BU KADAR İFSAD OLMUŞKEN BİR DAHA DÜZELİR Mİ?
17 Ağustos 2021

BU KADAR İFSAD OLMUŞKEN BİR DAHA DÜZELİR Mİ?

Bugün bütün toplumların yaşadıkları problemlere baktığımızda hepsinin ortak özelliği ifsad olmalarıdır. İfsad, Arapça bir kelime olup bozukluk ve fenalık, karışıklık, hak olana tecavüz edip zulmetmek manalarına gelir. İnsanların heva ve heveslerinden kaynaklanan kapitalist sistem ve beşeri ideolojiler Ümmetin üzerine bela edilmiş olup bu sistemin hâkimiyetinde toplum maddiyat üzere şekillenmiş, ahlaki, ruhi ve insani hiçbir değer kalmamış, sevgi ve merhametten bahsetmek hayli zorlaşmıştır. Dolayısıyla ifsad Ümmetin her coğrafyasını kaplamıştır. Menfaat ve beşeri ideolojilerin egemen olduğu toplumlarda ifsadların olması kaçınılmazdır. Hal böyle olunca toplumda güçlünün güçsüzü ezdiğine, mal, mülk ve makam sahibi olanların imtiyazlara sahip olduğuna, güçsüzlerin itilip kakıldığına, insanların din, can, mal, nesil, akıl ve namus güvenliğinin olmadığına ve zulmün kol gezdiğine şahitlik ediyoruz.

Diğer taraftan toplum olarak batıya olan hayranlığımız, birebir taklit ettiğimiz hadaratları ve üzerimize zerk edilen fasit anlaşmalar, projeler maalesef ki nesli, aileyi ve toplumu ifsad etmiştir. Ne demişti alemlerin Nebisi (sav):

لَتَتْبَعُنَّ سَنَنَ مَنْ كَانَ قَبْلَكُمْ شِبْرًا شِبْرًا، وَذِرَاعًا بِذِرَاعٍ، حَتَّى لَوْ دَخَلُوا جُحْرَ ضَبٍّ تَبِعْتُمُوهُمْ.

“Sizler karış karış, arşın arşın sizden öncekilerin yolunu izleyeceksiniz/onların inançları ve yaşayışlarını ölçü edineceksiniz. İnsanın giremeyeceği küçük bir keler / kertenkele deliğine girecek olsalar, siz de onları takib edeceksiniz.” [Buhari]

Gerçekten de onlar gibi düşünüyor, onlar gibi yaşıyoruz. Örneğin batıya olan hayranlığımızdan sorgusuz sualsiz uygulamaya geçmiş olduğumuz Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Projesi, İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı kanun toplumun ifsad olmasının en önemli etkenleri arasındadır. Fasit olan ve birebir nesli, aileyi ve toplumu ifsad etmeyi baz alan bu projelerin ve anlaşmaların uygulanması ile Lgbt, zina, fuhuş, eşcinsellik içimize kadar sirayet etmiş vaziyette.

Nuh, Lut ve Şuayb (as) peygamberlerin kavimlerini helak eden yüz kızartıcı bütün çirkinlikler maalesef bugün alenen işlenmekte çoğunluğu müslüman olan ülkemizde. Böyle bir toplumdan erdemli, hayalı ve ahlaklı davranışlar beklenmez. Birine yardım etmeye yeltenirsiniz, emri bi’l-maruf ve nehyi ani’l-münker farziyetini yerine getirmek için münker işleyenleri uyarmaya kalkarsınız ve şunları duyarsınız: “Bana ne”, “Adam sende”, “Neyine lazım”, “Babana bile güvenme”, “Sen kendini kurtarmaya bak”, “Düşenin dostu olmaz” gibi gibi…

Yer, gök ifsad olmuşken, mülkünde söz Allah’tan (svt) alınmış beşere verilmişken, menfaatler ölçü olmuşken, fuhşiyatlar alenen işlenirken, yangınlar, seller, depremler ve son yılın büyük imtihanı korona hayatımızı dumura uğratmışken; aklımıza şu soru geliyor:

“Bu kadar ifsad olmuşken bir daha düzelir mi?”

