Zulme dur demek için birleşiyoruz: Gazze istişaresinden kararlı eylem planı

büyük gazze istişare toplantısı sonuç bildirgesi yayınlandı.png

 “Gazze İçin Birleşelim” çağrısıyla başlattığımız ve İstanbul'da geniş bir katılımla gerçekleşen Büyük Gazze İstişare Toplantısı'nın sonuç değerlendirmesi yayınlandı. 

Değerlendirmede, yetkili makamlar ve yöneticilere ciddi ve somut adım atma çağrısında bulunuldu. Ayrıca, bu kararların hayata geçirilmesi için bir dizi etkinlik gerçekleştirileceği, bu eylemlerin ilkinin, yakın bir zamanda Türkiye’nin farklı şehirlerinde yürüyüş ve basın açıklamaları şeklinde olacağı ifade edildi.

Türkiye’nin farklı şehirlerinden alimlerin, kanaat önderlerinin ve sivil toplum kuruluşu temsilcilerinin iştirak ettiği toplantıdaki istişare sonucunda alınan kararlar doğrultusunda, **Birleşmiş Milletler, Uluslararası Adalet Divanı ve Uluslararası Ceza Mahkemesi** gibi uluslararası örgütlerin, Müslümanların sorunlarını çözemeyeceğinin vurgulandığı sonuç değerlendirmesinin tamamı şu şekilde: 

**بِسْمِ ٱللَّٰهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيم**

**Gazze İstişare Toplantısı Sonuç Değerlendirmesi** 


[وَاَمْرُهُمْ شُورٰى بَيْنَهُمْۖ] “Onların işleri kendi aralarındaki istişare iledir” ayeti mucibince; “Gazze İçin Birleşelim” şiarıyla düzenlenen ve Türkiye’nin dört bir yanından âlimler, kanaat önderleri, İslami camialar ile sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin katılımıyla İstanbul’da gerçekleştirilen “Büyük Gazze İstişare Toplantısı”, değerli Gazze dostlarının görüş, öneri, teklif ve değerlendirmeleriyle tamamlanmıştır.

Toplantıya uzaktan ve yakından katılarak fikir ve değerlendirmeleriyle katkı sunan tüm katılımcılara teşekkür ederiz. Ayrıca, çeşitli sebeplerle toplantıya fiziken iştirak edememesine rağmen selam ve dualarıyla yanımızda olan değerli davetlilere de şükranlarımızı sunarız. Gazze’deki ablukayı kırmaya yönelik Küresel Sumud Filosu’na katıldıkları için toplantıda bizzat bulunamasa da yüreği ve mesajlarıyla aramızda olan tüm davetlilere teşekkür eder, içten dualarımızı iletiriz.

Toplantıda yapılan istişareler sonucunda ortaya çıkan değerlendirme ve kararları, Gazze’nin haklı davasına destek olmak amacıyla kamuoyuyla paylaşmak istiyoruz. 

**1.**	İşgalci Siyonist varlık “İsrail” tarafından Gazze’de gerçekleştirilen soykırım ve katliamların durdurulması için en etkili şekilde harekete geçmek; İslami, insani, ahlaki ve vicdani bir sorumluluktur. Son dönemlerin en vahşi katliamlarının yaşandığı Gazze’deki soykırıma sessiz kalmak, hiçbir şekilde kabul edilemez büyük bir vebaldir.

**2.** Bu sorumluluğu hisseden âlimler, kanaat önderleri, camialar ve sivil toplum kuruluşları, soykırıma karşı daha güçlü bir ses, etkili söylem ve eylemler ortaya koymalıdır. Zulmü yalnızca duyurmak değil, durdurmak için harekete geçmek ortak bir beklenti ve taleptir. 

**3.**	Katliam ve soykırım karşısında en büyük sorumluluk, vebal ve görev, yöneticiler, güç ve otorite sahiplerinindir. İşgalci terör varlığını durdurabilecek ve katliamları sonlandırabilecek güç, imkân ve yetki, yöneticilerin elindedir. Bu gerçek karşısında, yöneticileri, güç ve otorite sahiplerini harekete geçirmek ve somut sonuçlar doğuracak adımlar atmalarını sağlamak için toplumsal baskı oluşturmak, etki sahibi herkesin şer’i sorumluluğudur. Zira İslam İşbirliği Teşkilatı, Arap Birliği ve halkı Müslüman olan ülke yönetimlerinin hiçbir işe yaramayan, tekrarlanıp duran kınama mesajlarını duymaktan bu ümmet, bıkmış usanmış, artık somut adımlar atılmasını görmek istemektedir. 

**4.**	Bu minvalde; camiaların, sivil toplum kuruluşlarının, âlimlerin ve kanaat önderlerinin görevi; yöneticileri temize çıkarmak, küçük siyasi çıkarlar doğrultusunda hareket etmek ya da Gazze meselesine yüzeysel yaklaşmak değildir. Aksine, tüm bu yapıların asli görevleri; sözü muhataplarına iletmek, taleplerini açıkça ortaya koymaktır. 

**5.**	Dünya Alimler Birliği’nin yayınlamış olduğu cihat fetvası havada asılı kalmıştır. Oysa bu fetva, şer’i naslardan çıkartılmış, Allah’ın hükmünü beyan eden bir fetvadır. Özellikle âlimlerimiz bu fetvayı hatırlatmaya devam etmekle birlikte Allah yolunda başlatılan cihadın faziletlerini, Allah’ın yardımının ancak cihat ile birlikte geleceğini de muhataplarına vazıh bir şekilde aktarmalıdır. 

**6.**	**Allah’ın ipine sımsıkı sarılmak, tefrikaya düşmemek ve tek vücut olmak, sorunlarımızın temel çözüm kaynağıdır. Hilâfet’in/İmamet’in İngilizlerin marifetiyle kaldırılmasından sonra ortaya çıkan ulus-devlet anlayışı, tek olan ümmeti parçaladığı gibi herkesi kendi sorunlarıyla baş başa bırakmıştır.** Nitekim Gazze’ye karşı oluşan duyarsızlığın temel sebebi de ulus-devlet anlayışıyla Gazze’ye bakmaktır. Halkı Müslüman olan ülkeler, bir araya gelerek güç birliği yapmadan ve güçlerini Gazze için birleştirmeden, bu sorunun üstesinden gelemeyecektir. Son yüzyılda yaşananlar, dünya Müslümanlarının sahipsizliğini ortadan kaldıracak; siyaseten ve stratejik olarak gerçek birleşmeyi sağlayacak, siyasi bir otoriteye muhtaç olduğunu açık bir şekilde ortaya koymuştur.

