Dünyanın Gündemi “Gazze”, Türkiye'nin Gündemi “Seçimler”
31 Mart 2024

Dünyanın Gündemi “Gazze”, Türkiye'nin Gündemi “Seçimler”

Rasulullah (sav) ve Ashabı (ranhum) Mekke’de on üç yıl boyunca İslam akidesi üzerinde risaleti taşıdılar. Sonra hicret gerçekleşti, İslam Devleti, Yesrib’te kuruldu. Yesrib, Medine oldu. 622 yılından 1924 yılına kadar İslam Devleti vucubiyetini korumuştur. Ta ki Hilafet Devleti kaldırılıp yerine kapitalist sistem getirilene kadar. 13 asır boyunca uygulanan nizam İslam, otorite ise Ümmet olmuştur. Bu uzun süre zarfında adalet Kur’an ve Sünnete göre uygulanmış, bunun neticesinde huzur ve sükûnet milletler arasında sağlanmıştır.

Hilafetin kaldırılmasının ardından özgürlük adı altında her türlü fuhşiyatı helal kılan, İslam’ın helallerini zorlaştıran bir sistem geldi. Misal; helal yolla evlenmek isteyenler için maddiyat külfet oldu. Lakin zina serbest, hatta vergi verildiği müddetçe sistemin desteği arkalarında oldu. Aynı şekilde zulümler çoğaldı, yayıldı. Evlatlarını sokaklara atan anneler, tacizler, tecavüzler, zinalar, hırsızlıklar, evlatların ebeveynlerini öldürmesi, soykırımlar, haksızlıklar, cinayetler çoğaldı da çoğaldı.

Sistemin adalet terazisi her daim zengin, sesi gür çıkanın yanında oldu. Kalanlar ise bunların yanı sıra gelen zamlarla ıstırap dolu bir hayata mahkum edildi. Geçim sıkıntısı eşiğinde bir de evlatlar kaybedildi, gençler elden gidiyor kaygısı çoğaldı.

Tüm bunlara rağmen ülkece sistemi değiştirmek yerine şahısların değişmesiyle sorunların çözüleceğini sanarak bir seçim sürecinden diğer seçim sürecine giriyoruz. Oysa 1924’ten itibaren Türkiye’de 22 kez Cumhurbaşkanlığı seçimi ve benzer oranlarda yerel seçimler gerçekleşti. Her biri yeni bir vaat ile aday oldu. İktidara geldikten sonra ise tüm bu vaatler kısmî uygulandı, yahut unutturuldu.

Şimdi ise önümüzde yeni bir yerel seçim süreci var. Cumhuriyetin ilanından sonra darbelerin olmasıyla beraber sekteye uğrayan bu seçimler 19 defa gerçekleşti. Geçen bu süre zarfında, birbirlerinin hatalarından ders çıkarmayan, halk nezdinde “parayı kim az yiyecekse o gelsin” noktasına gelinmesi, kısır döngü şeklinde devam edegelmesi de aslında durumun vahametini gösteriyor.

Gazze, altı aydır "İsrail" gibi bir vahşetin insafına bırakılmışken, adayların hatta liderlerin Ümmetin namusu, izzeti, şerefi söz konusuyken meydanlarda şarkı söylemeleri, boykota devam edin, biz kazanırsak Gazze kurtulur diyerek milletin aklıyla alay etmeleri, somut bir adım atmamaları da yöneticilerin koltuk sevdasını bizlere gösterdi. Oysa Dünya'ya baktığımızda Hollanda'dan Ürdün'e kadar ayaklanmış olan Ümmet, insanlar, yöneticilerin gerçek yüzlerini görmüş ve Müslümanlar kardeşleri için insani olaya dönüşen bu vahşetin son bulması adına eylemlerde bulunmuş, bulunmaya da devam ediyorlar.

Ne var ki Türkiye, konumu ve varlığı itibariyle çok önemli bir mevkiye sahipken saray âlimleri dahi insanları izzetlerini, namuslarını korumaya değil, yapılacak olan seçimlere kesinlikle gidilmesi gerektiğini söylüyorlar. Sanki Filistin seçimle kurtulacak!

Vaatlere göre Gazze gerçekten Türkiye'deki belediye seçimleriyle kurtulabilir mi? Tek çözüm demokratik seçimler mi? Gerçekten Müslüman halklar demokrasi ile mi yönetilmek istiyor? Yeryüzü bu kadar ifsat olmuşken, ıslah edecek sistem nedir?