“İfsad olmuş bir toplumu ıslah etmek ve onları kurtuluş yoluna sevk etmek nasıl olur, mümkün mü?”

Kurtuluş yolu Allah’ın (svt) dinine ve Resul’ün (sav) sünnetine sarılmak ile olur. Toplumu değiştirmenin yolunu Rabbimiz şöyle bildiriyor:

اِنَّ اللّٰهَ لَا يُغَيِّرُ مَا بِقَوْمٍ حَتّٰى يُغَيِّرُوا مَا بِاَنْفُسِهِمْؕ

“Şüphesiz ki, bir kavim kendi durumunu değiştirmedikçe Allah onların durumunu değiştirmez.” [Rad11]

İfsad olmuş bir toplumu ıslah etmek o toplumun akidesini düzeltmekle olur. İslam akidesi, insan fıtratına uygun, akla kanaat ve kalbe güven veren, onu mutmain eden yegane akidedir.

Zifiri karanlık arttıkça artmakta ama unutulmamalı ki karanlığın en zifiri anı aydınlığa en yakın olan anıdır. Ümitsizliğe kapılmamalıyız.

Tarihte de ifsadlar olmuştur. Hz. Ebubekir (ra) döneminde toplum Ridde ve İrtidad olayları ile bozulmuştur. Emeviler döneminde taş üstünde taş, baş üstünde baş kalmamıştır. 40-50 yıl zulüm devam etmiştir. Harre ve Kerbela olayları gibi. Zifiri karanlık arttıkça artmış, o karanlığın içinden Ömer b. Abdülaziz (rhm) gibi insanlar çıkmış, altı ay içerisinde kararan dünyayı yeniden asrı saadet aydınlığına kavuşturmuştur. Yakındır biiznillah o adam gibi adamların çıkması. Yakındır karanlığı aydınlatacak fecrin doğması...

Son yaşanan yangın olaylarında yapılan yağmur duası için bu işin dua ile değil bilim ile olacağını söyleyenlere Allah (svt) gökten indirdiği yağmur ile her şeye kadir olduğunu göstermiştir. O ki, ölüden diriyi, diriden ölüyü çıkartandır. Yeter ki gazaplandırmayalım Rabbimizi. Toplumun değişimi;

وَلْتَكُن مِّنكُمْ أُمَّةٌ يَدْعُونَ إِلَى ٱلْخَيْرِ وَيَأْمُرُونَ بِٱلْمَعْرُوفِ وَيَنْهَوْنَ عَنِ ٱلْمُنكَرِ ۚ وَأُو۟لَٰٓئِكَ هُمُ ٱلْمُفْلِحُونَ

“Sizden, hayra çağıran, iyiliği emreden ve kötülükten men eden bir topluluk bulunsun. İşte kurtuluşa erenler onlardır.” (Ali-imran 104) ilahi emrine uyup İslam Ümmetini tevhid sancağı altında tek bir halifenin etrafında bir olmaya çağıran bir hizip ile olmalıdır. Bu hizip, toplumda köklü bir değişim için çalışmaktadır. Ve bu hizb sizleri Allah’ın (svt) dinine yardım etmeye çağırıyor.

Hizb-ut Tahrir; Allah’ın (svt) yardımı ile kuracağı Raşidi Hilafet Devleti ile insanlığın dertlerine son verecek, zulmün son bulacağı Müslümanların yeniden izzetlerine kavuşacakları tek sancak altında tek Ümmet olarak Raşid bir Halifenin ķalkanı ardında refah, ferah bir hayat vadeden yegane umut kaynağıdır. Genelde Müslümanlar özelde dava kardeşlerim; gelin bu davaya taş değil baş koyanlardan olalım ve toplumu ıslah ederek gecikmekte olan nusret için cehd edelim. Allah’ın (svt) yardımı, rahmeti, bereketi hepimizin üzerine olsun... Vesselam...