**7.**	Toplantı katılımcıları olarak, Gazze için atılan her adımı –küçük ya da büyük– değerli buluyoruz. **Gazze eylemlerinden sonuç alınamayacağını düşünmenin, hatalı bir yaklaşım olduğuna inanıyoruz.** Her eylemin, ister aleni ister perde arkasında olsun, mutlaka bir etkisi vardır. Mesele, daha güçlü ve etkin bir eylem birlikteliği kurabilmektir. Söz, muhatabına etkili bir şekilde söylendiğinde, sonuç alındığını tüm kamuoyu açıkça görmüştür.

**8.**	**Birleşmiş Milletler, Uluslararası Adalet Divanı ve Uluslararası Ceza Mahkemesi** gibi uluslararası örgütlerin, Müslümanların sorunlarını çözemeyeceğini/çözmeyeceğini; Bosna Savaşı, Irak ve Afganistan’ın ABD tarafından işgali gibi olaylarda açıkça görmüş bulunmaktayız. Bu örgütler, sömürgeci Batı dünyasının çıkarlarına hizmet etmektedir. Dolayısıyla, Gazze meselesinin bu örgütlere havale edilmesini doğru bulmuyor, bu tür önerileri sorumluluk almaktan kaçınma girişimi olarak değerlendiriyoruz.

**9.**	BM Genel Kurulu’nda oylanan ve kabul edilen; 7 Ekim saldırılarının kınanması, **Hamas’sız bir Filistin Devletinin kurulması kararını kabul etmiyoruz.** Bu karar, ABD’nin yıllardır oyalama taktiği olarak kullandığı **“İki Devletli Çözüm”** planından farksızdır. İki devletli çözüm; aklen, siyaseten ve coğrafi olarak imkânsız, şer’an ise caiz değildir. Bu çözüm, işgalin meşrulaştırılması ve Siyonist varlığın “devlet” olarak tanınması anlamına gelir ki bu, Filistin’e ihanettir.

**10.**	Katılımcılar, ortada bir “Filistin meselesi” değil, esasen bir “İsrail sorunu” bulunduğunu beyan eder. Sadece Gazze’nin değil, Kudüs’ün de işgal altında olduğunu; işgal son bulana ve Gazze, Kudüs ve tüm Filistin özgürlüğüne kavuşana kadar mücadelenin kesintisiz sürdürülmesi gerektiğini vurgular.

**11.**	İşgalci Siyonist varlığın Gazze’ye uyguladığı ablukayı kırmak için bir sivil inisiyatif ve vicdan hareketi olan **Global Sumud Filosundaki** Müslümanların Tunus’ta günlerce bekletildikten sonra çeşitli gerekçelerle sayısının azaltılması, hayal kırıklığına sebep olmuştur. Her halükârda hedefine güvenli bir şekilde ulaşması için yöneticilerin gerekli önlemleri alması tarihî bir sorumluluktur. 

**12.**	**“Gazze İçin Birleşelim”** şiarıyla bir araya gelen ve **“söz muhatabına söylendiğinde anlamlıdır”** düsturuyla hareket eden Gazze dostları olarak; Gazze sorunu çözülene kadar, halkı, Gazze konusunda bilinçlendirmek için içeriği ve şekli süreç içinde açıklanacak bir dizi etkinlik gerçekleştirilecektir. Bu eylemlerin ilki, yakın bir zamanda Türkiye’nin farklı şehirlerinde yürüyüş ve basın açıklamaları şeklinde olacaktır. 

**13.**	Eylem ve faaliyetlerde, Gazze’deki işgal ve soykırımı durdurmaya yönelik talep edilecek somut, caydırıcı ve etkili adımlar şunlardır:

•	Siyonist varlığın güvenliğini sağlayan Kürecik ve İncirlik Amerikan üslerinin kapatılması,

•	Bebek katili Siyonist varlık ile doğrudan ya da dolaylı tüm ticaretin şüpheye yer bırakmayacak şekilde durdurulması,

•	**Limanların ve hava sahasının, Siyonist işgalci varlığı ile ticari bağlantısı olan tüm şirketlere ve devletlere kapatılması,**

•	**Petrol sevkiyatına aracılık edilmesinin durdurulması,**

•	İşgalci Siyonist varlık ile tüm diplomatik ilişkilerin kesilmesi,

•	Soykırım yapan ve hedef gözetmeksizin katliam gerçekleştiren “İsrail” ordusunda görev almış Türk vatandaşlarının vatandaşlıktan çıkarılması ve yargılanması,

•	**Acil insani yardım koridorunun açılması, Gazze’deki ablukayı kırmaya yönelik Sumud Filosu ve benzeri sivil girişimlerin desteklenmesi, sivillere yönelik saldırı ve müdahalelerde askerî seçeneğin devreye alınması,**

•	Siyonist varlık **“İsrail”in resmî olarak “terör devleti” ve “düşman devlet”** statüsüne alınarak savaş hali ilan edilmesi ve gerektiğinde askerî müdahalede bulunulması.

**14.** Toplantı katılımcılarının ortak talebiyle, Gazze sürecinde çalışmaların koordinasyonunu sağlamak, etkin iletişimi sürdürmek, sürekli istişare ve bilgi paylaşımını temin etmek amacıyla bir sekretarya kurulmasına karar verilmiştir. 

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.  

**[وَشَاوِرْهُمْ فِي الْأَمْرِ ۖ فَإِذَا عَزَمْتَ فَتَوَكَّلْ عَلَى اللَّهِ ۚ إِنَّ اللَّهَ يُحِبُّ الْمُتَوَكِّلِينَ] "Yapacağın işlerde onlarla istişarede bulun. Karar verdikten sonra da artık Allah'a tevekkül et. Kuşkusuz Allah, kendisine tevekkül edenleri sever." [Âli İmran 159]**

**16 Eylül 2025** 

**#GazzeİçinBirleşelim**

Büyük Gazze İstişare Toplantısı Sonuç Değerlendirmesi Yayınlandı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Katar’daki İİT Zirvesi’nde konuştu 

Köklü-Değişim,Erdoğna-Katar'da-Konuştu.jpg

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Katar'da düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı-Arap Ligi Olağanüstü Zirvesi'ndeki konuşmasında, **‘İsrail'e yönelik somut ve güçlü yaptırımlarla desteklenmediği takdirde netice vermekte zorlanacaktır.** ifadeleri ile somut adım çağrısında bulundu. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 7 Ekim 2023'ten bu yana ‘İsrail'in Gazze'de bir soykırım işlediğini vurgulayarak, bu süreçte İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Ligi'nin olağanüstü zirveler düzenlediğini hatırlattı. Bu zirvelerde İsrail'in saldırganlığının bölge için oluşturduğu tehdidin dünyaya ilan edildiğini belirten Erdoğan, şunları kaydetti:

“Bu zirvelerde ‘İsrail'in artan saldırganlığının artık bölgemiz için kesin kes durdurulması gereken bir tehdit oluşturduğunu dünyaya ilan ettik. Terörden beslenen bu çarpık zihniyetin uluslararası istikrar ve güvenlik için risk teşkil ettiğini defalarca ortaya koyduk. ‘İsrail’, Filistin'den sonra Lübnan'a, Yemen'e, İran'a ve Suriye'ye saldırdı. Tunus açıklarındaki sivil gemileri hedef aldı. Seçilmiş siyasetçilere ve devlet adamlarına suikastler düzenledi. Şimdi de arabulucu Katar'a saldırdı. Son saldırı, ‘İsrail'in haydutluğunu artık farklı bir boyuta taşımıştır.

