Son günlerde kapitalizm gibi insan aklından çıkan fikirler üzerine inşa edilen bütün yönetim şekillerinin oldukça çirkin yüzlerini gördük ve insanı hayattan soğutan iğrenç davranışlara şahitlik ettik. Geleceğe dair ümitlerimiz karardı, endişelerimiz arttı.
Gazze’de yaşanan olaylar ve akabinde patlayan Epstein olayları bize dünyada “insanlık ölmüş” dedirten olaylardır. Son zamanlara damga vuran bu olaylar açısından hayata şöyle bir baktığımızda; merhametsizlerin, psikopatların, satanistlerin, pedofili sapıkların, eşcinsellerin, siyonistlerin ve işbirlikçilerinin yönettiği bir dünyada yaşadığımızı görüyoruz. Türkiye’nin, batılılaşma adına idare hukukunu aldığı Fransa’da, yeni seçilen başbakanın eşcinsel olması da bu tespitleri doğrular niteliktedir. Özellikle de batıdan medeniyet bekleyenlerin dikkatini çekmek isterim ki her geçen gün batının kirliliği, zalimliği “insanlıktan nasibini alamamış” davranışları, onların gerçek yönlerini ortaya koymaktadır. Batıya hayran olup medeniyetin orada olduğunu savunmanın saçmalığı da bu şekilde çürütülmektedir. Özellikle altını çizerek belirtmek gerekir ki insan aklından çıkan hiçbir ideoloji ve yönetim şekli, yeri- göğü yaratan Allah’ın (svt) kanunlarından daha kapsamlı, adaletli, aklı ve kalbi ikna edici, huzur, mutluluk ve güven verici olmamıştır ve olabilmesi mümkün değildir.
Batının medeniyet diye dünyaya yutturmaya çalıştığı çürük fikirlerinin, daha önceden de pek çok konuda fark ettiğimiz gibi aslında üstünü örtmeye çalıştığı bir lağım çukuru olduğunu Epstein olaylarıyla bir kez daha gördük. Hilafetin ilga edilmesiyle ortalıkta cirit atan menfaat odaklı fikirlerin, insan denilen mahlûkatı nasıl da hayvanlardan daha aşağı seviyelere indirdiği gözler önündedir. Dünya liderleri, zenginler, artist ve sanatçı diye isimlendirilen özellikle de gençlerin özendirilmeye çalıştıkları varlıkların, aslında İslam gelmeden önce Arap yarımadasındaki cahiliye toplumundan çok daha düşük davranışlar sergilediğine şahit olmaktayız. İslam öncesi dönemde, cehalet nedeniyle kız çocukları diri diri toprağa gömülüyordu, bu dönemde de üzerlerinden büyük rantlar sağlamak uğruna sapkınlığa, tacize, fuhuş batağına gömülüyor. İnsan, edep ve hayâdan yoksun, arsız mahlûkların aşağılık davranışlarını, kokuşmuşluklarını, sapkınlıklarını anlatmaya ifade edecek kelime bulamıyor.
Diğer yandan Gazze’de yaşanan katliam, soykırım, canilik (her ne derseniz deyin) hepimizin yüreğini yakmaya devam ediyor. Zalim işgalci Yahudiler ve işbirlikçileri için; Müslüman halk olarak meydanlara çıkıp yürüyerek, basın açıklamaları yaparak, boykot ederek elimizden geleni yapıp, bildiğimiz bütün bedduaları etsek de 57 lider, devlet otoritesini ortaya koyarak orduları harekete geçirmeyince Gazze katliamı durdurulamadı. 57 lider sadece kınamayı tercih ettiler. Bu liderler meydanlara çıkıp konuşurken Gazze’deki zulmü hemen sona erdirecekmiş gibi büyük laflar ettiler ama sarf edilen sözler havada kaldı, Gazze ise kimsesizler mezarlığına döndü. Batılı halklar dahi kendilerinde bulunan islamafobi ve ırkçılık fanatikliğine rağmen Filistin’deki zulme son verilmesi için binlerce kişiden oluşan kalabalıklarla yürüyüşler düzenleyip boykotlar yaptılar. Gazze katliamı, “bir ölür, bin diriliriz” dercesine, batılı ülkelerde insanların uyanışına vesile olmuştur. Batılı ülkelerde pek çok insan, Gazze’deki Müslümanların imanından, cesaretinden, metanetinden, dik duruşundan, ölümü gülerek karşılayışından, içinde bulunduğu yetersiz ve kısıtlı şartlara rağmen, zalime boyun bükmeyip meydan okuyuşundan etkilenerek Kur’an-ı Kerim’e ve İslam’a yöneliyorlar. Elhamdülillah ki İslam’ı kabul edip Müslüman olanların sayısı, büyük oranda artış göstermektedir. İnsanlar artık beşeri nizamların zalimliğini, çürümüşlüğünü görüyor, kokuşmuşluğundan tiksinerek burunlarını tıkıyor ve İslam’ın ışığını görünce yönlerini İslam’a dönüyorlar. Gazze ölüyor, Ümmet diriliyor.
Bütün olanlara rağmen, biz Müslümanlar Allah’ın (svt) vaadinden asla ümit kesmedik. Epstein olayındaki iğrençlik, Gazze’deki katliam bize yeniden gösteriyor ki dünya her yönüyle Hilafete muhtaç. Gazze olaylarında görüldüğü gibi İslam’ı, insanlık için büyük bir enerji kaynağı olarak düşünürsek; insanların imana yönelmesi, şalterin açılmasına bakar. Nasıl ki İslam’dan önce kokuşmuşluk içinde yaşayan cahiliye toplumu İslam ile şereflenince dünyanın en seçkin, şerefli, onurlu ve izzetli topluluğu haline geldiyse bugün de insanlığın buna ihtiyacı var.
Allah'ın (svt) vaadi olduğu üzere, İslam dünyaya hâkim olacak ve gelecek İslam ile güzelleşecek. Allah (svt) şöyle buyuruyor:
“De ki: “Çalışın, yapın. Yaptıklarınızı Allah da, Resulü de, Mü'minler de göreceklerdir. Sonra gaybı da, görülen âlemi de bilen Allah'ın huzuruna döndürüleceksiniz. O da size bütün yapmakta olduğunuz şeyleri haber verecektir.” [Tevbe 105]