YARINLARA UMUTLA BAKIYORUZ
20 Haziran 2023

YARINLARA UMUTLA BAKIYORUZ

Seçimleri “Demokrasi kazandı” sloganı ile geride bırakmıştık. Seçimden sonraki ilk gündem ise ekonomik dengesizliklerden oluşan geçim derdinin artması oldu. Diğer yandan AKP iktidarında meydanlara yayılan Lgbt sapkınlıklarının ve devlet tarafından onları koruma altına alınmasını kanunlaştıran yetkililerin desteğinin artmasından dolayı hat safhaya ulaşan çeşitli ahlaksızlıklar çoğalmıştır. Cinsiyet değiştirme masraflarını devletin karşılamasından dolayı artan talepler, kendilerini sanatçı olarak tanıtan bazı şahısların gündemde kalabilmek adına yaptığı açıklamalar, havaların ısınmasıyla sokaklarda neredeyse kıyafetsiz gezenlerin halleri vb. gibi durumlar, İslami hassasiyetinden ötürü toplumun huzurunu kaçırıyor. Halkın büyük kesimi, kendilerini yakından ilgilendiren asgari ücrete ve emeklilik maaşlarına yapılacak zam oranlarıyla rahat bir nefes alabilecek miyiz kaygısı taşımaktadırlar. Maalesef görüyoruz ki bunların hiç birisi iç açıcı, huzur ve mutluluk verici durumlar değildir. Aksine insanı huzursuz eden, güven sarsıcı, endişelendiren vakıalardır.

Geçmişte 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, yaptığı bir konuşmasında fakirleşmenin-yoksullaşmanın, insanları her türlü kötülüğe ve çöküşe sevk edeceğini söylemişti. Fakirlik artarsa hırsızlığın, yolsuzluğun, ahlaksızlığın artacağı yönünde açıklamalar yapmıştı. Günümüzün ekonomik şartlarını Demirel’in konuşmayı yaptığı dönemle kıyaslamayı ekonomistlere bırakarak kapitalizmin uygulandığı toplumlarda insanların neler yaşadığı bugün gözler önündedir. Hem de öyle aşikârdır ki insan sokakta yürürken bakışlarını ne tarafa çevireceğini bilemiyor. Eskiden yabancı sinemalarda görülen sahneler, bugün aniden yolda yürürken karşımızda beliriveriyor. Toplumda bazılarının sergiledikleri bu ve benzeri türden olan düşük seviyeli davranışları sadece ekonomik zayıflığa bağlamak yanıltıcıdır. Bu durumun en büyük sebebi, üzerimize uygulanan nizamın insanlara verdiği hak ve özgürlüklerdir. İnsanların fakirleşmesi ahlaki çöküntüye düşerek açılıp saçılmaya, cinsiyet değiştirip Lgbt sapkınlığına yönelmeyi gerektiren bir durum değildir. Sahabe de açlık, yoksulluk ve sıkıntı içerisinde yaşadılar ama asla bu tür yollara sapmadılar. İzzet ve şereflerini muhafaza ettiler. Çağdaş, demokratik, laik Türkiye’de özgürlük adına bunlar yaşanırken diğer İslami beldelerde ise durum pek farklı değildir. Bu tür sapkın ilişkiler artık tabii davranışlar haline dönüştürülmektedir. Bugünlerde yine oldukça sık bir şekilde Lgbt haberleri duymak ve görmek, Müslümanlar olarak hepimizi tedirgin etmektedir. Bunun farkında olan devlet yönetimindeki bazı valiler, belediye başkanları yaklaşan yerel seçimlerin de etkisiyle olsa gerek Lgbt nin yürüyüş, gösteri, piknik, konser, kutlama ve benzeri bir takım faaliyetlerini yasaklamaktadırlar.

Halkın karşısına sürekli çıkarak toplumu yönlendirmeye çalışan, İslami açıdan hassas bir görüntüye bürünen bir takım şahısların, İslam’ı kendi menfaatleri ekseninde yorumlayan söylem ve eylemleri olsa da Allah’ın(svt) hükümleri zamana ve mekâna göre değişmeyen kesin hükümlerdir. Onlar, demokrasi ile İslam’ı birbirine bağlayıp kapitalist sistem için var güçleriyle çalışsalar da İslam yeniden yeryüzüne hâkim olacaktır. İster kâfir olsun ister zalim olsun, ister yönetici ister yönetilen olsun adı her ne olursa olsun sanatçı, profesör, siyasetçi, devlet adamı, gazeteci, eğitimci vb. gibi pek çok din düşmanından İslam’a ve değerlerine saldıranlar olsa da İslam yeryüzünde yeniden hâkim olacaktır. Onların yaptıkları ise kendilerinde yürek acısı olarak kalacaktır.

İslam’a, Müslümanlara, Kuran’a ve Sünnete her daim saldırılar sürmektedir. Bütün bu saldırılar ve çirkin muameleler, saldıranların acziyetini ve İslam’ı yeniden hayata hâkim kılacak olan İslam Devleti’nin kurulmasından korktuklarını göstermektedir. Onlar ne yaparsa yapsın, biz Müslümanlar gelecek açısından asla karamsar değiliz. Kelime-i şehadet getirerek Allah’a (svt) iman edip Resulü’nü (sav) kendimize önder kabul ettiğimiz gibi yarınlara da umutla bakıyoruz. Çünkü biz Müslümanların hayata bakışı, Kur’an ve Sünnet doğrultusunda şekillenmektedir. İslam’ın yeryüzünde hâkim olacağına dair Allah’ın (svt) vaadi haktır. Kara bulutların Ümmetin başından kaybolup gideceğine, aydınlık günlerin geleceğine inanıyoruz, güveniyoruz, elimizden geldiğince Allah’ın (svt) arzında, O’nun hükümlerinin tatbik edilmesi için çalışıyor ve o aydınlık günleri özlemle bekliyoruz.

يُر۪يدُونَ اَنْ يُطْفِؤُ۫ا نُورَ اللّٰهِ بِاَفْوَاهِهِمْ وَيَأْبَى اللّٰهُ اِلَّٓا اَنْ يُتِمَّ نُورَهُ وَلَوْ كَرِهَ الْكَافِرُونَ

“Allah'ın nurunu ağızlarıyla söndürmek isterler. Kâfirler istemese de Allah nurunu mutlaka tamamlayacaktır.” [Tevbe 32]