Bugünkü zirvemizi Doha'da gerçekleştirmemizi bu bakımdan çok önemli ve anlamlı buluyorum. Dünya kamuoyunun, bu toplantımızı İslam aleminin Katar'a koşulsuz desteğinin bir tezahürü olarak görmesi gerektiğinin altını çiziyorum. Bugün alacağımız kararların, işte bu kalbi hissiyatımızı dünya kamuoyuna bir kez de yazılı olarak ilan etmesini temenni ediyorum. Katar'ın bu krizi, değerli kardeşim Emir Şeyh Temim'in dirayetli ve bilge liderliğinde vakurla yönettiğini memnuniyetle müşahede ediyorum. Türkiye olarak dost ve kardeş, müttefik ülkemiz Katar'ın her daim yanında olduğumuzu tekraren vurguluyorum.

Netanyahu hükümetinin esas amacının bir yandan Filistin'deki katliam ve soykırımı sürdürürken, diğer yandan hiçbir ayrım yapmadan tüm bölgeyi istikrarsızlığa sürüklemek olduğu artık şüphe götürmez bir gerçektir. Karşımızda kaostan ve kandan beslenen bir terör zihniyeti ve onun vücut bulduğu bir devlet var. Birleşmiş Milletler şartını açıkça ihlal eden, uluslararası hukuka ve kural temelli uluslararası sisteme meydan okuyan bu zihniyet, işlediği suçların cezasız kalmasıyla halen ayakta kalabilmektedir.

Son dönemde haddini bilmez bazı ‘İsrailli’ siyasetçi müsveddelerinin "Büyük İsrail" hezeyanını sık sık tekrarladığını görüyoruz. ‘İsrail'in komşu ülkelerdeki işgallerini genişletme çabaları bu hedefin somut birer tezahürüdür. İslam alemi, ‘İsrail'in bu yayılmacı emellerini boşa çıkaracak dirayete ve imkana Allah'ın izniyle sahiptir.

Netanyahu katliam şebekesinin muvazeneyi kaybetmesi, artık destekçileri için de maliyet oluşturmaya başladı. Katar'a yönelik pervasız saldırılar karşısında ‘İsrail'e kayıtsız şartsız destek verenler de tepki göstermek mecburiyetinde kaldı. Bazı ülkelerin Filistin devletini tanıma niyetlerini açıklamaları da elbette olumlu bir adımdır. Gönül isterdi ki bu daha erken bir aşamada yapılsın. Ancak bu adımlar, **‘İsrail'e yönelik somut ve güçlü yaptırımlarla desteklenmediği takdirde netice vermekte zorlanacaktır.** Diplomatik gayretlerimizi ‘İsrail'e yaptırım uygulamalarının artması için yoğunlaştırmalı, ‘İsrailli’ yetkililerin adalet önünde hesap vermeleri için uluslararası hukuk mekanizmaları kullanılmalıdır.

‘İsrail'in güçlü bir tepki ve yaptırımla muhatap olmadan kısa vadede durmayacağını, işgal ve istikrarsızlık politikalarına hız vereceğini biliyoruz. Bunu engelleyecek imkanlarımızın olduğunun farkındayız. Artık bazı alanlarda kendi kendine yeter seviyeye ulaşmamız şarttır. Bunların başında caydırıcı bir savunma sanayi ve kalkınma geliyor. Yeteneklerimizi ve tecrübelerimizi siz kardeşlerimizle paylaşmaya hazır olduğumuzu bilmenizi isterim. Gelecek 10 yılları kazanmak için şimdiden bu alanlarda iş birliğimizi yoğunlaştırmamız gerektiğini düşünüyorum. 

**"Somut Adımları ve Mekanizmaları Hayata Geçirebilmeliyiz"**

‘İsrail'in ekonomik olarak da sıkıştırılması gerektiğine inanıyorum. Daha önceki tecrübeler bu tür adımların netice verdiğini gösteriyor. Biz Türkiye olarak 1,5 senedir ‘İsrail'le tüm ticari işlemleri durdurduk. Böylece yıllık olarak 9,5 milyar dolarlık bir rakamdan sarfı nazar ettik. Uluslararası Adalet Divanı'nda açılan soykırım davasına desteğin de çok önemli olduğu kanaatindeyim. Keza bölgenin güvenliğini el birliğiyle kendimizin sağlayacağı somut adımları ve mekanizmaları hayata geçirebilmeliyiz. Bu noktada İslam İşbirliği Teşkilatı bünyesinde yapılabilecekler olduğuna inanıyorum. **Bizler 1967 sınırları temelinde coğrafi bütünlüğü haiz, başkenti Doğu Kudüs olan Filistin devleti vücut bulana kadar mücadeleye azimle devam edeceğiz.** Bu kutlu davada ne tehciri, ne soykırımı, ne de bölünmüşlüğü kabul edebiliriz.

Zirvenin ve alacağımız kararların ‘İsrail’ tehdidini durdurmak için ilave adımlar atılmasına vesile olmasını ve toplantımızın sonuçlarının harfiyen takip edilmesini temenni ediyorum. Toplantının düzenlenmesine katkıda bulunan herkese teşekkür ediyorum."





İİT Zirvesi: Erdoğan’dan ‘İsrail’e Karşı Somut Adım Çağrısı 

ABD Dışişleri Bakanı Rubio, bir haftalık ‘İsrail’ ziyaretine başladı 

Köklü-Değişim,Doha-Saldırısının-Ardından-Rubio,-‘İsrail’-Ziyaretine-Başladı-.jpg

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, işgalci ‘İsrail’ Başbakanı Binyamin Netanyahu ile birlikte Pazar günü Kudüs’te Ağlama Duvarı'nı ziyaret ederek, Gazze’deki ateşkese odaklanacak bir haftalık ‘İsrail’ ziyaretine başladı.

