Hükümet; toplum, fert, sosyal hayat ve diğer alanlarla alakalı hususlarda o kadar hızlı kararlar alıp icra ediyor ki onların hızına yetişmek neredeyse imkânsız. Tabii bahsettiğimiz hususlar daha çok halkın aleyhine olan meseleler… Haram ve helalin hiçbir şekilde önemsenmediği, tek ölçü ve kaidenin menfaat ve meta olmasıyla alınan kararlar ve bu kararların toplum üzerindeki yıkıcı etkileri, karar alıcı mercileri ne yazık ki çok da rahatsız etmemekte.
Son torba yasa -ki içerisinde “bahis yasası” da mevcuttur- bu yıkıcı sonucun son örneğidir. Kapitalist düşüncenin işgaline uğramış –sözde- yerli ve milli beyinler; aile, toplum, sosyal hayat gibi para ve metaya asla ve kat’a konu olmaması gereken hususları dahi bozuk ekonomilerine ham madde yapmaktan geri durmamaktalar. Kötü işlerin kararını alıp icra etmede o denli mahirleşmiş bir iktidar var ki bugün, manipülasyonlarla zehri balla karıştırıp şifa niyetine topluma yedirebiliyor. Son torba kanunda bedelli askerlik meselesini gündem edip alttan ise “bahis yasasını” -yani zehri-, bu torbanın içine karıştırması gibi. Aslında bununla alakalı düzenleme 6 ay öncesinde dönemin Maliye Bakanı Naci Ağbal tarafından dillendiriliyordu. Ağbal’ın, “Şans oyunlarında cazibeyi arttıracak düzenlemeler yapılacak*”* ifadesinden 6 ay sonra bahis yasası Meclis’te kabul edilip Cumhurbaşkanı’nın onayından geçmek suretiyle resmiyet kazanmış oldu. Peki, bu yasa neyi öngörüyor?
Yüzde 59 olan brüt üst sınır, yüzde 83’e çıkarılıyor. Bahislerdeki teminat oranları da düşecek. Geçici teminat oranı yüzde 5’ten yüzde 3’e düşerken, kesin teminat oranı yüzde 10’dan yüzde 6’ya indirilecek.
Kanun, pazarlıkla farklı teminat oranları belirlenmesine de imkân tanıyor. Yasaya göre tenis ve buz hokeyi gibi farklı spor dallarında da bahis oynanabilecek.
Tabii yetkililer, kamu zararına sebep olan yasa dışı bahsin önüne geçmeyi, bu yasayı çıkarmaya gerekçe olarak ifade ediyorlar. Şuan haftanın 7 günü, her günün 24 saati, Piyango, Toto, Loto, İddia, at yarışları vs. kumarlarla doldurulmuş durumda. Anlaşılan, milyonlarca kişinin bu haramlara bulaşması hükümet yetkilileri ve Cumhurbaşkanı’na az gelmiş olacak ki, cazibesi biraz daha arttırılarak daha fazla insanın bu illete bulaştırılıp devletin kasasına daha fazla kaynak sağlanmaya çalışılmakta. Yine yasadışı yollarla oynanan kumar geliri devlet kasasına girmediği için bunun da bu yasayla önüne geçilmiş olacak. Ne de olsa devletin kasasına giren paralar haram da olsa, bu kasada pir-u pak olarak temizlenmekte! Öyle olmazsa 2023 yılına kadar hipodrom sayısının 13’e çıkarılması hedeflenmezdi. İktidara geldiklerinde 5 olan hipodrom sayısını, Diyarbakır, Ş. Urfa, Elazığ ve Kocaeli’nde de açarak sayıyı 9’a yükselten AKP hükümeti, 2023 yılına kadar Erzincan, Samsun, Konya ve Antalya hipodromlarıyla sayıyı 13’e çıkarmayı hedefliyor. Buralarda yaklaşık 100 bin kişi çalışacak ve sadece bu alanda devletin kasasına yılda yaklaşık 2 milyar TL kaynak girmiş olacak. Yani bu kumarların yaygınlaştırılması için alt yapı çalışmaları yıllar öncesinde başlamış. Keşke kendini yerli ve milli gören yöneticiler şu ayete kulak verselerdi:
يَسْأَلُونَكَ عَنِ الْخَمْرِ وَالْمَيْسِرِ قُلْ فِيهِمَا إِثْمٌ كَبِيرٌ وَمَنَافِعُ لِلنَّاسِ وَإِثْمُهُمَآ أَكْبَرُ مِن نَّفْعِهِمَا وَيَسْأَلُونَكَ مَاذَا يُنفِقُونَ قُلِ الْعَفْوَ كَذَلِكَ يُبيِّنُ اللّهُ لَكُمُ الآيَاتِ لَعَلَّكُمْ تَتَفَكَّرُونَ
“Sana içkiden ve kumardan soruyorlar. De ki: İkisinde de hem büyük günah, hem de insanlar için faydalar vardır. Günahları ise faydalarından daha büyüktür. Ve sana ne infak edeceklerini soruyorlar. De ki: İhtiyaçlarınızdan artanı. Düşünesiniz diye Allah size ayetlerini böyle açıklıyor.” (Bakara 219)
O zaman bu şeytan işi pisliklerin getireceği basit menfaati bir tarafa bırakır Rablerine boyun eyerlerdi.
