tarzının normalleştirildiğini göstermektedir. Bu manzara, Müslümanların inançlarıyla ve yaşantılarıyla bağdaşmayan ciddi bir savrulmayı gözler önüne sermektedir.

Dünyanın dört bir yanında Müslümanlar zulüm altındayken; Gazze’de, Doğu Türkistan’da, Suriye’de, Sudan’da kan ve gözyaşı dinmezken, İslam beldelerinde eğlence merkezli hazırlıklara gösterilen aşırı ilgi vicdanları yaralayan ve kabul edilemez bir durumdur. Bu organizasyonları düzenleyenler tarafından Ümmetin acıları görmezden gelinmekte, yerine tüketim ve haz kültürü ikame edilmektedir. Bu durum, sadece bir duyarsızlık değil, bilinçli bir kimlik aşındırmadır.

Bu yozlaşmanın arkasındaki en güçlü itici unsur kapitalist sistemdir. Kapitalizm, insanı Allah’a (svt) kulluktan uzaklaştırıp tüketime bağımlı hâle getirir. Yılbaşı ve benzeri kutlamalar bu sistem için kazanç kapısıdır. İçki, kumar, uyuşturucu ve fuhuş; eğlence ve özgürlük adı altında pazarlanır. Haramlar süslenir, meşrulaştırılır ve yaygınlaştırılır. Bu süreçte insanlar pek çok günaha sürüklenir, ruhları kirlenir, bedenleri yıpranır fakat kapitalist düzen, insanın huzurunu değil kendi elde edeceği kârını önemser.

İslam ise insanı haramlardan koruyarak ruh ve beden sağlığını önceleyen ilahi bir nizam sunar. Allah’ın (svt) emrettiği yasaklar, insanı kısıtlamak için değil; onu bağımlılıklardan, ahlaksızlıktan ve toplumsal çöküşten muhafaza etmek içindir. Gerçek huzur, anlık hazlarda değil; fıtrata uygun, aklı ve kalbi mutmain eden helal bir yaşamla mümkündür. Bu noktada İstanbul Valiliği’nin bugünlerde aldığı bir karar dikkat çekicidir. Valilik tarafından yapılan duyuruda, “Camilerden vatandaşlarımızın azami derecede istifade edebilmesi ve onların huzur içerisinde ibadetlerini yerine getirmelerini temin etmek amacıyla cami avlusu, girişleri ve bahçesinde Milli Piyango biletleri ve diğer şans oyunlarının satışına müsaade edilmeyecektir” ifadelerine yer verilmiştir. Bu karar, ibadeti camiye has kılarken sanki kumarın sadece cami çevresinde haram olduğu anlayışını oluşturmaktadır.

Zira mesele sadece cami etrafıyla sınırlı değildir. Kumar ve şans oyunları, mekâna göre haram olmaktan çıkmaz. Cami avlusunda yasaklanan bir kötülüğün, sokağın diğer tarafında serbest bırakılması, sosyal medyada, televizyonlarda alenen yapılması ve özendirilmesi büyük bir çelişkidir. Kumar, içki, uyuşturucu, fuhuş gibi haramlar aileleri dağıtan, toplumu tembelliğe ve ahlaki çöküşe sürükleyen musibetlerdir ve bütün Müslüman beldelerde kökten yasaklanması gerekmektedir. Allah Teâlâ Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurur:

“Ey iman edenler! İçki, kumar, dikili taşlar ve fal okları şeytan işi birer pisliktir. Bunlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz.” [Maide, 90]

Resûlullah (sav) haram-helal sınırlarını net bir şekilde ortaya koyarak şöyle buyurmuştur:

“Helal bellidir, haram bellidir. Kim haramdan sakınırsa dinini ve ırzını korumuş olur.” (Buhârî, Müslim)

Bugün yaşanan kimlik kaybı, bireysel tercihlerden çok; haramı sistemleştiren seküler ve kapitalist düzenin bir sonucudur. Devletin görevi, bu düzeni beslemek değil; toplumu haramlardan koruyacak bir sistemi inşa etmektir. Kısmi yasaklar değil, köklü ve ilkesel çözümler gereklidir.

Bu da ancak Allah’ın hükümlerini esas alan, menfaati değil haramı ve helali merkeze alan Raşidî Hilâfet Devleti ile mümkündür. Ümmetin izzetini, onurunu, güvenini, ahlakını ve huzurunu yeniden tesis edecek olan bu nizam, bugün ertelenemez bir zorunluluktur. Işıklarla süslenen bu sahte mutlulukların karşısına, İslam’ın hakiki aydınlığını koymanın zamanı çoktan gelmiştir.