Ramazan ayı, geçen yılın kirlerinden arınmamız, gelecek yıla takva ve salih amel azığıyla başlamamız için Rabbimizin Mümin kullarına ikramı ve lütfudur. Müminlere Ramazan ayını lütfedip Ümmeti bu mübarek ay ile şereflendiren Allah’a (svt) hamd olsun. Rahmet rüzgârlarıyla esen bu ay; af, mağfiret ve İbrahimî bir teslimiyetle adanmışların bağışlanacağının müjdecisi olan kutlu bir aydır. Allah Subhanehu ve Teâlâ Ramazan ayının önemini ayet-i kerimesinde şöyle bildirmektedir:
شَهْرُ رَمَضَانَ الَّذٖٓي اُنْزِلَ فٖيهِ الْقُرْاٰنُ هُدًى لِلنَّاسِ وَبَيِّنَاتٍ مِنَ الْهُدٰى وَالْفُرْقَانِۚ فَمَنْ شَهِدَ مِنْكُمُ الشَّهْرَ فَلْيَصُمْهُؕ وَمَنْ كَانَ مَرٖيضاً اَوْ عَلٰى سَفَرٍ فَعِدَّةٌ مِنْ اَيَّامٍ اُخَرَؕ يُرٖيدُ اللّٰهُ بِكُمُ الْيُسْرَ وَلَا يُرٖيدُ بِكُمُ الْعُسْرَؗ وَلِتُكْمِلُوا الْعِدَّةَ وَلِتُكَبِّرُوا اللّٰهَ عَلٰى مَا هَدٰيكُمْ وَلَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ “O (sayılı günler), insanlar için hidayet rehberi , doğru yola ileten, doğru ile yanlışı birbirinden ayıran; apaçık kanıtları içeren Kur’an’ın indirildiği aydır. Sizden kim bu aya erişirse oruç tutsun, kim hasta veya yolcu olursa tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutsun. Allah, sizin için zorluk değil kolaylık diler. Allah, belirlenen günlerin sayısını tamamlamanızı ve size doğru yolu gösterdiğinden, Kendisini yüceltmenizi ister ki böylece şükretmiş olursunuz.” [Bakara 185 ]
O sayılı günlere ulaşan her Müslüman için Ramazan ayı üç evreden oluşmaktadır. Bunlar; Ramazan ayının ne anlama geldiği, nasıl geçirileceği ve Ramazan’da yapılan amellerin Ramazan sonrasında kişinin hayatını ne yönde etkilediğidir.
Günümüzde Ramazan denince bir kesimin aklına: “Alışveriş, festival, iftar, iftarlıklar, ramazan pideleri, sahur, bayram, bayram şekeri, bayram tatlısı, şölen ve eğlence” gibi şeyler gelmektedir. Hâlbuki Ramazan denince aklımıza bunların ötesinde: Çokça tövbe, tefekkür ve istiğfar etmek, saf saf namaz kılmak, zikir etmek, Kur’an’ı tilavet etmek, yardımlaşmak ve sorumluluk bilincine varmak” gibi ameller gelmeli ayrıca amellerimiz ile bedenimizin yanında ruhumuzun arınması da aklımıza gelmelidir. Ramazan ayının anlamı arınmak ve teslim olmaya hazırlıklı olmaktır. Rabbimizin katında amelleri makbul bir kul haline gelmek için orucu açlık olarak değil, nefsi terbiye edici bir kalkan olarak görmek, günahlarından dolayı gözyaşı akıtmak, arınmış ve bağışlanmış olarak bu ayı geçirmek en büyük gayemiz olmalıdır. Nitekim Peygamberimiz (sav) Ramazan ayında gözyaşı akıtmıştır. Sahabeler de (ranhum) onun arkasından gözyaşları döküp Allah’ın (svt) rahmet yağdıracağı bu ayda O’ndan (svt) bağışlanma dileyerek Allah’ın (svt) verdiği bu fırsatı değerlendirmek istemişlerdir. Zira Allah Rasulü (sav) bu mübarek ayda sıkça şu duayı ederdi: “Allah’ım! Sen affedicisin, affı seversin beni affet!”
Ramazan ayını ihya etmenin önemli unsurlarından biri de istikamet üzere bir kulluk için azık biriktirmektir. Ramazan ayı Rıza-i İlahi ve Firdevs cennetlerine eriştirecek salih amelleri edinmek için insanlara bahşedilmiş bir fırsattır. Rasulullah (sav), Rabbani fırsatlar hususunda şu tavsiyede bulunmuştur: “Sizin günleriniz içinde Rabbinizin size sunduğu hediyeler/fırsatlar vardır. Onları elde etmeye çalışın. Umulur ki sizden biri o fırsatlardan birini elde eder de sonrasında asla şekavet yaşamaz.” [Taberani]
Allah Rasulü (sav) burada umumi bir tavsiyede bulunmuştur. Allah’ın (svt) bazı zamanlarda kuluna salih amellerin kapısını açması ve kulluk yapmasına zemin oluşturması gibi ne zaman olacağı belli olmayan fırsatlara karşı hazırlıklı olmayı ve bu fırsatları kaçırmamaya gayret göstermeyi öğütlemiştir. Ramazan ayını ihya etmeye niyetlenen her Müslüman kendisine sürekli bu telkinde bulunmalı ve ebedi kurtuluşu elde edeceği bir fırsatla karşı karşıya olduğunu hatırında tutmalıdır. Ve kendine şöyle demelidir: “Ey nefsim, kulluğun hakkını veremediğinde bahane olarak öne sürdüğün şeytan zincire vurulmuştur, bu senin için bir fırsattır.” Hadis-i Şerifte şöyle rivayet edilmektedir: “Ramazan ayı girdiği zaman cennetin kapıları açılır, cehennemin kapıları kapanır ve şeytanlar da zincire vurulur.” [Buhari, Müslim]
Gelen her misafirin bir dönüş vakti olduğu gibi 11 Ayın Sultanı Mübarek Ramazan ayının da bir dönüş vakti vardır. Evimize gelen misafirleri memnun etme çabasına girdiğimiz kadar acaba “Ramazan ayının hakkını verebildik mi, bizden razı olmuş şekilde mi aramızdan ayrılıp gitti ve gereği gibi idrak edip ihya edebildik mi?” sorularını kendimize sormalıyız. Bir insanın maddi ya da manevi bir şeye ne kadar değer verdiği onu nasıl karşıladığından ve onu ağırlamasından anlaşılır. Örneğin; çok değer verdiği ve konum sahibi birine misafirliğe giderken ya da onu misafir olarak ağırladığında kişinin hazırlığıyla, alelâde biri için yapacağı hazırlık birbirinden çok farklıdır. Yine birazdan namaz kılacak olan birinin namazının kalitesini onun ezanı bekleyişi, abdest alışı ve vakte riayet etmesinden anlayabiliriz. Bir şeye yapılan hazırlığın güzelliği, beklenenin insan nezdindeki değerini gösterir. Öyleyse Allah’a (svt) iman ettim diyen her Mümin bu kutlu misafiri hakkıyla ağırlamalı ve uğurlamalıdır. Ramazan ayında yapılan amellerinden kendine pay alıp hayatı Allah’a (svt) adayarak ahdini diri tutmalı ve bir dahaki Ramazan ayının gelişini mutmain bir kalp ile beklemelidir.
Allah’ın (svt) kerem ve lütfunun fazlalaştığı ve kullarının amellerine sayısız ecirle karşılık verdiği günleri idrak etmek ve hakkıyla ihya etmek duası ile.
#RamazanTeslimiyetZamanı
Sadiye GÜNEŞ