BİZ HİLAFET İSTİYORUZ!
08 Haziran 2021

BİZ HİLAFET İSTİYORUZ!

İslam’ı ve Müslümanları yücelten, tağutları, kâfirleri ve onların avenelerini aşağılayıp yerin dibine geçiren, beşeri değil ilahi bir sistem olan “HİLAFETİ” istiyoruz...

Zorbaların tahtlarını titreten, yeryüzünü nuruyla aydınlatan, halkına mutluluğu tattıran, mutsuzluğu tarihe gömen Nübüvvet metodu üzere “HİLAFETİ” istiyoruz...

Su olmadan hayat olmuyorsa devlet olmadan İslam olmaz. İslamsız devlet, Hilafetsiz hayat olmaz. O halde biz İslam’ın devleti “HİLAFETİ” istiyoruz...

Çirkin ve karanlık gidişata dur demek için… Zillete, dökülen Müslüman kanlarına, hiç uğruna ölen evlatlara, bacılarımızın ve analarımızın çaresizliklerine, babaların feryatlarına dur demek için “HİLAFET” istiyoruz...

İzzet, şeref, güç, güven ve huzur... Bunları tesis edecek, tevhit sancağı altında yaşayacak, zalime zulüm, mazluma derman olacak bir nizam “HİLAFETİ” istiyoruz...

Derdimiz davamız, davamız “HİLAFET”.

Hilafet vardı; izzet, şeref ve huzur vardı. Hilafet vardı; sahip olduğumuz değerlerimiz vardı. İlga edilince ne izzet, ne şeref, ne huzur ne de değerlerimiz kaldı.

Sahi ne oldu bize? Bize ne olduysa hepsi azar azar oldu. İslam hayata hâkim olmayınca, Hilafet ilga edilince, Tağuti sistemler üzerimize zerk edilince, Kapitalizm ben ben diye haykırınca, Hayattaki gayesi menfaat olunca, İnsana insan olarak bakmayınca, Büyük balık küçük balığı yutar olunca, Kalır mı bizi biz yapan değerlerimiz. Kalır mı izzet, şeref ve de huzur.

Suriye, Filistin, Yemen, Gazze, Doğu Türkistan ve birçok sair Müslüman beldelerimiz zulüm altında iken, masum çocuklar çocuk olamadan toprağa gömülüyor iken, bacılarımız namuslarını koruyabilmek adına ölümün fetvasını soruyorken, erkekler gözleri önünde anaları, bacıları, kızları, eşleri ile en ağır imtihana tabi tutuluyorken artık tüm bu zulümata “Dur!” demek gerekmez mi?

Açlığını cennete erteleyen, “Vallahi sizleri Rabbime şikâyet edeceğim” diyen masumların hesabı ağır olacak. Zulüm, zillet, işkence, gözyaşı arş-ı âlâyı titretirken titremeyen yüreklerin hesabı, vallahi ağır olacak.

Canımız acırken, içimiz sızlarken, gözyaşlarımız boğazımızda düğümlenirken Müslümanların can yeleği, kurtuluşu olacak Hilafete, Raşid bir Halifeye su gibi, hava gibi ne kadar da çok ihtiyacımız var.

Denizin ortasında yolunu şaşırmış gemiye yön veren pusulanın, karanlıklar, çaresizlik ve bilinmezlik içinde kendini kaybetmiş aciz âdemoğluna da yön vermesini nasip et Allah’ım (svt). Tabii ki de bu pusula "HİLAFET" olacaktır biiznillah.

Ahir zaman zor, insanlık zor, imtihanlarımız zor. Zira sistem batıl olunca, hak göz ardı edilince her şey karışık ve bir o kadar da zor. Korkuyoruz, utanıyoruz verilecek hesaplarımızdan, Müslüman kardeşlerimize uzatamadığımız ellerimizden.

Doğu Türkistan’ın çığlıklarına ses, Yemen’e aş, Filistin’e özgürlük, Suriye’ye can olamamaktan hayâ ediyoruz.

