SEÇKİN DAVRANIŞLAR
19 Mart 2024

SEÇKİN DAVRANIŞLAR

İnsan, şu sıradan ve geçici dünya hayatının geçici süslerine aldanmayıp da kendisine tüm bu nimetleri verenin Allah olduğunu hakkıyla anlamaya gayret ederse artık hiçbir şey onu şaşırtmaz. Aksine her bir şey kendisini Allah’ı anmaya ve şükretmeye, O’nun rızası için yaşamaya götürür. Böylece hem kendi nefsine hem de başkalarına karşı hayırlı bir insan olur.

Kendini Rabbine kulluk etmeye adamış bir insan, Hâkim olanın yalnız Allah olduğu, göklerin ve yerin mülkünün de O’na ait olduğu bir dünyada, bütün işlerin de Allah’a döndürüleceğinin idraki ile yaşar. Allah’ı (svt), Rasulü’nü (sav) ve Allah yolunda cihadı, babasından, evladından, eşinden, akrabalarından, malından, kesada uğramasından korktuğu ticaretinden, güzel meskenlerinden daha fazla sever.

Bu ayet insanın davranışlarını düşünmesinde, kusurlarını muhasebe etmesinde, yapacağı yükümlülükleri düzenlemesinde dosdoğru bir ölçüdür.

Kendisini hayırdan alıkoyacak ve uzaklaştıracak tüm muhabbetlere karşı Allah ve Rasulü’nü daha çok severek tedbir alması gerektiğini öğretir. Kişinin gönlünde müthiş güzel niyetler ve salih ameller hazırlamasına vesile olur. Kişinin konumu ne olursa olsun, Müslümanlara yapacağı muamele Allah ve Rasulü’ne olan sevgiye dayanacağı için onlara karşı çok hayırlı olur biiznillah.

  • Allah’ı anmak ve Allah’a ibadet etmek onda öylesine bir etki bırakır ki ibadetlerini tekrarlamakla kalmaz nafilelerle artırır.

  • İlmi ile insanlara ders vererek veya yazılar yazarak Allah’ın dininin hâkim kılınmasında faydalı olmaya çalışır. Zamanını bu işe adar. (Üzerimize dayatılan gayri İslami bir düzen varken, bu düzenin İslam ile değiştirilmesi görevi farzdır. Farzlar da nafilelerden önceliklidir. ) Bu işleri bittiğinde tekrar nafilelerine dönebilir.

  • Allah’ın ve Rasul’ünün sözlerini tefekkür eder. İslam’ı öğrenmeye gayret eder, alimlerin ilimlerinden faydalanmaya çalışır. Kaideleri not alır, kadınlara, gençlere, çocuklara özetler hazırlar. Kendinin ve toplumun berrak bir akide ve temiz bir ahlak sahibi olabilmesi, kalbinin dünyalık sevgilerden arınması için bu ilimleri öğrenir ve öğretir.

  • Evini, çocuklarını mağdur etmeden onların ihtiyaçları ve terbiyeleri ile ilgilenir. Allah’ı anmanın tüm dünyalık işleri yaparken de mümkün olduğunu bilir.

Görevi devlet başkanlığı yahut Müslümanların işlerine bakmak olan idarecilere gelince:

Onlar için Müslümanların işlerini Hâkim olan Allah’ın şeriatına göre yerine getirmek farzdır. Farzların en kapsamlı olanıdır. Bu konumdaki bir kişinin görevi İslam’a ve Müslümanlara hizmetten başka bir şey değildir.

Bu konu özellikle gündemde Gazze varken, gündem haline getirilen demokratik seçimlerin Ümmetin geneline hiçbir faydasının olmayacağı, hiçbir problemine çözüm getiremeyeceği, hele ki İslam’ın hükümlerinin tatbik edilmesinde hiçbir adımın atılmayacağı düşünülmelidir.

Tüm amellerin Allah’a sunulduğu, hatimlerin indirildiği şu mübarek Ramazan-ı Şerif’te yeryüzünde Rabbimizin Kitabının ve Rasulün Sünnetinin hâkim kılınmasının, Hilafet Devletinin kurulması için çalışmamızın farz olduğu ve Rabbimizin ve Rasulü’nün belirlediği İslami düzene geri dönmemiz gerektiği özellikle tefekkür edilmeli ve bu yolda gereken adımlar acil olarak atılmalıdır.

Rabbimiz her alim, abid, mücahit ve bu yola talip olan her kuluna rahmet kapılarını açsın.

“Onlar ki Rablerine secde ederler ve kıyamda dururlar.” [Furkan 64]