Rubio karşılıksız desteklediği ‘İsrail’in bölgede en son Katar’a düzenlediği bombalı saldırıları ve Gazze’de iki yıla yakın süredir Gazze devam eden soykırımın müsebbibi Netanyahu’nun yanında barış çağrısında bulunurken, Netanyahu ise ABD-‘İsrail’ ilişkilerini övdü.

Netanyahu, gazetecilere yaptığı açıklamada, **"Rubio'nun buraya yaptığı ziyaretin, az önce dokunduğumuz Batı Duvarı'nın taşları kadar güçlü ve dayanıklı olan ‘İsrail’-Amerikan ittifakının dayanıklılığının ve gücünün bir kanıtı olduğunu düşünüyorum" dedi.

ABD'nin 'İsrail' Büyükelçisi Mike Huckabee ve üç yetkilinin eşlerinin de katıldığı törende, ikili, Gazze'de Hamas tarafından tutulan rehinelerin güvenliği için dua etti ve ABD Başkanı Donald Trump için özel bir duada bulundu. 

Duaların ardından grup, Mescid-i Aksa’nın altına da uzanan tünel ve arkeolojik kazı bölgelerini gezdi.

Netanyahu, turun ardından yaptığı açıklamada, **"Başkan Trump, Dışişleri Bakanı Rubio ve tüm ekipleriyle birlikte bu ittifak hiç bu kadar güçlü olmamıştı ve bunu çok takdir ediyoruz."** dedi ve ardından ikili el sıkışarak birlikte alandan ayrıldı.

Rubio kamuoyuna herhangi bir açıklama yapmadı ve iki yetkili de gazetecilerin sorularını yanıtlamadı. Tarafların ofisleri de iki lider arasındaki ikili görüşmeye ilişkin bilgi vermedi.

Rubio, Pazar günü X'te Netanyahu ve Huckabee ile birlikte "İsrail'in ‘ebedi başkenti’ Kudüs'teki [Batı Duvarı'nı] ziyaret etmekten onur duyduğunu" yazdı. Trump, ilk döneminde bir İslam toprağı olan Kudüs’ü işgalci ‘İsrail’in sözde başkenti olarak tanımış ve büyükelçiliğini buraya taşıyarak işgale ortak olduğunu bir kez daha beyan etmişti. 

ABD Dışişleri Bakanlığı, Rubio ve Netanyahu'nun pazartesi günü saat 10.00'da bir araya geleceğini ve öğleden sonra ortak açıklama yapacaklarını bildirdi.

Rubio'nun ayrıca Kudüs'te Dışişleri Bakanı Gideon Sa'ar ve Cumhurbaşkanı Isaac Herzog ile bir araya gelmesi ve Kudüs'ün Eski Kent bölgesinde yeni bir tünelin açılışına katılması bekleniyor. 

Rubio, işgalci ‘İsrail’ ordusunun (IDF) Gazze'nin kuzeyine yönelik saldırılarını yoğunlaştırdığı bir dönemde ‘İsrail'e ziyaret düzenliyor.

Ziyaret, ordunun ABD'nin müttefiki Katar'ın başkenti Doha'da Hamas liderlerine saldırmasından bir haftadan kısa bir süre sonra gerçekleşiyor. Saldırı, bölgesel ve küresel çapta sert kınamalara yol açmış ve Katar, komşu Körfez ülkeleri ve Trump yönetimiyle ilgili endişelere yol açmıştı.

Trump ve özel temsilci Steve Witkoff, Cuma günü New York'ta Katar Başbakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman el-Sani ile akşam yemeği yedi. El-Thani, Beyaz Saray'da Başkan Yardımcısı JD Vance ve Rubio ile dört saatlik bir görüşme gerçekleştirdi.

Rubio, Washington'daki uçuşu öncesinde pistte gazetecilere yaptığı açıklamada, ABD'nin görünüşte başarısız olan ‘İsrail’ saldırısından "memnun olmadığını" ancak saldırının Washington'ın ‘İsrail’ ile müttefiklik statüsünü değiştirmeyeceğini söyledi.

Rubio, Trump'ın **"Hamas'ın yenilmesi, savaşın sona ermesi, ölenler de dahil olmak üzere 48 rehinenin eve dönmesini ve hepsini bir anda istediğini** ve geçen haftaki olayların, bunun kısa sürede başarılması üzerindeki etkisini tartışmamız gerekecek dedi. 

Rubio, seyahat öncesinde ‘İsrailli’ yetkililerden Gazze'de ileriye dönük vizyonları hakkında bilgi isteyeceğini söyledi.

Dışişleri Bakanı'nın ziyareti aynı zamanda Batılı devletlerin bu ay Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda Filistin devletini tanımaya hazırlanmasına karşı ‘İsrail’e bir destek gösterisi niteliğini taşıyor.

Axios haber sitesine göre, Rubio'nun 'İsrailli' yetkililerle görüşeceği konular arasında, Batılı ülkelerin Filistin devletini tanıma planına yanıt olarak Batı Şeria'nın olası ilhakı da yer alıyor.

Rubio, BM Genel Kurulu'nda Filistin devletini tanımayı düşünen ülkeleri, ‘İsrail'in Batı Şeria'yı ilhak etmek şeklinde "karşılıklı" bir eylemde bulunabileceği konusunda tehdit etmişti. 

İki 'İsrailli' yetkili Axios'a yaptığı açıklamada, **"Rubio özel görüşmelerde Batı Şeria'nın ilhakına karşı olmadığını ve Trump yönetiminin buna engel olmayacağını belirtti."** dedi.

Netanyahu, Perşembe günü Filistinlilerin devlet kurmak istediği toprakları da kapsayan Batı Şeria yerleşim genişletme planını ilerletmek için bir kararı imzaladı. Birleşik Arap Emirlikleri, bu hamlenin BAE-‘İsrail’ ilişkilerini normalleştiren ABD arabuluculuğundaki İbrahim Anlaşmaları'nı baltalayabileceği konusunda uyardı.

Axios’un hazırladığı raporda Netanyahu'nun ilhak konusunda ne kadar hareket alanı olduğunu "Rubio'dan öğrenmek" istediği de belirtiliyor.


Katar Saldırısının Ardından Rubio, ‘İsrail’ Ziyaretine Başladı 

büyük gazze istişare toplantısı manşet.png

İstanbul Avcılar’daki AKSEV Kültür Merkezi’nde çok sayıda davetlinin katılımıyla **Büyük Gazze İstişare Toplantısı** gerçekleştirildi. 

