DÜŞÜNCENİN GÜCÜ
28 Kasım 2023

DÜŞÜNCENİN GÜCÜ

Yahudi varlığı ve onun arkasındaki şer güçlerin Gazze’deki Müslümanlara karşı gerçekleştirdiği katliam, zulüm ve tuğyan insanın akıl sınırlarını zorlayan boyutlarda.

Akıl ve vicdan sahibi olan tüm insanlar, bu zulme karşı doğrudan müdahale edemiyor olmanın, oradaki mazlumlara yardım edemiyor olmanın çaresizliğini, üzüntüsünü ve öfkesini yaşıyor.

Sonra kendini şunu düşünüp sorgularken buluyor: “Kardeşlerim bu zulüm ve tuğyanla nasıl yaşıyor? Nasıl başa çıkıyor?”

Sahip oldukları canları ve malları kendilerine sunanın Allah (svt) olduğunu derin-aydın bir şekilde idrak etmiş olan Gazzeli kardeşlerimiz, bunların hayattaki anlamını da idrak etmişlerdir elhamdülillah.

Çünkü burada kayıp gibi görünen şeylerin Allah (svt) katında onların sevap hanelerine kazanç olarak yazıldıklarının farkındalar.

Subhanallah bu düşüncenin verdiği güçle onlar gerek Müslümanları gerekse İslam’ı araştıran insanları İslam’ı doğru yaşamaya meylettiriyor.

Gazzeli kardeşlerimizden alacağımız çok dersler var. Gerçekten de elimizden çıkan şeyler kayıp gibi düşünülse de aslında kazançlarımızdır.

Medine’de İslam Devleti kurulmadan önce Mekke’de Müslümanların bir devleti yok iken, Müslümanlara saldıranlara karşı maddi güç kullanmaya Allah Subhanehu ve Teala tarafından müsaade edilmedi. Öyle ki, Allah’ın Rasulü (sav) dahi içi acısa da müdahalede bulunamadı ama Müslümanların sabrını müjdeledi.

Allah Rasulü’nün (sav) Yasir ailesine söylediği gibi:

“Sabredin ey Yasir ailesi. Sizin varacağınız yer Cennettir…”

Aklı olan, düşünme yetisine sahip olan, idrak etmesinde bir problem olmayan herkes, yaşadığı hayatı, içinde bulunduğu vakıayı, kendisinin vakıa üzerindeki etkisini ve vakıanın kendisi üzerindeki etkisini düşünür.

Şu an kâfirler Müslümanların üzerine saldırırken 57 tane İslami belde mevcut. Bu beldelerdeki yöneticiler olanları sadece izlemekle yetiniyor. Hem tüm dünyadaki Müslümanlar hem de hassasiyet gösteren gayri Müslimler tüm dünyada sokaklara dökülmüş vaziyette.

Hakikati görüp güce karşılık güç kullanılması gerektiğinin, Müslümanlar yardım istediğinde diğer Müslümanların yardıma koşmaları gerektiğinin bilincinde olan Müslümanlar ise #OrdularAksaya diyor. Tüm İslami beldelerin ordularının yahudi varlığı “İsrail’e” ve onun yanında yer alan kâfirlere karşı yürümesi ve onlara karşı savaşması gerektiği gün gibi ortada.

Yöneticiler, Müslümana yakışır bir tavır sergileyemedikleri için sınıfta kaldılar. Yöneticilere hakkı haykırmayan alimler sınıfta kaldılar. Türlü bahaneler ile konuya uzak duranlar sınıfta kaldılar.

Bunu gören bir insan kendi hayatı ile ilgili sorgulamaya geçiyor; Zulme uğrayan kardeşlerim gerçekten de bir Müslümana yakışacak şekilde tepkiler veriyor, ancak böyle bir durumda Rabbim bizden ne yapmamızı istiyor?

Aslında çok basit.

  1. Zulmü durduracak maddi güç olarak orduların harekete geçmesi gerekiyor.
  2. Düşman ile her türlü siyasi, ticari, askeri anlaşmalar iptal edilip, cihad durumuna geçilmesi gerekiyor.
  3. Eğer mevcut İslami beldelerin yöneticileri yukarıdaki 2 maddeyi gerçekleştirmiyorlarsa bunları yapacak Raşidi Hilafet Devleti’nin kurulması gerekiyor.

Bazen insana her gün tekrar tekrar yaptığı şeyler çok sıradan gelebilir. Faydası olmuyormuş gibi de gelebilir. Oysaki ısrarla yapılan, arttırılarak tekrar edilen şeyler tecrübe kazandırır.

Biz hakkı ayakta tutacağız! Hakkı haykıracağız! Tekrar tekrar haykıracağız!

Düşüncelerinizi diri tutun kardeşlerim! Kendinizi ve çevrenizdeki insanları motive edin! Allah’ın vaadini, Rasulü’nün müjdesini hatırlatın! Tüm dünyanın Hilafete muhtaç olduğu bu günlerde tevhid sancağını yeniden dünyaya dikmenin zamanı gelmiştir! Olgunlaşmış, tecrübe edilmiş fikrin karşısında ordular duramaz!

Bedenler yaşlanır, bedenler yorulur. Zihninizi genç tutun, pozitif bakın, vallahi gelecek bizimdir!

“Allah, sizlerden iman edip iyi davranışlarda bulunanlara, kendilerinden öncekileri sahip ve hâkim kıldığı gibi onları da yeryüzüne sahip ve hâkim kılacağını, onlar için beğenip seçtiği dini (İslam’ı) onların iyiliğine yerleştirip koruyacağını ve geçirdikleri korku döneminden sonra, bunun yerine onlara güven sağlayacağını vâdetti. Çünkü onlar bana kulluk ederler; hiçbir şeyi bana eş tutmazlar. Artık bundan sonra kim inkâr ederse, işte bunlar günahkarlardır.” [Nur 55]