Zulmün sesi yine yankılanır oldu sokaklarda... Filistin sokakları en acısından şahit oluyor yine kan ve gözyaşına. Filistin sokakları şahit oluyor yine çocuk kahkalaları yerine yardım çığlıklarına.
Şahit oluyor yine bir annenin “yemek hazır” seslenişi yerine çaresizce cansız bedenlerinin başında haykırışlarına...
Bir babanın, evladının cansız bedenini taşımasına şahit oluyordu...
Hiç kesilmemişti ki aslında. Bu sokaklar aşinaydı bu tablolara. Hiç bitmemişti ki zulmün sesi. Kalkan düştüğünden beri.
Şu günlerde haber manşetlerimize Cenin düştü. Siyonistler yine yapmışlardı yapacaklarını. Bir kor daha düşürdüler Müslümanların yüreklerine. Fakat belirttiğim gibi yıllardır zulmün göbeği olmuştu Müslüman beldeler. Hilafet Devletinin yıklıması ile sahipsiz kalmış Ümmet asırlardır bu vaziyette.
Asırlardır Filistin, Doğu Türkistan, Suriye ve diğer sair beldeler gözyaşının tablosu oldu. Aynı uzuvların parçaları gibi olan biz Müslümanlar, bugün Mescidi Aksa’nın derdi ile dertleniyor muyuz? Evine iftarlık ekmek götürmek için dışarı çıkan ve orada şehadete yürüyen bir annenin derdi ile dertleniyor muyuz?
Peki, sonbaharda savrulan yaprak misali bizi diyar diyar gezidiren kederin, gözyaşının sebebi nedir?
Cevabı sahih Müslümanlar için bellidir. Nasıl ki bir baba evladını tüm varlığıyla korursa, bir anne nasıl ki evladının nefesine can olursa işte bizim canımıza can katacak olan da, bizleri her türlü beladan koruycak olan -Rasulullah’ın (sav) tabiri ile- “kalkan” olacak olan ancak ve ancak Raşit bir halifedir.
Zira Osmanlı Hilafet Devletinin kılıcının parladığı zamanlarda ne İslam beldelerine ne de Müslümanların canlarına bakmaya dahi cesaret edemeyen zalimler bugün İslam’ın kutsalına dair her ne varsa saldırmaktan zerrece geri durmuyorlar. Onları cesaretlendiren şey bizim kılıçlarımızın paslanmış olmasından başka birşey değildir. Bizleri refaha eriştirecek olan kâfirlerin eteğine dolanan, kınamaktan öteye geçemeyen basiretsiz yöneticiler değildir.
Bizleri kurtaracak olan yegane şey İslam’ın izzetidir, Allah’ın (svt) hükmüdür. Bugün İslam beldelerini; Müslümanların canını, malını, ırzını müdafa edecek olan yalnızca halifedir. Rasulullah (sav) buyurdu ki:
“Şüphesiz imam/halife kalkandır, Onun arkasında savaşılır ve onunla korunulur.” İmam Nevevi; kalkanı savaşırken arkasında korunulan bir siper olarak tarif etmiştir. Zira İmam; düşmanı Müslümanlara zarar vermekten alıkoyan bir siperdir. Bunu da orduyu komuta ederek, sınırları koruyarak ve cihadı düzenleyerek yapar. Bugünse kutsallarımızı, Mescid-i Aksamızı koruyacak olan iradeli bir liderdir. Allah (svt) bizlere izzetimizi muhafaza edecek Ömer bin Abdulazizler, Harun er-Reşitler, Abdulhamitler nasip etsin ve bizlere yeniden fetih düşleriyle uyanmayı nasip etsin.
Zehra Akkaya