Köklü Değişim’in organizatörlüğünde “Gazze İçin Birleşelim” temasıyla başta İstanbul olmak üzere Türkiye’nin farklı şehirlerinden alimlerin, kanaat önderlerinin ve sivil toplum kuruluşu temsilcilerinin iştirak ettiği toplantı, yoğun bir ilgiye sahne oldu. Katılımcılar tarafından önemli tespit ve değerlendirmelere yer verildi.

Muhammed Emin Yıldırım’ın sunumunu üstlendiği toplantının açılış konuşması Hizb-ut Tahrir Türkiye Medya Bürosu Başkanı **Mahmut Kar** tarafından yapıldı.

Konuşmasında Gazze’de işgal abluka ve soykırım ile geçen iki yılın değerlendirmesini yapan Kar, ABD ve Batı’nın Yahudi varlığı İsrail’in korunmasını varlık yokluk meselesi olarak görerek hareket ettiğini Müslümanların yöneticilerinin ise kınamaktan öteye gidemediğini ve Gazze’yi yüzüstü bıraktığına dikkat çekerek şunları kaydetti: 

_“Ortada bir savaş var ve bu savaşın bir tarafında terör varlığı “İsrail”, ABD ve Batılı devletler duruyor, diğer tarafında ise hiçbir devlet yok, hiçbir ülke ve rejim yok. Sadece mazlum Gazze halkı ve yardımsız bırakılan mücahitler var. Elbette bizler Müslümanlar olarak bu savaşın bir tarafıyız, Gazze ve Filistin’in yanındayız, Gazze halkını ve direnişi destekliyoruz. Ama sadece acı çekerek, üzülerek ve ağlayarak… Kudüs Kadısı Şaravi’nin dediği gibi “kılıçlar savaş ateşini canlandırdığında mü’minin en kötü silahı gözyaşıdır.” Halbuki “İsrail” sadece güçten anlar, bunu da biliyoruz.”_

Mahmut Kar’ın konuşmasının ardından selamlama konuşmalarına geçildi. Filistin Alimler Birliği Başkanı **Nevvaf Tekruri** , Vasat Cemaati Lideri **Şahı Merdan Sarı** , FİDDER Başkanı **Muhammed Mişeniş** ve **Halis Bayancuk** Hoca salondaki katılımcılara hitap ettiler.

![büyük gazze istişare toplantısı_genel1.jpg](https://api.kokludegisim.net/uploads/bueyuek_gazze_istisare_toplantisi_genel1_ef33bd70cd.jpg)

Saat 14.45’te başlayan Birinci Oturumda, “Birleşmenin Maksadı ve Kapsamı” başlığı ele alındı. Burada katılımcılar, birleşmenin maksadı ve kapsamı üzerinde değerlendirmeler ve öneriler ortaya koydular. Gazze’nin Müslümanların ortak meselesi olduğu, destek ve mücadelenin de birlikte verilmesinin önemi vurgulandı.

![büyük gazze istişare toplantısı_genel2.jpg](https://api.kokludegisim.net/uploads/bueyuek_gazze_istisare_toplantisi_genel2_9c2c505639.jpg)

![büyük gazze istişare toplantısı_genel4.jpg](https://api.kokludegisim.net/uploads/bueyuek_gazze_istisare_toplantisi_genel4_884bde9e8b.jpg)

![büyük gazze istişare toplantısı_genel3.jpg](https://api.kokludegisim.net/uploads/bueyuek_gazze_istisare_toplantisi_genel3_7298cd740e.jpg)

Toplantının İkinci Oturumu saat 18.00’de başladı. Bu oturumda “Atılması Gereken Adımlar” ile “Ortak Eylem ve Söylem Birliğinin Sağlanması” başlıkları üzerinde istişareler gerçekleştirildi. 

Ortak eylem ve söylem birliği noktasında sekretaryanın oluşturulması ve bu sekreterya ile faaliyet planlarının yapılması kararlaştırıldı. Büyük Gazze İstişare Toplantısı’nın sonuç değerlendirmesi önümüzdeki günlerde katılımcılar ve kamuoyu ile paylaşılacağı açıklandı.

![büyük gazze istişare toplantısı_1 şahımerdan sarı_mahmut kar.jpg](https://api.kokludegisim.net/uploads/bueyuek_gazze_istisare_toplantisi_1_sahimerdan_sari_mahmut_kar_19db07fe4f.jpg)

![büyük gazze istişare toplantısı_2 nevvaf tekruri_muhammed mişeniş_halis bayancuk.jpg](https://api.kokludegisim.net/uploads/bueyuek_gazze_istisare_toplantisi_2_nevvaf_tekruri_muhammed_misenis_halis_bayancuk_455613d2dc.jpg)

![büyük gazze istişare toplantısı_3 abdullah imamoğlu_ali öner_davut güler.jpg](https://api.kokludegisim.net/uploads/bueyuek_gazze_istisare_toplantisi_3_abdullah_imamoglu_ali_oener_davut_gueler_a2a541125e.jpg)

![büyük gazze istişare toplantısı_3 kasım karadaş_hakkı eren.jpg](https://api.kokludegisim.net/uploads/bueyuek_gazze_istisare_toplantisi_3_kasim_karadas_hakki_eren_a6acfe0af9.jpg)

![büyük gazze istişare toplantısı_4 abdurrahim şen_hamza er.jpg](https://api.kokludegisim.net/uploads/bueyuek_gazze_istisare_toplantisi_4_abdurrahim_sen_hamza_er_ba1f1258bb.jpg)

![büyük gazze istişare toplantısı_5 ahmet varol_ercan özçelik.jpg](https://api.kokludegisim.net/uploads/bueyuek_gazze_istisare_toplantisi_5_ahmet_varol_ercan_oezcelik_43a433ff1f.jpg)

![büyük gazze istişare toplantısı_6.jpg](https://api.kokludegisim.net/uploads/bueyuek_gazze_istisare_toplantisi_6_2dd6e342eb.jpg)

![büyük gazze istişare toplantısı_6 süleyman uğurlu_recep songül_muharrem güneş.jpg](https://api.kokludegisim.net/uploads/bueyuek_gazze_istisare_toplantisi_6_sueleyman_ugurlu_recep_songuel_muharrem_guenes_4c8bb04cb2.jpg)

![büyük gazze istişare toplantısı_7.png](https://api.kokludegisim.net/uploads/bueyuek_gazze_istisare_toplantisi_7_5a4875473c.png)

![büyük gazze istişare toplantısı_genel6.jpg](https://api.kokludegisim.net/uploads/bueyuek_gazze_istisare_toplantisi_genel6_e62be217c7.jpg)