Devletin görevi, tebaanın malını, aklını, neslini, dinini muhafaza etmesi gerekirken maalesef kapitalist devlet ve onu idare edenler bu değerlere adeta savaş açıp onları yok etmeye çalışmakta. Kumar ve şans oyunlarıyla belki devletin kasasına yılda on milyarlarca dolar para giriyor. Lakin, yüzlerce milyar, hatta trilyonlarca dolar para harcasalar da tekrar inşa edemeyecekleri, geri getiremeyecekleri güven, emniyet, huzur, aile ve canları yok ettiklerinin farkında dahi değiller. Sağlıklı bir kalkınmayı gerçekleştirememiş devlet, yılda milyonlarca vasıfsız insan yığını biriktirmekte, kumar ve türevleri işte temelde bu yığınlar için çıkış kapsısı olarak görülmekte maalesef…
Fakat kumar, içki ve türevi illetler sonucunda yılda kaç ailenin dağıldığı, kaç kişinin hayatına son verdiği, çevresine ne denli zarar verdiği, psikolojisi bozulup hastane ve cezaevlerine mahkûm edildiği hesap dahi edilemiyor.
Halkı Müslüman olan bir ülkede halkın değerleri zaten yıllardır erozyona uğramış iken bir de bu illetlerin yaygınlaştırılması, şeytan ve aveneleri olan devletlere hizmetten başka bir anlama gelmemektedir. Daha 5 ay önce Cumhurbaşkanı’nın zina ile alakalı olarak; “AB istedi diye 2004 yılında zinayı suç olmaktan çıkardık**” itirafı, 14 yıl aradan sonra yapılan bir nevi günah çıkarmaydı.
Bu itiraftan 6 ay sonra yani şimdi, bir başka garabet yasa olan “bahis yasasını” acaba kimler istedi diye çıkartıyorlar? Yoksa bu yasalarla âli bir takım menfaatlerinizin devam etmesi, toplumun ifsat olmasından daha mı önemlidir? Zina itirafında bulunduğunuz gibi bunu da 14 yıl sonra mı, itiraf edeceksiniz? Bunu itiraf etmeye ömrünüz yeter mi bilmem, fakat hem dünyada hem de ahirette hesabını veremeyeceğiniz yüklerin altına girmekte epey bir iştiyaklı olduğunuz kesin. Bu, ya aklınızın hafifliğinin ya da Allah’a, Rasulü’ne ve müminlere olan ihanetinizin eseri olarak görülebilir.
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ إِنَّمَا الْخَمْرُ وَالْمَيْسِرُ وَالأَنصَابُ وَالأَزْلاَمُ رِجْسٌ مِّنْ عَمَلِ الشَّيْطَانِ فَاجْتَنِبُوهُ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ
“Ey iman edenler; içki, kumar, dikili taşlar ve fal okları; ancak şeytan işi pisliklerdir. Bunlardan kaçının ki, felaha eresiniz.” (Maide 90)
Bahis ve şans oyunlarının oranını cazip ve yaygın hale getirip her türlü müsabaka ve faaliyeti kumar ile bütünleştiren, yeni içki fabrikalarıyla övünüp bunların istihdam oluşturmada insanlara iş kapısı olarak görenler, zillet içerisinde olanlardır. Yine buraların, devlet için çok büyük vergi kapısı olarak görülüp devlet eliyle teşvik ediliyor olması o devlet ve yöneticiler için acizlik ve rezilliğin dibi demektir.
Halkını ve tebaasını düşünen devlet, bu şeytanın işi olan amellerle halkı arasına duvarlar örer. Buradan gelecek olan necis kaynaklara tamah etmeden, üreten, icat eden, bulunduğu çağı aşan, teknik ve teknolojiyi kullanmada örnek alınan bir devlet haline gelmeyi kendine hedef yapar. Bugün halkı Müslüman olan, fakat yönetimi laik kapitalist olan hiçbir devlet ve bu devletlerin başındaki hiçbir yöneticinin böyle bir derdinin olmadığının artık görülmesi lazım.
Bu makalede bahsettiğimiz, haram denizinden sadece küçük bir parçaydı. Elbette halkı Müslüman olan bir ülkenin yönetiminin gayri İslami olması kadar büyük bir cürüm ve felaket olmaz. Umulur ki, akıl edilmesi için bu örnekler, haram çukurunda debelenen yöneticilerden ve düzenlerinden beri olmamızı sağlar. Allah’ın hudutlarının muhafaza edildiği Hilâfet Devleti’nin ikamesi için de çalışılmasına vesile olur.