Yürek acılarını görmeyen gözlerimizden, sızlamayan ve vicdanını kaybetmiş yüreklerimizden dolayı merhamet et bizlere Allah’ım.

Özledik! Hem de çok özledik!

Raşidi Hilafet Devletinin gölgesinde yaşamayı... Hiçbir alanda itilip kalkılmak, hor görülmek istemiyoruz. Saraylarda keyif süren, aç insanların halini anlamayan yöneticiler değil, tebaasının derdi ile dertlenen halifeler istiyoruz.

Biz “HİLAFET” istiyoruz.

Ümmetin bugünkü hali Allah’ın (svt) vadi Rasul’ün (sav) müjdesi ile buluşma halidir.

İlahi! Şüphesiz ki davet Senin, dava Senindir. Yardım, zafer, nusret Senindir. Emrine boynumuzu eğdik, sabrediyoruz. Bizleri tekrar izzet ve şerefimize kavuştur. Zira Sen ol dersin oluverir.

يُر۪يدُونَ اَنْ يُطْفِؤُ۫ا نُورَ اللّٰهِ بِاَفْوَاهِهِمْ وَيَأْبَى اللّٰهُ اِلَّٓا اَنْ يُتِمَّ نُورَهُ وَلَوْ كَرِهَ الْكَافِرُونَ

“Allah’ın nurunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar. Oysa kâfirler hoşlanmasalar da Allah, nurunu tamamlamaktan başka bir şeye razı olmaz.” [Tevbe 32]

Davamız için, Hilafet için, İslam’ın yeniden yeryüzüne ikame edilmesi için bizlere güç, sabır ve metanet ver. Şüphesiz Sen sabredenlerle berabersin.

وَقُلِ اعْمَلُوا فَسَيَرَى اللّٰهُ عَمَلَكُمْ وَرَسُولُهُ وَالْمُؤْمِنُونَۜ وَسَتُرَدُّونَ اِلٰى عَالِمِ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ فَيُنَبِّئُكُمْ بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَۚ

“De ki: “Çalışın! Yaptıklarınızı Allah da, Resûlü de, Müminler de göreceklerdir. Sonra gaybı da, görülen âlemi de bilen Allah’ın huzuruna döndürüleceksiniz. O da size bütün yapmakta olduğunuz şeyleri haber verecektir.” [Tevbe 105]

Çalışmalarımızı gör, haykırışlarımızı duy Ya Rabbe’l âlemin. İnsanlara hidayet eden, onlara yeten, onlara ihsanda bulunup zenginleştiren sensin Allah’ım (svt).

Muhakkak ki Sen idrakler kısıtlıyken Muhammed’i (sav) gönderdin. İslam garip dışlanmışken, ipi çürümüş ve kumaşı eskimiş ehli onu yitirmişken nusretinle yeryüzü aydınlanmış, bahar gelmişti. Rasul’e (sav) gönderdiğin yardımı bizlere de gönder.

Ve bizler Müslümanların haklarını gözetecek, kâfirlerden hesap soracak, İslam’ı yeryüzüne ikame edecek Raşid bir “HALİFE” ve “HİLAFET” istiyoruz.

Sana sesleniyorum; Ey Halifem! Şimdi tam zamanı. Gözümüz yollunu bekler. Gel gel artık ki izzetimize, şerefimize kavuşalım. Gel ki anaların, babaların, evlatların feryadı dinsin. Sen dünyanın dört bir yanında zulme uğramış Müslümanların sesi olacaksın. Hilafet nur gibi doğacak üzerimize.

Özledik! Raşidi Hilafet Devletinin çatısı altında yaşamayı. Özledik! Raşid bir Halifeyi.

صِبْغَةَ اللّٰهِۚ وَمَنْ اَحْسَنُ مِنَ اللّٰهِ صِبْغَةًۘ وَنَحْنُ لَهُ عَابِدُونَ

“Biz, Allah’ın boyasıyla boyanmışızdır. Boyası Allah’ınkinden daha güzel olan kimdir? Biz ona ibadet edenleriz.” [Bakara 138]