![büyük gazze istişare toplantısı_9.jpg](https://api.kokludegisim.net/uploads/bueyuek_gazze_istisare_toplantisi_9_3cfa5fc860.jpg)

![büyük gazze istişare toplantısı_8.png](https://api.kokludegisim.net/uploads/bueyuek_gazze_istisare_toplantisi_8_9c51ae495c.png)

![büyük gazze istişare toplantısı_7_.jpg](https://api.kokludegisim.net/uploads/bueyuek_gazze_istisare_toplantisi_7_3e08d2f6a3.jpg)

![Büyük Gazze İstişare Toplantısı_Konuşmacılar.jpg](https://api.kokludegisim.net/uploads/Bueyuek_Gazze_Istisare_Toplantisi_Konusmacilar_a432a7b2c9.jpg)

![gazze istişare toplantısı toplu çekim.JPG](https://api.kokludegisim.net/uploads/gazze_istisare_toplantisi_toplu_cekim_2f2108e439.JPG)

**#GazzeİçinBirleşelim**

Büyük Gazze İstişare Toplantısı İstanbul’da Yapıldı 

ABD’nin İki Devletli Çözüm Politikası: Terk mi Edildi, Dönüştü mü?

Köklü Değişim ABD'nini İki Devletli Planı Çöktü mü.jpeg

Hizb-ut Tahrir, ilk kez ABD’nin ortaya attığı ve bugün Müslüman ülke yönetimleri de dahil olmak üzere çözüm olarak kabul ettiği “İki Devletli Plan” hakkında siyasi analiz yayımladı. 

Analizde,  ABD’nin Ortadoğu stratejisinin temel taşlarından biri olan **“iki devletli çözüm”** paradigmasının, Trump’ın ikinci başkanlık döneminde yeniden tartışıldığına ve gündeme geldiğine değinilirken, **“Amerika, iki devletli çözüm politikasından vazgeçmemiştir, sadece Trump ve Biden dönemlerinde Filistin devleti dedikleri şeyin, Yahudilerin hegemonyası altında bir tür özerk yönetimden ibaret olduğunu açıklamıştır”** ifadesi ile politikanın devam ettiği ancak biçim değiştirdiği ifade ediliyor. 

Temelde, **“Amerika’nın iki devletli çözüm projesinin tamamen öldüğü ve artık hükmünü yitirdiği anlamına mı geliyor yoksa hâlâ bir şekilde masada mı tutuluyor?”** sorusuna cevap arandığı analizde, tarihî süreç detaylı bir şekilde anımsatılıyor: 

“1959 yılında Eisenhower döneminin sonlarına doğru Amerika, (Yahudi varlığını desteklemek, ayakta tutmak ve yanına Filistinliler için bir yapı kurmak şeklinde özetlenebilecek bir) iki devletli çözüm projesini benimsedi. Ardından, başta Mısır rejimi olmak üzere Amerika’nın bölgedeki uşakları, bu ihanet projesini hayata geçirmek üzere harekete geçti. İşte bu amaçla Filistin Kurtuluş Örgütü kuruldu. Fakat bu Amerikan projesi, Ürdün rejimi üzerinden İngiltere’nin sert bir direnişiyle karşılaştı. İngiltere, Filistin’de yönetim modeli olarak, tıpkı Hristiyanların kontrolündeki laik Lübnan devletine benzer şekilde, Yahudilerin egemen olduğu seküler bir Filistin devleti projesini savundu.”

Bu kısımda, Haziran 1967’deki tiyatral bir savaşla Batı Şeria, Gazze, Sina ve Golan Tepeleri Yahudi varlığının kontrolü altına girince tartışmaların, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) 242 sayılı kararı uyarınca Yahudi varlığının bu işgal edilmiş bölgelerden çekilmesine odaklandığına dikkat çekiliyor. 

ABD’nin barış sürecini yeniden harekete geçirmek amacıyla tertiplediği kontrollü Ekim 1973 savaşına  ve Enver Sedat başkanlığındaki Mısır rejiminin, Eylül 1978’de Camp David Anlaşması’nı imzaladığının altı çiziliyor: 

“Bu anlaşma uyarınca işgalci Yahudi varlığı Sina’dan çekilirken, bu çekilme karşılığında Sina, Yahudi varlığının sınırlarını güvence altına alan, askerden arındırılmış bir tampon bölge statüsünde bırakıldı. İşin ironik tarafı, bugün dahi cani Yahudi varlığının Gazze’de, Sina sınırının hemen yanı başında, insanlığa karşı yürüttüğü soykırıma rağmen Sina hala bu statüsünü devam ettirmektedir!”

Daha sonra 1982’de Lübnan’ı işgal ettiren ABD, FKÖ’yü oradan çıkarıp, lideri Yaser Arafat’a, 25 Temmuz 1982’de ‘McCloskey Belgesi’ olarak adlandırılan metni imzalatmasına ve belgede “Örgütün ‘İsrail’in varlık hakkını tanıdığını” beyan etmesini sağladığına" değiniliyor.

Ardından ABD’nin attığı adımlar şöyle sıralanıyor:

-1991 yılında düzenlediği Madrid Konferansı ile iki devletli çözüm projesini uygulamaya koymak istedi. 

-Yahudi varlığını resmen tanıması amacıyla 1993 yılında Filistin Kurtuluş Örgütü ile Yahudi varlığı arasında **Oslo Anlaşması imzalandı.**

-Ürdün’ün kendisine bağlı olan Batı Şeria’dan vazgeçmesi ve sonra da Yahudi varlığını tanıdığını ilan etmesi amacıyla Yahudi varlığı ile Ürdün arasında **26 Ekim 1994 yılında Vadi Araba Anlaşması imzalandı.**

-Obama, iki devletli çözümü bir yıl içinde uygulamaya koyma ümidiyle, 2 Eylül 2010’da Amerikan himayesinde Filistin Yönetimi ile Yahudi varlığı arasında doğrudan müzakerelerin başlamasını istedi... Fakat müzakereler herhangi bir anlaşmaya varılamadan sona erdi.

