ALAYCILARIN KAÇINILMAZ SONU
31 Mayıs 2022

ALAYCILARIN KAÇINILMAZ SONU

Son zamanlarda sosyal medya üzerinden İslâm’a yapılan hakaretlere ve çirkin yorumlara şahit olmaktayız. Yapılan aşağılamalara Müslümanların tepki vermeleri ve yapılacak olan ahlâksız etkinliklerin engellenmesi için seslerini yükseltmeleri İslâm düşmanlarını rahatsız etmektedir. Verdiğimiz rahatsızlıktan dolayı tabii ki de çok memnunuz! Kendileri fikir özgürlüğü adı altında -demokrasiden de güçlerini alarak- kendi fikirlerini hakaret ederek, alay ederek dile getirmekten çekinmemekteler. Ancak Müslümanlar değerlerine sahip çıktıkları ve fikirlerini söyledikleri zaman seslerini kısmak için alay etme, suç duyurusunda bulunma, aşağılama, gericilikle itham etme yollarına başvurmaktalar.

Geçtiğimiz günlerde Urfa’da Müslümanların bayrağı olan kelime-i tevhid bayrağı açıldı diye rahatsız olanlar suç duyurusunda bulundular. Sanki bu topraklar yüzyıllardır İslâm ile şereflenmemiş gibi sosyal medya üzerinden “Şeriat istiyorsanız yallah Arabistan’a, Afganistan’a” gibi dışlayıcı yorumlar yapıldı. Twitter üzerinden tevhid bayrağına sahip çıkıp paylaşım yapan Müslümanlara da ağza alınmayacak derecede kötü sözler sarf edildi.

Eskişehir’de yapılması planlanan, Müslüman Türk toplum yapısına uymayan, içkilerin su gibi akıtılacağı, gençler arasında yapanın değil ama bakanın utanacağı görüntülerin oluşacağı festivalin valilik tarafından iptal edilmesi laik kesim tarafından “gericilik, çağ dışılık” olarak tepki gördü.

Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesi’nde “Kutsal İnek Bayramı” adı altında İslâm’a hakaret edildi. Cüppe ve sarık giyilerek İslâmi değerlerin alaya alındığı bu etkinlik okullarda gençleri nasıl zehirlediklerinin, onlara neyi empoze ettiklerinin de gayet açık bir resmidir.

Keza Boğaziçi Üniversitesi öğrencisinin ve diğer öğrencilerin alkol eşliğinde “Dikkat dikkat, Allah konuşuyor” diyerek Allah Azze ve Celle ile alay etmelerinin görüntülerini de izledik. İslâm’a olan kinlerini ellerine geçen her fırsatta aşağılayarak, hakaret ederek göstermeleri aslında onların kendi bozuk, bâtıl zihniyetlerini ve fikirlerini gizleme, örtme çabasından başka bir şey değildir.

Yine geçtiğimiz gün İstanbul Arnavutköy’de yoğun katılımlı bir icazet töreni düzenlendi. Törende tam 393 hafız icazet aldı ve onların bu görüntüleri sosyal medyada gündem oldu. “Şeriat gelince burka giyeceksin, kafede tek başına oturamayacaksın, dahası araba bile süremeyeceksin.” ve “Şeriat isteyenler! Yanlış ülkedesiniz.” gibi cahilce tweetler atıldı. Anlayacağınız bu görüntüler Kemalistleri yine oldukça rahatsız etti.

Haktan hoşlanmayan bu tip İslâm düşmanlarının geçmişte olduğu gibi günümüzde ve gelecekte de bu alay ve hakaretlerinin olacağını biliyoruz. Çünkü küfrün hakka karşı kullandığı en etkili silahlardan birisidir alay etmek. Nitekim bu Peygamber Efendimizin (sav) dahi göğsünü daraltan bir durumdu. “Andolsun, onların söylediklerinden dolayı Senin göğsünün daraldığını biliyoruz (ama sabret, Seni zafere ulaştıracağız).” (Hicr, 97) Önceki peygamberlerle de alay edilmişti. Şimdi de İslâm ve Müslümanlarla yine alay ediliyor. Tabii günümüzde bunu bu kadar rahat yapabilmelerinin sebebi İslâm’a hakaret etmenin suç teşkil etmemesidir. Ayrıca onların bu aşağılamalarında son yirmi yılda iktidarda bulunan mevcut partinin de rolü çok büyüktür. Muhafazakâr bu kesimin İslâm’ı yanlış temsil etmeleri, oy kaygısına düşerek menfaatperest bir siyaset izlemeleri ve savrulmaları alaycıların ekmeğine yağ sürmüştür.

Çok bilinen bir gerçektir ki bâtıl dinlerin tamamı dünya milletleri nezdinde bir renk bir mozaik olarak saygı görmektedir. İnsanlar inanmasalar da değer vermeseler de onların o putlarından, simgelerinden rahatsız olmazlar. Onların ortamlarına rahatça girip çıkabilirler. Ama hak dine gelince bütün bâtıl dinlerin tamamı ve dinsizlerin tümü hak din İslâm’a karşı ortak bir mücadele içine girmekte ve cephe almaktadırlar. Onların bu tahammülsüzlüğü Allah Subhanehu ve Teâlâ’ya karşı tahammülsüzlüktür. Bâtıl dinlerde gerçek bir İlah, Rab olmadığı için onları rahatsız etmez. “Sen bundan mutlu oluyorsan yapabilirsin”, “Senin seçimin…” derler. Ama onları yaratan Yüce kudreti hatırlatan, emir ve yasaklar koyan gerçek Rabbi ve O’na karşı sorumluluğu uyandıran çağrının herhangi bir belirtisinin –ister sözel olarak ister görsel olarak- etrafta görünüvermesi onları çıldırtmaktadır.(Tesettürlü kadınlara tahammül edememeleri, ezan sesinden rahatsız olmaları gibi) Çünkü bu onların kalplerinde karşılık bulmaktadır. O yüzden aşağılama, küçük görme, eğlenme yollarına başvururlar. “Münafıklar kalplerinde olanı kendilerine haber verecek bir sûrenin indirilmesinden ürkmekle birlikte alay da ederler. De ki: Alay edin bakalım, şüphe yok ki Allah, ürküp çekindiğinizi meydana çıkaracaktır.” [Tevbe, 64]

Ne kadar alay etseler, küçük görseler de bizler Rabbimizin “Eğer gerçekten iman etmişseniz en üstün olan sizsiniz.” kavlince hakkın tarafında olduğumuzu biliyoruz. Hakkı söylemeye devam edeceğimizi ve İslâmi hayatı yeniden başlatmak için elimizden geleni yapmaktan geri durmayacağımızı beyan ediyoruz. İlk seferde Efendimizin (sav) Medine’de İslâm devletini ikame ettiği gibi bizler de Allah Subhanehu ve Teâlâ’nın izni ve yardımıyla İkinci Raşidi Hilâfet Devleti’ni ikame edip onları alay ettikleri şeylerle kuşatıp karşı karşıya getireceğiz.

“ İşte o gün de mü’minler, kâfirlere güleceklerdir.” [Mutaffifin, 34]