مَا تَعْبُدُونَ مِنْ دُونِه۪ٓ اِلَّٓا اَسْمَٓاءً سَمَّيْتُمُوهَٓا اَنْتُمْ وَاٰبَٓاؤُ۬كُمْ مَٓا اَنْزَلَ اللّٰهُ بِهَا مِنْ سُلْطَانٍۜ اِنِ الْحُكْمُ اِلَّا لِلّٰهِۜ اَمَرَ اَلَّا تَعْبُدُٓوا اِلَّٓا اِيَّاهُۜ ذٰلِكَ الدّ۪ينُ الْقَيِّمُ وَلٰكِنَّ اَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ

“Allah’ı bırakıp da kendilerine taptığınız şeyler, sizin ve atalarınızın uydurduğu içi boş birtakım isimlerden ibarettir. Allah onların tanrı ve mabud olabileceklerine dair hiçbir delil indirmemiştir. Hüküm verme yetkisi yalnız Allah’a aittir. O da, kendisinden başka hiçbir varlığa kulluk yapmamanızı emretmiştir. İşte doğru olan tek din budur; fakat insanların çoğu bunu bilmez.” [Yusuf 40]

قُلْ مَنْ بِيَدِه۪ مَلَكُوتُ كُلِّ شَيْءٍ وَهُوَ يُج۪يرُ وَلَا يُجَارُ عَلَيْهِ اِنْ كُنْتُمْ تَعْلَمُونَ De ki: “Her şeyin mülkünü/yönetimini elinde bulunduran kim? O her şeyi koruyup himaye ederken, kendisine karşı kimsenin himaye edilemeyeceği kimdir? Şayet biliyorsanız (söyleyin kimdir o)?” [Mü’minûn 88]

Allah-u Teâlâ mülkün de hükmün de yalnızca Kendisine ait olduğunu bizlere bildiriyor. Allah’ın (svt) bizlere akide, ibadet, ahlak, matumat, melbusat ile ilgili hükümleri bizler için hayatın ayrılmaz parçası iken neden, ukubat gibi yönetimle ilgili nizamın muhatabı sanki bizler değilmişiz gibi algılanıyor? Halbuki yönetim nizamı, metotla yani devletle uygulanılan bir nizamdır. O da diğer hükümler, kaideler gibi hayatımızı düzene sokacak, bizlerin dünya ve ahiret saadetini düzenleyecek bir nizamdır, İslam’ın ayrılmaz parçası, Allah-u Teâlâ’nın emridir.

Ebu Hureyre (ra) şöyle dedi: Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: “Bir yerde Allah’ın haddi ile amel edilmesi, o belde ahalisine kırk sabah yağmur yağmasından daha hayırlıdır.” [İbni Mace 2538]

Hükümlerin uygulanması, Allah’ın mülkünde Allah’ın hükümlerinin geçmesi insanlar nezdinde fıtri olduğu kadar Müslümanların hür bir nida ile istedikleri de bir nizamdır. Hatta öyle bir nizamdır ki, İslam Devletinin kuşları aç kalmasın diye dağlara buğday serpilen, Fırat nehrinin kenarında kuzuyu kurt kapsa Allah bana hesap sorar diyen yöneticilerin, bir kadının feryadına orduları harekete geçiren liderlerin, Kudüs’ü namusu gibi koruyan komutanların yetiştirildiği, olduğu bir nizamdır.

Bu nizam, Rasulullah’a (sav) müşrikler tekliflerle gelince; “Sağ elime ayı sol elime güneşi verseniz vallahi bu davadan dönmem” dediği, Hilafetin varlığına alimlerin ittifak ettiği, üç günden fazla yokluğunda kişinin cahiliye ölümüyle öldüğü bir nizamdır. Okyanusun ötelerinde, dağların ardında bir zulüm, haksızlık varsa oraya Allah’ın izni ve inayetiyle adaleti götüren nizamdır. Kapitalizm ile ifsat olmuş toplumu, esfele safilin olan insanı, zalimleşen milletleri yeniden ayağa kaldıracak, fikri, ideolojik, ahlaki ve ekonomik kalkınmayı sağlayacak tek nizamdır.

Gazze olaylarında altı aydır Ümmet-i Muhammed tarafından binlerce eylemler gerçekleşti, hatta gayrimüslimler dahi İslam nizamını istediklerini dile getirip Müslüman oldular.

Türkiye'de yapılacak olan bu seçim bundan önceki seçimler gibi ne Gazze'nin kurtuluşunu ne de diğer beldelerin özgürlüğünü verebilir. Nitekim hak ile batılın bir olmayacağı gibi, Allah'ın etrafını mübarek kıldığı Mukaddes toprakları ancak Selahattin, Abdulhamid, Hz Ömer gibi orayı canı ve namusu gibi görecek, izzeti, vakarı, adaleti yalnızca İslam'dan alan yöneticilerle, komutanlarla kurtulabilir.

1924’ten bugüne kadar yapılan demokratik seçimlerin hiçbiri, bu huzuru sağlayamadı. Yine demokrasi adı altında yapılacak olan seçimler de bunu sağlayamayacak. Bunu ancak tüm gücü elinde bulunduran, yeri ve göğü yaratan, kudreti sonsuz olan Allah’ın nizamı sağlayabilir. Nitekim o nizam Raşidi Hilafettir.

Rabbim bizlere Raşidi Hilafet nizamını en kısa zamanda nasip etsin. Altı aydır kan ağlayan, çocukların, kadınların öldürüldüğü, namuslarına iffetlerine el uzatıldığı Gazze'ye görünen ve görünmeyen ordularını gönder. Fetih ayı olan Ramazan ayında Gazze'nin bir Raşid bir Halife'nin ardında fethedildiği günleri bizlere göster.

Hatice Yiğit Öğütlü