Biden ve Trump dönemlerinde farklı üsluplar izlenmiş, Filistinlilere tam egemenliğe sahip bir devlet bahşedileceği yönünde boş bir hayale kapılanların bulunduğu hatırlatılmış; asıl hedefin ise Trump’ın son döneminde açığa çıktığının altı çizilmiş ve bahsedilen devlet şu şekilde tanımlanmıştır:

**“Silahsızlandırılmış, sınırlı bir özerk yönetime benzeyen, gücü ve kudreti olmayan, hatta Yahudilerin egemen olduğu bir devlet”**

**“İki devletli çözüm projesinin, aslında katıksız bir Amerikan projesi olduğu, ABD’nin bu projeyi 1959 yılında Cumhuriyetçi Başkan Eisenhower döneminde ortaya attığı, sözde uluslararası topluma kabul ettirdiği ve İngiltere’nin önerisi tek devletli çözüme darbe vurduğu”** ifadelerinin de yer aldığı analizin tamamını okumak için aşağıdaki linki tıklayabilirsiniz...

[![ABD'nin “İki Devletli Planı” Çöktü Mü?](https://hizb-turkiye.com/resimler/icerikler/abd-stratejisi-ve-iki-devletli-cozum-1400.png?1756836660)](https://hizb-turkiye.com/abd-stratejisi-ve-iki-devletli-cozum_d1400.html)




ABD’nin “İki Devletli Planı” Çöktü Mü? 

Jared Kushner’dan “Daha fazla işbirliği” mesajı geldi.

1555573089.jpeg

**Köklü Değişim Medya**

Donald Trump'ın damadı ve danışmanı Jared Kushner, ABD'nin Türkiye'nin potansiyelini değerlendiremediğini belirterek, bundan sonra "Daha fazla işbirliği" mesajı verdi. İki ülke arasında zaman zaman iç siyasete dönük halkı teskin etmek için geçici gerilimler yaşansa da, sıcak mesajlar ve gerçekleştirilen samimi görüşmeler, liderler arasında sağlam bir bağ olduğunu teyit ediyor.

ADB Başkanı Donald Trump'ın damadı ve kıdemli danışmanı Jared Kushner, ABD - Türkiye ilişkileriyle ilgili bir konuşma yaptı.

Kushner'in, Türkiye - ABD İş Konseyi (TAİK) ile Amerikan Türk Konseyi (ATC) tarafından Washington'da düzenlenen konferansın kapanışında yaptığı konuşma, Hürriyet gazetesinden Sefer Levent'in haberinde yer aldı.

Trump'ın projelerini anlatan ve bundan sonra iki ülke ilişkilerinin potansiyelini daha fazla ortaya çıkarmak için çalışacaklarını söyleyen Kushner, "*İki ülke arasındaki potansiyelin şimdiye kadar realize edilmemesine şaşırıyorum. **Türkiye'nin potansiyelini bugüne kadar değerlendiremedik**. Farklı sektörlerde yeni yollar yeni işbirlikleri bulmak bizim işimiz olmalı. Bundan sonra bu potansiyelden faydalanmak için daha fazla işbirliği yapalım*" dedi.

Kushner: “Türkiye’nin Potansiyelinden Faydalanmalıyız”

LGBT yönetmeliğini kabul eden Eyyubiye belediyesi, kararından vazgeçti

1582712018.jpeg

**Köklü Değişim Medya**

Urfa'nın **Eyyübiye Belediyesi,** eşcinsel sapkınlığın önünü açan **LGBTİ** yönetmeliğini önce kabul edip, daha sonra iptal etti. Eşcinsel sapkınlığın önünü açan ve bu çirkinliğin görünür olmasını, kamuda ve özel sektörde istihdam önceliği verilmesini hedefleyen yönetmelik bazı belediyeler tarafından kabul edilip uygulanmaya başlandı. Daha önce Milli Eğitim Bakanlığı, okullarda bu sapkınlığın topluma kabul ettirilmesi için **İstanbul Sözleşmesi** kapsamında başlattığı **ETCEP’i** (Eğitimde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Projesi) devreye sokmuş, gelen yoğun eleştiriler üzerine projeyi askıya almıştı.

Belediye Meclisi'ne sunulmak üzere Eyyubiye Belediyesi’nin İnsan Kaynakları Müdürü Ahmet Alkan tarafından hazırlanan yönetmelik, önce Yazı İşleri Müdürü İsmail Kaya'ya ardından da Başkan Mehmet Kuş'un onayıyla meclise sunuldu.

Meclise gönderilen çirkin yönetmelik oylamaya sunuldu ve kabul edildi.

Ancak Meclis'te oylamaya sunulan yönetmelikte, "***Toplumda dezavantajlı konumda bulunan LGBTİ (lezbiyen, gay, biseksüel, trans ve interseks bireyler), etnik ve dini azınlıklar, sığınmacı ve mülteciler gibi çeşitli sosyal gruplara yönelik veri toplama, hizmet üretme ve belediye politikalarını yurtdışı ve yurtiçindeki STK'larla işbirliği içinde hazırlamak***" ifadelerinin yer aldığı görüldü.

Ajans Urfa'da yer alan habere göre kabul edilen yönetmelik yürürlüğe girerken, Eyyübiye Belediyesi yetkilileri durumu bir gün sonra fark edip, değişikliğe gidildi ve iptal edildi.

Haberde, çirkin yönetmeliği Belediyenin İnsan Kaynakları Müdürü Ahmet Alkan'ın internet üzerinden indirdiği ve CHP'li ya da HDP'li bir belediyeden "kopyala-yapıştır" usulüyle aldığı ifade edildi.

**İmza Kampanyası**

Batı aşığı ve oradan gelen her kanuna ve sözleşmeye sahip çıkan iktidar ve muhalefet partileri “İstanbul Sözleşmesi”ne sımsıkı bağlı. Eşcinselliği yaygınlaştırmak, namus mefhumunu ortadan kaldırmak, aileyi yok edip, gençliği ifsat etmek için planlanarak yürürlüğe koyulan İstanbul Sözleşmesi, kamuoyundan tepki almaya devam ediyor.

Bu kapsamda başlattığımız imza kampanyasına siz kıymetli okuyucularımızdan da destek bekliyoruz.

