Batının karanlık çağında ortaya çıkan demokrasi fikri bir asırdır özelde Ümmeti genelde tüm dünya milletlerini zehirlemekte ve insanlık buna bizzat şahit olmaktadır. Nasıl zehirlemesin ki? Allah’a (svt) âsi olan insanoğlu kendince hayat hakkında, güzel-çirkin, hayır-şer ölçüleri oluşturdu. Yaratıcısı onlar için tek doğru ve akla, fıtrata muvafakiyet gösteren bir yol/şeriat çizmişken bunu beğenmeme cüretinde bulundu. Netice olarak da battıkça battı.
Yalan üzerine kurulu bu nizamı tatbik eden toplumlara baktığımız zaman insâni, ahlâki, maddî ve ruhî bozukluklar yaşadığını görmek kaçınılmazdır. Çünkü bu bozuk fikir insan fıtratını tamamen yok saydı ve insanı rezil bir hayata davet etti.
ABD’de ağırlıklı olarak 15-24 yaş grubunda gençler olmak üzere yılda 32.000 intihar girişimi yaşanıyor. Bunların çoğu ya alkollü ya da uyuşturucu alan gençler. En iyileştirilmiş rakamlara göre yıllık cinayet sayısı 20.000 civarında.
Bu toplumlarda aile mefhumu katledilmiştir. Avrupa'da evlilik dışı çocuk oranı: Danimarka'da % 54, İngiltere'de % 47, Almanya'da % 18 'dir.
Boşanma oranı ise İngiltere' de %50, Fransa'da %25'tir. Rakamları çoğaltmak mümkün.
Peki, tüm bu verilere rağmen bizâtihî görmemiz ve yaşamamıza rağmen neden hala bu nizam insanlığa hükmediyor? Tüm halklar şikayetçi. Birşeyler yolunda gitmiyor... İnsanlık bir nefes istiyor.
Fakat, insanlığa ilahlık taslayan kapitalistler, yeni bir fikrin hayat sahnesine çıkmasına ve toplumlara mâl olmasının önüne geçmeye çalışıyorlar. Bunu fikri ve kültürel saldırı ile yapıyorlar.
Örneğin İslam'ın bir yönetim sistemi öngörmediğini, İslam'ın bir devlet talebi olmadığını hemen her platformda dillendiriyor kuklaları eliyle. Cuma hutbelerinden tutun, kitaplara, eğitime, ilahiyat fakültelerine, imam-hatip okullarına değin sirayet edecek bir gayretle dillendiriyorlar.
Müslümanları dinlerinden hayal kırıklığına uğratıyorlar, sanki İslam asrı hizaya getirmek için yeterli değilmişcesine algılar oluşturuyorlar.Batılı kâfirler ve ajanları, İslam'ın hayatın tamamını kuşatan mütekamil bir nizam olduğunu söyletmiyor bile.
Ülke her anlamda kriz yaşarken televizyonlarda Hilafet artık gelmez, Osmanlı çağın gerisindeydi diye programlar yapılıyor. Bu ve benzeri manipülasyonlar ile Müslümanların düşüncelerini yanlış yönlendiriyorlar. Yaklaşık yüz yıldır uygulanan eğitim sistemi sayesinde yüzeysel düşüncede bırakılan insanlar ise bu tuzaklara düşüyor maalesef.
Bir asırdır yaşanılan bu korkunç tablolar ve bu kokuşmuşluğun devam etmesinin sebebi demokrasidir, demokrasinin adamlarıdır. Üzerimize yığılmış, bizlere süslü gösterilmeye çalışılan bu kan emici sistemi derhal üzerimizden söküp atmalıyız. Demokrasinin insanlık için vaad ettiği şeyler şerden başka birşey değildir.
İnsanı şerefli konuma yükselten tek doğru nizam ise İslam'dır. Demokrasi ve tüm beşeri nizamlar insanı karanlıklar girdabına sürükler. Şüphesiz gerçek kurtuluşu arzulayan kimseler çözümün ancak ve ancak İslam’da olduğunu bilir. İslam haktır, demokrasi batıldır. On dört asırdır hiç durmadan devam eden hak ve batıl savaşı kıyamete kadar da sürecektir.
Onların bir planı var, Allah’ın (svt) da bir planı vardır. Ama bunu demek yeterli değildir. Mesele o plana dahil olmaktır. Mesele Ümmete dayatılan bu gayri İslami nizamı zihinlerden, beldelerden söküp atma meselesidir.
Sonra ne olur? İslam yeniden gelir. Arz yeniden İslam'ın hakimiyetine kavuşur...
Şüphesiz bu, büyük kurtuluştur. “Çalışanlar böylesi bir kurtuluş için çalışsınlar.” [Saffat, 60-61]
Şevval SALMAN