LÂ DEYİN MÜSLÜMANLAR, BATI'YA VE BÂTILA!
14 Ocak 2024

LÂ DEYİN MÜSLÜMANLAR, BATI'YA VE BÂTILA!

İslam Ümmeti bir asırdır asla layık olmadığı bir konumda yaşamaktadır. Bu gizlenemez ve inkar edilemez bir gerçeklik olarak önümüzde durmaktadır. İslam’ın ve Müslümanların üstünlüğüne tahammül edemeyen Batılı kâfirler onu bir asır önce 57 devletçiğe ayırıp her karış toprağına insan aklından nükseden kanunlarla hüküm kurmuştur. Şimdiyse hangi coğrafyasına baksanız orada kan, orada gözyaşı... İslami kimliğinden dolayı kaç tane sürgün, kaç tane yoksul, kaç tane ırzına geçilmiş kadın ve çocuk var! Yanlış duymadınız sadece kadınlar değil ağır işkenceye maruz bırakılmış sayısı bilinmez kaç tane çocuk vardır bu topraklarda...

Oysa İslam tarihi boyunca Müslümanlar dünyanın efendisi ve hayrın liderleriydiler. Bunun meyvesi olarak toplumsal hayatta huzur, güven ve refah içinde emniyette yaşıyorlardı...

Bugün ise halimiz ortada. Üç aydır yanı başımızda Filistin topraklarında yaşanan katliama, bu soykırıma, ona sessiz kalan Müslüman yöneticilere ve tüm batıl sistemlere Müslümanlar olarak “Filistin Hilâfet ile kurtulur” diyerek tepki niteliğinde düzenlenen köklü çözümün sunulduğu yürüyüşler ve basın açıklamalarına iştirak ettik.

Gündemi futbol ve gereksiz birçok meseleyle meşgul etmeye çalışan sosyal medya kullanıcıları, bir anda yine Filistin’e ses olmak için Galata Köprüsü’nde toplanan insanların arasında tevhid bayrağı taşıyan bir Müslümanın darp edilmesiyle meşgul hale geldi ve bir anda “Hilafet” kelimesi gündemin başında yer aldı.

Bizler bu olayla gördük ki insanlar bize dayatılan bu laik kapitalist sistem içerisinde manipüle olmuş ve trajikomik duruma düşmüşlerdir. İslam dininin direği olan ve bu dine girmek için söylenmesi gereken “La İlahe İllallah Muhammeden Rasullah” kavline düşman hale gelmiş, üzerinde tevhidin yazılı olduğu bu bayraktan rahatsız olmuşlar, kinlerini kusmuşlardır.

Bu olay üzerine İstanbul Barosu bir açıklama yayınladı; "Büyük önder Atatürk, Nutuk’ta Halifeliğin kaldırılması ile ilgili açıklamalar yapmış, sonuç olarak şunu söylemiştir:

“Efendiler, açık ve kesin söylemeliyim ki, Müslümanları hâlâ bir halife korkuluğu ile uğraştırıp aldatmak gayretinde bulunanlar, yalnız ve ancak Müslümanların ve özellikle Türkiye’nin düşmanlarıdır. Böyle bir oyuna kapılıp hayal kurmak da ancak ve ancak cahillik ve gaflet eseri olabilir.

Laik Cumhuriyetimizin en önemli kazanımlarından biri olan 3 Mart 1924 tarihli ve 431 sayılı Devrim Yasası da yürürlüktedir.”

Yazının devamında bu bayrak altında slogan atan, yürüyüş düzenleyen kitlelere soruşturma açılacağını vurgulamıştır. Buna tepki niteliğinde Avukat Mustafa Kocamanbaş; “İstanbul Barosuna hatırlatmak gerek; Demokrasi ve cumhuriyet yerine Sosyalizm ve komünizm isteyen kişi ve kurumlar hakkında hiç açıklama yaptınız mı ya da yapmayı düşünüyor musunuz? Yoksa probleminiz sadece İslami değerler ile mi?" ifadelerini kullandı.

Sizler de çok iyi biliyorsunuz ki La ilahe illallah demek; Allah’tan başka ilah, hüküm koyan, hükmeden başka kimse (güç ) yoktur anlamına gelir. Bizler “La” dedik ve ittik elimizin tersiyle bâtılı. Ve iman ettik Hüküm koyucu olan tek bir yaratıcıya... Ama sizler bu bayrağın altında toplanacak, güçlenecek ve özüne dönecek olan Müslümanlardan korkuyorsunuz. Siz parçalanmış bu Ümmeti birleştirecek olan Tevhid’den korkuyorsunuz! Çünkü sizler ayakta durmaya takati kalmamış kapitalist sistemden besleniyorsunuz.

Ama şunu bilin, Kelime-i Tevhid bayrağı ki küfrün ta beynine dikilecek ve İstikbal yeniden İslam’ın olacaktır.

Göklerde vahdetin simgesi dalgalanacaktır. Tıpkı Hz. Ali ‘nin dediği gibi;

“İyi insanlar huzura kavuşsun, kötü insanların da şerrinden korunulsun.”

Ey Rabbimiz tez zamanda karanlıktan aydınlığa çıkaracak vaadini ikram et...

Sena TAŞPINAR