**İmza linki aşağıdadır**

[https://www.change.org/p/cumhurba%C5%9Fkanl%C4%B1%C4%9F%C4%B1-ailesiz-bir-gelecek-hedefleyen-istanbul-s%C3%B6zle%C5%9Fmesi-ve-6284-say%C4%B1l%C4%B1-kanun-iptal-edilsin?recruiter=468313674&amp;utm\_source=share\_petition&amp;utm\_medium=facebook&amp;utm\_campaign=share\_petition&amp;utm\_term=psf\_combo\_share\_initial&amp;recruited\_by\_id=fe3a96f0-bca0-11e5-ada9-757b967284e9&amp;utm\_content=fht-20330000-tr-tr%3Av2](https://www.change.org/p/cumhurba%C5%9Fkanl%C4%B1%C4%9F%C4%B1-ailesiz-bir-gelecek-hedefleyen-istanbul-s%C3%B6zle%C5%9Fmesi-ve-6284-say%C4%B1l%C4%B1-kanun-iptal-edilsin?recruiter=468313674&utm_source=share_petition&utm_medium=facebook&utm_campaign=share_petition&utm_term=psf_combo_share_initial&recruited_by_id=fe3a96f0-bca0-11e5-ada9-757b967284e9&utm_content=fht-20330000-tr-tr%3Av2)

Eyyubiye Belediyesi LGBTİ Kararından Geri Döndü

Suriye’de donan bebeğin görünütüsü vicdanları sızlattı

1578733886.jpeg

**Köklü Değişim Medya**

Suriye’den gelen son görüntü insanlık defterine utanç olarak yazıldı. Katillerle el sıkışan taş kalpli yöneticilerin hanesi bu cürümlere sessiz desteklerle doldu. Rusya, İran ve Esed rejiminin katliamları arşa ulaşırken, bu canilerle el sıkışanlar, donarak can veren körpe bedenlerin katili Esed’i yeniden meşru yönetici olarak tanımak için birbiriyle yarışıyor.

**Suriye’de Bir Körpe Donarak Can Verdi**

Acı olay Hama’nın kuzeyinde meydana geldi. Aktivistlerin ulaştırdığı bilgiye göre Rus ve rejimin hava saldırılarında anne babasını kaybeden ve kendisinden haber alınamayan küçük Erva Afrin-Mabatlı'nın cansız bedeni, 25 gün sonra bir zeytin ağacının altında donmuş halde bulundu.

Aylan bebeğin Akdeniz’de boğularak can vermesinden sonra çekilen görüntüleri gibi Erva bebeğin görüntüleri de sosyal medyada kısa sürede yayıldı.

![](https://resmim.net/f/N6Swv8.jpg)

İran’ın yanlışlıkla vurduğu Ukrayna uçağı gündemin zirvesinde yer alırken, 9 yıldır masum Müslümanları bilerek ve isteyerek katleden Rusya, İran ve Esed rejiminin katliamları görmezden geliniyor. Astana ve Cenevre masalarında katil rejim ile oturulup müzakere ediliyor.

Kardeşleri can verirken Suriye muhalefeti kuzeye çekilmiş ya katliamları izliyor ya icad edilen operasyonlarda vakit geçiriyor ya da daha fazla maaş için Libya’nın yolunu tutuyor.

Astana Üçlüsü Rusya, Türkiye ve İran masada aldıkları kararlar ve sahadaki operasyonlarla kendi halkını katleden cani Esed’in saltanatını korumaya devam ediyor. Körpeler donarken, taş kalpler de üşümüyor.

Körpeler Donuyor Taş Kalpler Üşümüyor

Nehre düşüp donarak ölen çocuğun anne-babasının Çin Toplama Kamplarında tutulduğu öğrenildi.

1546098328.jpeg

**Köklü Değişim Medya**

Nehre düşüp donarak ölen çocuğun anne-babasının Çin Toplama Kamplarında tutulduğu öğrenildi.

Son günlerde sosyal medya gündeminde, nehirde düşerek donarak ölen Doğu Türkistanlı bir çocuğun buz kesmiş kahredici fotoğrafı var.

Yerel kaynaklardan edinilen bilgiye göre; donarak ölen bu çocuğun anne-babası Çin Toplama Kamplarında tutuluyor ve kendisi de 78 yaşındaki yalnız yaşayan dedesi ile kalıyordu.

**Çin zulmü altında yaşayan Müslümanların yaşadıkları trajediye her gün bir yenisi ekleniyor**

Nehirde donarak ölen bu fotoğraf, özelde Müslümanlara genelde ise tüm insanlığa kahredici Komünist Çin zulmünün geldiği noktayı; Doğu Türkistanlı Müslümanların çaresizliklerini ve terkedilmişliklerini adeta haykırıyor!

![](https://www.google.com/url?sa=i&source=images&cd=&cad=rja&uact=8&ved=2ahUKEwi00PunrcXfAhVMTBoKHT_FCZ0QjRx6BAgBEAU&url=https%3A%2F%2Fforum.donanimhaber.com%2Fdonarak-olen-uygur-turk-cocugu--136473606&psig=AOvVaw3Qnmgr3bnWHnpiMcBHHy0g&ust=1546183679301957)![](https://img.donanimhaber.com/upfiles/2600066/25912903-9092-48a4-8313-ba00b0a14c02.png)

**Çin toplama kamplarına aldığı Uygur Türklerinin çocuklarını yetimhanelere yerleştiriyor**

Yine geçtiğimiz aylarda da ajanslara yansıyan haberlerde, sistematik insan hakları ihlalleriyle gündeme gelen Çin'in, Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde Müslüman Uygur Türklerinin çocuklarını yetimhanelere gönderdiği de ifade edilmişti.

Haberlerde; Birleşmiş Milletler İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün yayımladığı son rapora göre, Çin’de 1 milyondan fazla Uygur Türkü ve diğer Müslüman azınlık toplama kamplarında tutuluyor.

Hükümetin, kamplarda tutulanların çocuklarını evlerinden alarak ülke genelinde çok sayıdaki yetimhaneye gönderdiği bildiriliyor.

Kushner: “Türkiye’nin Potansiyelinden Faydalanmalıyız”

Eyyubiye Belediyesi LGBTİ Kararından Geri Döndü

Körpeler Donuyor Taş Kalpler Üşümüyor

Donarak Ölen Doğu Türkistanlı Çocuk İnsanlığa Çin Zulmünü Haykırıyor!

Büyük Gazze İstişare Toplantısı Sonuç Değerlendirmesi Yayınlandı

İİT Zirvesi: Erdoğan’dan ‘İsrail’e Karşı Somut Adım Çağrısı

Katar Saldırısının Ardından Rubio, ‘İsrail’ Ziyaretine Başladı

Hakkımızda

Linkler

İletişim Bilgilerimiz

Kushner: “Türkiye’nin Potansiyelinden Faydalanmalıyız”

Eyyubiye Belediyesi LGBTİ Kararından Geri Döndü

Körpeler Donuyor Taş Kalpler Üşümüyor

Donarak Ölen Doğu Türkistanlı Çocuk İnsanlığa Çin Zulmünü Haykırıyor!

Büyük Gazze İstişare Toplantısı Sonuç Değerlendirmesi Yayınlandı

İİT Zirvesi: Erdoğan’dan ‘İsrail’e Karşı Somut Adım Çağrısı

Katar Saldırısının Ardından Rubio, ‘İsrail’ Ziyaretine Başladı

Sosyal Medya