VAROLUŞSAL TEHDİTE KARŞI AİLEYİ KORUMAK
15 Ocak 2025

VAROLUŞSAL TEHDİTE KARŞI AİLEYİ KORUMAK

Aile kurumunun öneminin vurgulanması, aile içindeki birlik ve beraberliğin korunması, mevcut riskler karşısında ailenin topyekûn desteklenmesi amacıyla 2025 yılı “Aile Yılı” olarak ilan edildi.

Doğurganlık oranlarının düştüğünden, evlenme yaşının yükseldiğinden, boşanma oranlarının arttığından ve LGBT’nin hedefinin aileyi yok etmek olduğundan bahseden Cumhurbaşkanı Erdoğan; Türkiye’nin genç ve nitelikli nüfus bakımından kan kaybettiğini, varoluşsal tehdide karşı gerekli önlemlerin alınmaması durumunda sadece "nüfus" değil "nüfuz" kaybının da kaçınılmaz olacağının altını çizmiş ve üç çocuk çağrısı yapmıştır. Aynı zamanda evlenecek çiftlere faizsiz kredi desteği ve ailelere çocuk yardımlarının da yapılacağını belirtmiştir.

Aileye yönelik tehlikelerin farkında olup aileyi korumak adına çalışmaların yapılması elbette takdir edilmelidir. Ancak bu gayretlerin asıl sebebi ailenin korunması değil genç nüfusun azalmasıdır. Zira kapitalist sistem aileyi değil sisteme katkı sağlayan genç nüfusun (iş gücünün) azalmasını önemsemektedir.

Dikkatlice bakıldığında yapılan düzenlemelerin yetersiz olduğu ve aile kurumunu tehdit eden unsurların bertaraf edilmemesi halinde tehlikenin devam edeceği fark edilebilir.

Ülkemizdeki asgari ücret ve enflasyon sorunu giderilmeden, kapitalist sistemin getirisi olan haz ve hıza dayalı yaşam biçiminden kurtulmadan, LGBT ve LGBT’nin propagandasını yapan medya içerikleri ortadan kaldırılmadan, cinsiyetsizleştirmeyi dayatan küresel ve sistematik saldırı yok edilmeden aileyi tam manasıyla korumak mümkün olmayacaktır. Aynı şekilde zararlı akımların ve alkol, uyuşturucu gibi bağımlılık yapan maddelerin toplum içerisinde dolaşması engellenmeden de aileyi korumak pek mümkün olmayacaktır.

Dolayısıyla “özgürlükler” adı altında her türlü sapkınlıklara ve kötülüğe kapı aralayan, aileyi de hedef tahtasına oturtan sistem kapitalizmin ta kendisidir. Eğer gerçekten ailenin korunması ve güçlendirilmesi isteniyorsa İslâm’a ve İslâmi değerlere geri dönüş yapılması öncelikli hedef olmalıdır.

“Ey iman edenler! Sizi, size hayat verecek şeylere çağırdığı zaman, Allah’a ve Rasulü’ne icabet edin.” [Enfal, 24]