Demokratik İllüzyon
14 Mart 2019

Demokratik İllüzyon

“Hokus pokus”

“Abrakadabra”

Çokça duyduğunuz ikilemeler. Işıltılı pelerin, elde baston ve türlü nesnelerin içine sığdırıldığı silindirik bir şapka ile sahneye çıkarlar illüzyonistler. Sahne özel tertibatlar ve seyircilerin görmediği mekanizmalarla donatılmıştır. Her yer karanlığa bürünürken, sahne ışıkları İllüzyonistin üzerinde.

Ve… Sahne!

Herkes pürdikkat ışığın odaklandığı illüzyonisti izliyor. Önce küçük numaralar ile seyirci heyecanlandırılıyor ve en sonunda büyük numara. Alkışlar ve tezahürat eşliğinde asistan iki eliyle illüzyonisti takdim edip gösterirken “Her şeyi o yaptı!” der gibi yüceltiyor. Bir esrar olmalı ki, kalabalık efsunlansın.

Kalabalık içinde bir kişi olan biteni, ışıkların odaklandığı illüzyonisti değil, karanlığa bürünmüş kısımdakilere odaklanmış ve numarayı çözüyor. “Cambaza bak cambaza” telkinine uymamış ve numarayı çözmüş. Aslında bu büyük bir sıkıntı değil. Asıl sıkıntı, gördüklerini diğerlerine anlatınca başlıyor. Böylece şehre turneye gelen illüzyonistin son sahnesinde, karşısında oturanlar, numaranın sırrını çözmüş kızgın bir kitleye dönüşüyor. Seyircilerin gözlerinde “Bu muydu bizi kandırdığın basit numara?” der gibi bir bakış. Protestolar eşliğinde tasını tarağını toplayan ekip şehirden ayrılıyor.

Gösteri salonunu boşaltanların gözüne, caddenin karşısındaki reklam panosundaki duyuru takılıyor: “Usta sihirbaz, gelecek ay şehrimizde…”

İşte dünya sahnesi de “Kapitalist Demokrasi” egemen olduğundan beri, sihirbazların kitleleri etkileyerek, iktidar olduğu bir gösteri sahnesine dönüştü. Yalan iktidar olurken, gerçek hakarete uğradı, horlandı ve küçümsendi. Numaranın esrarını çözenler, kitlelere bildiklerini anlatmasın diye cezaevlerine dolduruldu ya da acımasızca katledildi.

Endonezya’dan, Fas’a, Mısır’dan, Özbekistan’a, her ülkede bir sihirbaz, sahnelere çıkıp kitleleri büyüledi.

Kapitalizmin yayılma metodu sömürü, her ülkede farklı üsluplar kullandı zira “Ben kapitalizmi getiriyorum” sözüne kimse iltifat etmiyor, teveccüh göstermiyordu. Kimi ülkeler işgal edilerek, kimilerine ise dünya malına aşık yerli işbirlikçilerin ağızlarında geveledikleri sihirli sözcükler ile girildi.

Peki, sihirli sözcükler neydi?

Sihirli sözcükler: “Demokrasi getiriyoruz”, “demokrasi kazandı”, “yaşasın özgürlük”

Sinsi ve vahşi kapitalizmin sloganları kitleleri heyecanlandırdı. Oysa “hürriyet” dedikleri gönüllü esaretti. “Özgürlük” diye girilen toprakların sahiplerinin boynuna zincir, ellerine kelepçe vuruldu. Kendilerine hizmet edenler zenginleşirken, illüzyon gösterisi bitince sahneyi boşaltan halkın üzerinde hiçbir şey kalmamış, soyup soğana çevrilmişlerdi.

Kötülüğü emreden, iyiliği yasaklayan idareciler, temeli menfaat olan “Kapitalist Demokrasi”nin çemberinde tam bir sihirbaz oldular. Her kötülüğü menfaatlerine çevirmesini bildiler. Şehirlerde artan adi hırsızlıkların önüne geçmediler. İnsanların içgüdülerini korku ile harekete geçirdiler. Evlerde biriktirilen paralara, kadınların kollarındaki ziynetlere göz diker oldular. Yastık altını boşaltmak için, hırsızlığın önünü açtılar. Öyle ki, iki ay yatan çıkıyor, evlere giren hırsız devletin çıkardığı kanunlar ile korunup kollanıyor, ev sahibi hırsızı evinde öldürürse suçlu duruma düşüyor. Emniyet kadroları kabartılarak, hırsızlığın önüne geçiliyor görüntüsü verilip bir başka illüzyon devreye sokuluyor. Kapitalizmin vitrini bankaların dişlilerinde umutlar yok olup aileler can verirken, “sistemin paslı çarkları dönmeli” ilkesi ayakta tutuluyor, işini iyi yapanlar efendileri tarafından taltif ediliyor.

Kapitalizmin sihirli sözcükleri “demokrasi” ve “özgürlük” kadınların elinde bayraklaşıyor. Evlerde ve sokaklarda isyan eden “İtaat etmeyeceğiz!” diye slogan atan kadın profili çiziliyor. Yeni bir savaş başlatılıyor. Kime? Babaya, abiye, kocaya. Öyle ki ana oğluna, bacı kardeşe düşman ediliyor. Aile kimin umurunda “Yaşasın özgürlük, yaşasın demokrasi!”

Kadın ve demokrasinin yan yana anıldığı dernekler, başörtülü Müslümanların liderliğinde açılıyor; bir asırda yapılamayanlar, son çeyrek yüzyılda yapılmaya başlıyor. Sol partilerin yapmak istedikleri, sağ partilerin eli ile kolayca hayata geçiriliyor. Oysa Müslüman halk, zinayı, eşcinselliği, fuhşu, faizi, kumarı, alkolü ve diğer haramları özgürlük kapsamına alan laikliğin adını işitince, alerji duyar ve tepki gösterirdi. Ama o sihirli sözcükler “Demokrasi” ve “özgürlük” muhafazakâr Müslümanların ağzında her kapıyı açan maymuncuğa dönüşüyor değil mi?

Evet, büyük numara ve son sahne!

Okus pokus

Abrakadabra

Bir asır önce İslâm’a düşmanlıkla başlayan illüzyon gösterisinde sahne, başörtülü, muhafazakar demokratlarda.

Sihri bozmak ve etkisinden kurtulmak istiyorsanız, Musa Aleyhi’s Selam’ın asası yok elimizde; dans eden yılanları yutacak ejderha da gelmeyecek.

Bir mucize bekliyorsanız, o, elinizde.

Sihirbazların söylediklerini Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in en büyük mucizesi Kur’an-ı Kerim’e götürün, Rasullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in sünnetine götürün.

Göreceksiniz, büyü bozulacak ve sahnedeki illüzyonistlerin numaralarının sırrı çözülecektir. Belki gösteriyi izleyip etkilenenlerin saldırısına, hakaretine maruz kalacaksınız ama tek başına İbrahim olsanız da buna değmez mi?