DÜNYA SINAVLARINA AHİRET BİLİNCİYLE HAZIRLANMAK
02 Haziran 2024

DÜNYA SINAVLARINA AHİRET BİLİNCİYLE HAZIRLANMAK

“Dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden ibarettir! Ahiret yurdu ise Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için daha hayırlıdır. Hâlâ akletmeyecek misiniz?” [En’am 32]

Yaşadığımız her saat, her dakika hatta her saniye hesabını Alemlerin Rabbine vereceğimiz bir imtihandır. İmtihan yurdunda sınavlarımızı geçmek için ne yapıyoruz? Sınavlara hazır mıyız? Her anımızın kıymetini biliyor muyuz? Değerli vaktimizi değerli işlerle mi harcıyoruz?

Bütün bu soruların cevaplarının temelinde aslında İslam'ı doğru anlamak ve ahiret bilincinin oluşması yatıyor. Yaptığımız ve yapacağımız her amelin hesabını el-Hasip olan Allah'a (svt) vereceğimizi bilirsek dünya hayatı bizim için değersizleşir vaktimizi de en hayırlı olanla geçirmeye gayret ederiz. Dünyanın geçici olduğu, büyük bir imtihan yurdu olduğu ve neticesinde de ebedi yurdun bizler için olduğunu unutmamak gerekir.

“Kim dünya nimet ve mutluluğunu istiyorsa, şunu bilsin ki, dünyanın da ahiretin de nimet ve mutluluğu Allah katındadır. Allah, her şeyi hakkıyla işiten ve kemâliyle görendir.” [Nisa 134]

İmtihanlar, insanı Allah'a yaklaştıran, sabır ve tevekkül gösterildiğinde ukbayı kazandıran en büyük nimettir. Her insanın imtihanı, taşıyabileceği kadardır. Nitekim alemlerin Rabbi kullarına zulmedici değildir. Herkes kendi hayatında yaptıklarının hesabını verecektir;

“Hem öyle bir günden sakının ki, o gün kimse kimsenin yerine bir şey ödeyemez, kimseden bir şefaat kabul edilmez, kimseden bir kurtuluş bedeli alınmaz ve hiç kimseye yardım da edilmez.” [Bakara 48]

Amellerimizin ölçüsünü belirleyen Allah, elbette hesap görücülerin en Adil olanıdır!

Bireysel olarak yaşadığımız her anın hesabını vereceğimiz gibi yeryüzünde olan zulümlere verdiğimiz/ vermediğimiz tepkilerle de hesaba çekileceğiz.

“Ey iman edenler! Size ne oldu ki, “Allah yolunda topluca savaşa çıkın!” dendiğinde olduğunuz yere çakılıp kaldınız. Yoksa ahiretten vazgeçip dünya hayatına mı razı oldunuz? İyi bilin ki, ahiretin yanında dünya hayatının zevki hiç denecek kadar azdır.” [Tevbe 38]

Bugün ise hiçliğe terkedilen Gazze, Allah azze ve Celle katında mesul olduğumuz bir imtihan... Bakıldığında dünyayı dize getiren, yenilmez denilen, gözlerde büyütülen aşağılık kavme hadlerini bildiren bir avuç insanın olduğu Gazze...

İmtihanın en ağırlarını onlar sabır, tevekkül ve teslimiyetle verirken bizler de bu hususta hesaba çekileceğimizi bilerek yapmamız gerekenleri yapmalıyız. Dünya'nın gözleri önünde aylardır genelde ise 1948'den itibaren devam eden bu imtihanı kimler kazandı dersiniz? Bebeklerin parçalanması, zürriyetlerinin yok olması, şehitlerin cenazelerinin dahi olmayışı imtihanların en büyüğü değil midir? Bütün bunlar dünyanın gözü önünde olurken bu imtihanı kim kazandı dersiniz?

Kazananlar belli... Bu savaşın içinde doğup düşmanını bilen ve onlara hadlerini bildiren bir günden bir güne Rablerine isyan etmeyen Gazze halkı...

Kaybedenlerse gücü elinde bulundurup ordularını hareket ettirmeyen, kürsülerden avam bir halkmış gibi kınamakla yetinen, sadece mitingler yapan, iki devletli çözümü öneren, 1948 sınırlarına gidilmesi gerekir diyen, yahudi varlığı ile anlaşma yapan, ülkesinden Yahudilere her türlü desteğin gitmesine izin veren, festivaller düzenleyen, sınırlara duvarlar örenlerdir. Yeniden idrak ettik ki 57 lider 1 Halife etmiyor.

İşte bu yüzden hayatımızın merkezine aldığımız/alacağımız İslam'la dünyamızı düzene koyar, münkerlerden uzak durur, ahiret odaklı yaşayabilir, her türlü zulme karşı da Allah'ın (svt) emri gereği “İşittik itaat ettik” diyen nesiller yetiştirebiliriz.

Allah için yaşadığımız her anın kıymetini bilmeli, yaşantımızın bir amaç uğruna olması gerektiğini devamlı hatırlamalıyız. Değerli vaktimizi Allah katında değerli olan işlerle harcamalıyız.

“Biz, kalpleri Allah’a karşı saygıyla dopdolu olup günahlardan sakınanları kıyamet günü seçkin misafirler olarak Rahman’ın huzurunda toplayacağız.” [Meryem 85]

Hatice Yiğit Öğütlü