KİMSENİN HATRI YOKTUR ALLAH'IN HATRI YANINDA
26 Kasım 2022

KİMSENİN HATRI YOKTUR ALLAH'IN HATRI YANINDA

وَمَا خَلَقْتُ ٱلْجِنَّ وَٱلْإِنسَ إِلَّا لِيَعْبُدُونِ

“Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.” [Zariyat 56]

Kulluk için gönderildiğimiz dünya hayatında tek gayemiz gayelerin gayesi olan Allah Subhaneu ve Teâlâ'yı razı etmektir. O'nu (svt) razı etmenin yolu ise helallerini helal haramlarını haram bilmek, emri bil maruf nehyi anil münkeri hayatımızın şiarı edinmekten geçer.

وَيَأْمُرُونَ بِٱلْمَعْرُوفِ وَيَنْهَوْنَ عَنِ ٱلْمُنكَرِ ۚ وَأُو۟لَٰٓئِكَ هُمُ ٱلْمُفْلِحُونَ

“Sizden, hayra çağıran, iyiliği emreden ve kötülükten men eden bir topluluk bulunsun. İşte kurtuluşa erenler onlardır.” [Al-i İmran 104]

Ayet-i kelimeye göre işe kendimizi Allah'ın (svt) razı olacağı şekliyle imar etmekten başlayıp evimizi, sokağımızı, mahallemizi ve akabinde toplumu inşâ ederek devam etmeli, kurtuluşa erenlerden olmalıyız.

Müslümanın evini, hayatını ve dinini planlaması öncelikli işi olmalıdır.

Peki bu planlamayı kime ve neye göre yapacağız?

Aslında cevap çok basit!

Tabiki de imanımıza ve hayatımıza göre.

Yani Allah'a (svt) kesin ve yakini bir iman ile.

Her daim Rabbimiz ile bağımızı sımsıkı tutup her geçen gün daha da artırarak, sağlamlaştırarak, Allah'a (svt) imanımızın önüne hiçbir şeyi geçirmeyerek.

Hayatımızı İslam üzere imar etmek, kurtuluşa giden yolda en büyük azıktır bizler için. Biz ne kadar Müslümanlık idda edersek edelim, ne kadar Kur'an'ı okuyup, dilimizden düşürmesek, Peygamberi (sav) ne kadar çok sevsek, adı her anıldığında elimizi kalbimize götürsek de, ne kadar imanımız güçlüdür diye zannetsek de hakiki bir gerçek var ki o da ahirete imanımız neyse o kadar Müminiz, o kadar Müslümanca yaşayabiliriz.

Zira akide (iman); insan, hayat, kainat öncesi ve sonrası; öncesi ve sonrasının birbiri ile alakası olan külli bir fikirdir. Yani insan kulluk için gönderildiği dünya hayatında yaşadıklarından ve amellerinden ahirette hesaba çekileceği gerçeği ile cennet için yoğrulduğu bir hayat, bir ev inşa eder kendine.

Unutmamak gerekir ki, dünya bizim ahirete göçme istasyonumuzdur.

Evlerimiz; Allah'ı (svt) hatırladığımız, helali kanımız, suyumuz, havamız bildiğimiz, haramdan ateşten korkar gibi korktuğumuz, çocuklarımızı Kelime-i Tevhid ekseninde büyüttüğümüz merkezlerimiz olmalı. Elalem tanrıları ile değil Allah'ın (svt) dedikleri ile yönetilmeli her halimiz. Nihayetinde evlerimiz bu dünyada cennetin şubelerinden bir şube olacaktır biiznillah.

Ahiret için hazırlanmış, dünyada bir ev inşâ etmek ne büyük saadet olsa gerek.

Ahir zamandayız. Fitnenin kol gezdiği, helalllerin haram, haramların helal sayıldığı, hakimiyetin Allah'tan (svt) alınıp beşere verildiği, demokrasi, lâiklik ve zulmün kol gezdiği, suçluların özgür, masumların suçlu sayıldığı, İslami hayat yaşamayı isteyenlerin, Rabbim Allah'tır diyenlerin hapsedildiği, zilletin hakimiyet sürdüğü bir zaman dilimindeyiz.

Fitne zamanı; herkesin ben dediği, kardeşinin derdi ile dertlenmediği, her türlü zulmün, işkencenin arttığı, Allah'ın (svt) hükümlerinin tatbik edilmediği, riyanın, rüşvetin, adam kayırmanın, makam, mevki, saltanat, şan ve şöhret için zalimin karşısında eğilip büküldüğü, kâfirlerle, zalimlerle, fasıklarla el sıkışılıp iş birliği yapıldığı zamandır.

Sizce biz şuanda fitne zamanında değil miyiz?

Böyle zamanlarda iyi işler yapmak herkesin kendi kendine yonttuğu bir zamanda Allah'tan (svt) yana olmak, Peygamberden (sav) yana olmak, din için ve insani değerler için yaşamak diğer bütün zamanlardan daha değerlidir.

“La” dedikten sonra eğmeden bükmeden hakkı haykırmak zalimin karşısında durmak, kafirlerden zalimlerden yüz çevirmek, mülkünde sözü Allah'a (svt) vermek, risalet davasına sahip çıkmak, İslami bir hayat inşâ etmek için cehd etmek, Raşidi Hilafeti yeniden ikâme etmek için gecesini gündüzüne katıp çalışmaktır samimiyet, ciddiyet ve Allah'ın (svt) hatrını üstün tutmak.

Her ne pahasına olursa olsun gayemiz falana filana yaranmak yada birilerinin hatrına hakkı gizlemek, susmak değil Allah'ın (svt) hatrını herşeyin ve herkesin üstünde tutmak olmalı.

Ey ademoğlu! Emrolunduğun gibi dosdoğru ol, istikamet üzere ol, savrulma nokta kadar menfaatin için, virgül kadar eğilme. Ona buna yaranmak için, şunu bunu elde etmek için hak bildiğin şeyi söylemekten çekinme. Evet yerine ve zamanına dikkat et ama hiçbir zaman istikametten ayrılma. İstikamet Elif gibi başı dik tutmaktır. İstikamet Allah'ın (svt) bir emri ile Peygamberin (sav) saçlarını ağırtan, belini büken bir davanın neferi olarak Allah'ın (svt) hakkını gözetmek, hatrını bilmektir.

رَضِىَ ٱللَّهُ عَنْهُمْ وَرَضُوا۟ عَنْهُ ۚ أُو۟لَٰٓئِكَ حِزْبُ ٱللَّهِ ۚ أَلَآ إِنَّ حِزْبَ ٱللَّهِ هُمُ ٱلْمُفْلِحُونَ

“Allah onlardan razı olmuş, onlar da Allah’tan razı olmuşlardır. İşte onlar, Allah’ın tarafında olanlardır. İyi bilin ki, Allah’ın tarafında olanlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.” [Mücadele 22]

İrem DEMİRCİ