TERK ETTİK, TERK EDİLDİK
25 Aralık 2021

TERK ETTİK, TERK EDİLDİK

“Ne şart ve durum olursa olsun asla burayı terk etmeyeceksiniz. Bizlerin cesetlerinin akbabalar tarafından parçalandığını görseniz bile yerinizi bırakmayacaksınız.” [Ahmed Bin Hanbel]

Efendimiz (sav) Uhud’da sahabeye böyle seslenmiş, Okçular Tepesi’ni terk etmemelerini istemişti. Bir anlık gaflete düşen Sahabe Efendilerimiz görev yerlerini terk etmiş, Uhud bir zafer olmaktan çıkmış, Hz.Hamza (ra) ve Musab Bin Umeyr (ra) başta olmak üzere 70 kadar Sahabe Efendimiz şehid edilmişti.

Ümmet olarak Okçular Tepesi’nden sonra da Kur’an ve Sünnetin ne olursa olsun terk edilmemesi talimatına rağmen birçok kez tepeyi terk ederek büyük bozgunlar yaşadık ve yaşamaya devam ediyoruz.

Veda Hutbesi’nde “Size iki emanet bırakıyorum. Onlara sımsıkı sarılırsanız asla yolunuzu şaşırmazsınız.” demişti Resulullâh (sav). Ümmet olarak sımsıkı sarılmamız gereken Kur'ân ve Sünnetten uzaklaştıkça eğitimde, içtimai nizamda, yönetimde ve iktisatta krizler yaşamaya başladık.

Yönetimin Fransız Laiklik Hukuku’na göre, ticaretin Alman Borçlar Hukuku’na göre, evliliğin İsviçre Medeni Kanunu’na göre, yargının İtalyan Ceza Hukuku’na göre tanzim edildiği bir düzende Kur’an’a ve Sünnete göre yaşam mücadelesi veren Müslümanlarız.

Asrı Saadetten asrı felakete uzanan yolculuğumuzda Müslüman kimliğimizi kaybettik. Dâr’ul Erkâm olması gereken evlerimiz Allah’ın (svt) anılmadığı, Kur’an ve Sünnetin yaşanmadığı Dâr’ul Nedve’lere döndü. Ahir zaman fitneleri sağanak sağanak üzerimize yağıyor.

Efendimizin (sav) “Öyle bir zaman gelecek ki fitneler evlerinize yağmur gibi yağacak.” uyarısını yaşadığımız zamanlardan geçiyoruz. Boşanmalar, kavgalar, aldatmalar, sapkınlıklar, suçsuz yere adam öldürmeler, tacizler, tecavüzler, ırkçılık vs... Ahlaki krizlerden başımızı kaldıracak hâlimiz kalmadı. Öyle bir fitne yağmuruna tutulduk ki biz biz olmaktan ben olmaya geçtik. “Müslüman bir binanın tuğlaları gibidir. Tuğlalardan biri çekilirse bina çöker.” diyen Nebi’ye (sav) yakışır bir Ümmet olamadık, kardeşlerimizin derdi ile dertlenemedik. Helâllerin haram, haramların helâl olduğu, mülkünde sözün Allah’tan (svt) alınıp beşere verildiği bir sistemde yaşıyoruz. Akidesi laiklik olan kapitalizm her geçen gün daha çok canımızı acıtıyor. Müslüman kimliğimizi yok ediyor.

Malumdur ki birkaç gün sonra 2021 yılına veda edeceğiz. Sokaklar ve caddelerde canhıraş yılbaşı hazırlıklarına şahit oluyoruz. Süslenen çam ağaçları, hazırlanan hediyelikler, her köşe başına kurulmuş milli piyango tezgâhları bizlere nasıl bir ülkede yaşadığımızı sorgulatmıyor mu?

Oysa ki Müslümanın kutlaması gereken iki bayramı vardır. Allâh Resulü (sav) Mekke’den Medine’ye hicret ettiğinde bunu özellikle Müslümanlara dikte etmiştir.

Öyle ise soruyorum sizlere anayasası Kur'ân ve Sünnet olan bir Müslüman yılbaşı kutlar mı?

Gayesi, gayelerin gayesi Allah Subhanehû ve Teâlâ’yı razı etmek olan bir Müslüman Rabbini gadaplandırır mı?

Müslümanın kutladığı noeli eleştirmek kadar içinde bulunduğu sistemi (demokrasi-laiklik-kapitalizm) eleştirmek, kınamak, ondan beri olmakta gerekmez mi?

Ne demişti Resulullâh (sav):

“Sizler karış karış, arşın arşın sizden öncekilerin yolunu izleyeceksiniz. Onların inançları ve yaşayışlarını ölçü edineceksiniz. İnsanın giremeyeceği küçük bir keler / kertenkele deliğine girecek olsalar, siz de onları takib edeceksiniz.” Hz. Peygamberin gelecekle ilgili bu ürpertici açıklaması üzerine biz Sahabiler sorduk: “Ya Resulullâh! (İzlerini takib edeceğimiz bu topluluklar) Yahûdiler ve Hristiyanlar mı olacak?” Şöyle buyurdu: “Ya başka kimler olacaktı?” [Buhari]

Subhânallâh!

14 asır önce söylenmiş hadis şu anda ki hakikati ne kadar da güzel yansıtıyor değil mi?

Değil takip etmek birebir batı hadaratını hayatlarımıza enjekte etmiş durumdayız. Durum o kadar vahim ki onlardan daha çok batılılaşmışız. Sizler de benimle hemfikir misiniz?

Milli piyangodan çıkacak para ile fakirlere infak edeceğim diyen biri Peygamberin risaletini anlamış mıdır?

İslâm beldeleri açlık ile imtihan olurken içkinin baş tacı edildiği kelli felli yılbaşı sofraları Müslüman kimliğimize yakışır mı?

Noel baba çocuklara oyuncak getiren tonton bir dede olacak kadar masum mudur?

Kapitalizm, kendi çocukları üzerine gökten oyuncak, Müslüman çocukları üzerine ise gökten bomba yağdıran kokuşmuş bir sistemdir!

İslam ise gecenin soğuğunda Medine sokaklarında, yüzünü kapatıp “Allah bilse yeter.” diyerek, fakirlere erzak taşımaktan sırtı nasır tutan, Peygamber torunu Zeynel-i Abidin (ra) gibi şahsiyetlerin yetiştiği bir sistemdir.

Hâlâ akletmeyecek misiniz?

Yılbaşında işlenen haramlar, yanlışlıkları çoğaltıldıkça çoğaltılabilir. Amma ve lâkin sözün özü şudur ki: Müslüman akidesini yıkacak yılbaşını kutlamaz. Ne demişti Efendimiz (sav):

“Benim ve sizin durumunuz, ateş yakıpta, ateşine cırcır böcekleri ve pervaneler düşmeye başlayınca, onlara engel olmaya çalışan adamın durumuna benzer. Ben sizi ateşten korumak için kuşaklarınızdan tutuyorum, siz ise benim elimden kurtulmaya, ateşe girmeye çalışıyorsunuz.” [Müslim, Buhârî]

Rabbim bizi yakıtı taşlar ve insanlar olan cehennem azabından muhafaza eylesin. Ümmetim Ümmetim diyerek gözyaşı döken Resul’ün (sav) risaletini hakkı ile anlamayı, anlatmayı, amel etmeyi ve sahip çıkmayı nasib eylesin.

Unutmayalım ki terk edersek, terk ediliriz.

İrem DUMAN