MÜMTAZ KUL
04 Mayıs 2024

MÜMTAZ KUL

Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin, Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin, Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer, O ne müthiş tipidir savrulur enkazı beşer. [Mehmet Akif Ersoy]

Bir neferin göğsünde daha söndü; gasıp Yahudi varlığının elinden çıkan teneke kurşun… O Yahudiliğini yaptı sonuna kadar… Bizim neferimizde adeta şehitliğe kucak açtı… Bir anda olup bitiverirken bu durum, koca tarihe ne çok şeyi anlattı ve anlayan da çok iyi anladı.

Geçtiğimiz günlerde Şanlıurfalı Hasan Saklanan kardeşimiz Kudüs’te şehadete koşar adım yürüdü. Evli ve iki çocuk babasıydı. Kardeşimiz, bu dünyanın süslerini ardında bırakarak koca koca orduların yapmadıklarını tek bir hamleyle yaptı ve tüm dünyaya gösterdi. Bizler de onunla beraber bir kez daha kahraman olmanın ne demek olduğunu görmüş olduk.

Yıllarca bize kahramanlığın üzerine kırmızı bir pelerin alarak, saçma sapan maskeler takarak, çatıdan düşmek üzere olan bir kızı kurtararak yapıldığını gösterdiler. Genç şarkıcıları, oyuncuları ve onların haramlara bulanmış hayatlarını bizlere örnek olarak sundular. Bizler de onlara benzemek uğruna yeni moda akımlar için sıraya girip sahte pelerinler takmakta bulduk kendimizi.

Oysa bunların hiçbirine gerek yokmuş. Kahraman olmak, rol model olmak bunlar değilmiş. Aslında bunlar “gerçek kahramanlıkları" görmeyelim diye önümüze sunulan ambalajlı sahteliklermiş.

Gerçekten kahraman bireyler görmek istiyorsak İslam tarihine bakmamız yeterlidir. Çünkü İslam tarihi gerek Peygamberimizle (sav) gerek Sahabelerle ve gerek onun yolundan giden Halife, komutan ve güzide kişilerle; bizlere bunu çok net olarak sunmaktadır. Geçmişte böyleydi, gelecek günler için de böyle olacaktır biiznillah.

İçimizde hala kahramanların olduğunu görmemiz, gelecek günlere umudumuzu daha da arttırmaktadır. İşte umut artırıcı bir babanın hikayesi...

Bir baba düşünün. Yakmış kavurmuş içini adeta Müslümanların çığlığı. Bir baba düşünün. Onun için yerinde saymak ölümden bile zor gelir olmuş. Bir baba düşünün iki dünya tatlısı evladını ardına bırakarak, başka evlatları kurtarmak için yollara düşmüş. “Kime ne faydam olabilir ki ?”diye düşünmeden, bir kişiye dahi umut olabilmek için çıkmıştı yola Hasan Saklanan kardeşimiz ve yolunun sonu şehadete çıkmıştı.

O yol ki ne de güzel bir yol. Lakin bu yolun fedakarlıkları vardır. Bedel ister. Kardeşimiz de gereken bedeli hayatıyla verdi. Eşini ve evlatlarını geride bırakarak ve belki de nice hayallerini…

Ama o biliyordu ki Allah için bıraktığı ne varsa karşılığı cennette misliyle verilecekti. Kim bilir belki de bu onun en büyük umudu olmuştu.

Gün geçtikçe yaşadığımız olaylar birçok şeye yeniden bakmamıza sebep olmakla beraber asıl olması gerekenin de ne olduğunu anlatır durumdadır. Bu ve buna benzer meseleler bizlere açık olarak öğretiyor ki koca orduların gösteremediği cesareti bir kişi, tek başına gösterebiliyor. Onu, bu eylemi yapmaya sevk eden hususun ise yerinde saydırmayıp harekete geçiren imanı olduğunu görüyoruz. Rabbim bize de tüm ümmeti harekete geçirebilecek bir bilinç nasip eylesin.

Ümmet olarak zor zamanlardan geçiyoruz. Hepimiz yaşanılan olaylar karşısında üç maymunu oynayan yöneticilere kızgın olmakla beraber nasıl bu kadar sessiz kalınabildiğini idrak etmekte zorlanıyoruz. Müslüman olmayan sırf insanlık dramı olarak baktıkları için bile yerinde duramayan gayr-ı Müslimler bu kadar eylem, protesto gösterisi yaparken bizim Müslüman yöneticilerin sessizliği, üstüne bir de ilişkilerini devam ettirmeleri onlara olan kızgınlığımızı her geçen gün daha da arttırıyor.

Orduları kışlalara hapsederek mazlum kadınların, çocukların yardımına yetişmeyen yöneticilere, bir kişinin tek başına iki yahudi askerini alt etme cesaretini gösteriyoruz.

Sırf insan olduğu için bu vahşete göz yummayan gayr-i Müslimlerin vicdanlarını, kendi vicdanlarıyla kıyaslamalarını istiyoruz. Hasan kardeşimiz ve onun gibi nice kahramanlar bu dünyada gösterebilecekleri en onurlu duruşu gösterdiler.

Peki ya siz? Size düşen onurlu duruşu ne zaman göstereceksiniz? Bir kişi bu kadar çok şeyi bir hamlesiyle yapabiliyorsa, Ey yöneticiler! Sizler sorumlusunuz! Bu zulüm sonucu dökülen her gözyaşından, atılan her kurşundan.

Allah’ın vaadi gerçekleşecektir ve yakındır. Siz isteseniz de istemeseniz de. Allah’ın vaadinin gerçekleşeceğini bildiğiniz halde buna vesile olan yöneticilerden olmak istemez misiniz? Sizlere açılan bu fırsat kapısından içeri girerek mazlumlara ve tüm Ümmete yeniden bir ışık olmak inanın zor değil! Bu Ümmeti yanınıza alın, karşınıza değil!

Hasan kardeşimin şehadetini Rabbim katında kabul eylesin, ailesine sabırlar versin. Bizlere de “mümtaz kul” ve çok güzel bir örnek olarak almayı nasip eylesin.

Allah’ın dini için şehadet şerbetini yudumlayan tüm kardeşlerime selam olsun. Vesselam

Sümeyye Yıldız