KAPİTALİST PRANGADA MEDENİYET
24 Şubat 2024

KAPİTALİST PRANGADA MEDENİYET

Medenileşmek... Ne kadar da havalı ve gösterişli bir kelime öyle değil mi? Son dönemlerde sıklıkla rastladığımız ve adeta sanki son yüzyıldır hayatımıza girmiş bir kelime gibi dahası İslam'a ve kutsallarına saldırıldığında hep arkasına sığınılan içi boşaltılmış, amacı küçültülmüş şatafatlı bir kelime…

Medenileşmek kelimesinin kelime anlamına baktığımızda uygarlaşma manasına geldiğini görmekteyiz. Uygarlaşmak ise; toplumun ve yahut ferdin fikir, sanat endüstri ve benzeri alanlarda çok büyük bir gelişme göstermesidir. Bu tanımı biraz daha anlaşılabilir kılmak istersek, bir toplumun hayatını etkileyecek alanlarda gelişme göstermesi, mevcut halinden bir üst haline geçmesi durumudur. Bunu sağlayabilen toplumlar uygarlaşmış, medenileşmiş seviyesine gelirler ve kalkınırlar. Amacım burada TDK kılıfına bürünüp bu kelimeyi ekine köküne ayırmak değil son dönemlerde yaşanılan olayların bu kelimenin alakasızlığı ile olan ilişkisini anlatmaktır. Sadece bu tanımdan yola çıkarak, bir toplumun ne kadar medeni ne kadar uygar olduğunu ya da olmadığını, olmuşsa da ne zamandan beri süre geldiğini anımsayacağınızı tahmin ediyorum.

İnsanoğlu her zaman insan, hayat ve kainatı anlama ve yorumlama çabası içerisine girmiştir. Bu çaba ona verilen akıl nimeti ile kişiye bir bakış açısı kazandırır ve bu bakış açısını kazanan kişi de hayatını buna göre idame eder. Lakin buradaki amacımız sadece bir cevap bulmak değil hem aklımızı hem kalbimizi hem de fıtratımızı ikna edebilecek cevaplar bulmaktır. İşte İslam'ın mükemmelliği yani kişiyi ve toplumu medenileştirmesi de buradan ortaya çıkmaktadır. Çünkü İslam insan, hayat ve kainatı anlamada ve bireyin yerini bulmasında aklını da kalbini de fıtratını da tam anlamıyla ikna eder. Bunu bu şekilde yapabilen başka hiçbir fikir, hiçbir ideoloji, hiçbir akide yoktur. Bu durum ancak ve ancak kıyamete kadar devam edecek olan hak din İslam'da bulunur. Dolayısıyla insanın medenileşmesinden bahsedeceksek uygarlığın İslam'la temellerinin atıldığını, İslam ile sağlanacağını ve İslam olmadan hiçbir şekilde medenileşmenin de olmayacağını yazmak isterim.

İslam dini yeryüzüne gelmeden önceki insanlığın durumu hepimizin malumudur. İslam geldikten sonra da nurunun yayılmadığı toprakların durumunu da bilmekteyiz. Ne zaman ki İslam bir beldeye gelmiş ve orada tam anlamıyla tatbik edilmiştir adeta yağmurdan sonra suya doyan toprak misali gibi gittiği her yeri yeşillendirir, medenileştirir, uygarlaştırır.

Son dönemde daha sık duyduğumuz bu kavram Cumhuriyetin kurulmasıyla bizlere armağan edilen bir kavram değildir. Şu an her ne kadar Cumhuriyetçi yaklaşımlar medeni, dini yaklaşımlar geri/yobaz olarak nitelense de durumun böyle olmadığı hem vakıa hem de toplum olarak açıktır.

Unutmayın ki; kişinin hiçbir iradeye dayanmadan heva ve hevesine göre yaşaması medenilik değil, bu sisteme çarklık yapmaktır. Unutmayın ki; kişinin cinsel yöneliminde söz sahibi olması medenilik değil bu sisteme meta olmasındandır. Ve unutmayın ki; kişinin bu hayatta İslamsız bir yaşam sürmek istemesi medenilik değil bu sisteme köle olmak istemesindendir.

Vesselam

Sümeyye YILDIZ