Tam bir asırdır yeryüzüne ifsat saçan ideoloji, artık günden güne çöküşe koşar adımla gidiyor. Yüzyıllık tarihinde görülmedik, şaşırılmadık olay kalmadı. Yüreklerimizi derinden yakan vakıalara şahitlik ettik. Hatta öyle ki tarihin en kanlı, en acılı, en hüzün dolu günleri bugünlerde olmuştur.
Devletlerin içindeki terör saldırıları bilhassa Türkiye'de şehir şehir farklı zamanlarda birçok kez tekrarlanmıştır. Halen daha bu saldırılardan halk emniyet içinde değil, güveni Cumhuriyet de sağlayamadı! 1. Dünya Savaşından sonra ülke içerisindeki sarsıntılar, darbeler, yıkımlar ve kıyımlar, haksız yere suçlamalar, idamlar kanlı tarihin en acı delilleridir. Her geçen gün artan suçlar; hırsızlık, yağmalama, cinayet, intihar, tecavüzler ise çözüme yetersiz kalan ideolojinin sonucudur.
Dünya genelinde ise Osmanlı Hilafet Devleti yıkıldıktan sonra birçok soykırım olmuştur. Müslümanların aralarına suni sınırlar çizilmesi ile ayrılan her bir belde sömürgeciler tarafından istila edildi. Sömürgeciler bununla da yetinmeyip birçok beldenin maddi değerlerini kullandılar, halkı bastırmak için de zulümlerini artırarak çeşitli işkencelere başvurdular.
Filistin halkına, Uygurlara, Keşmirlere, Arakanlılara, Suriyelilere, Afrikalılara ve sair beldelere yapılan zulümler tarihin kanlı sayfalarında maalesef ki yerini almış durumdadır. Bu zulümlere ise yöneticiler ortak, Cumhuriyet ise baş müsebbiptir!
Bugün Mescid-i Aksa topraklarında yapılan zulümlerin boyutunu yalnızca tasavvur etmek yüreğimize, birşey yapamamak ise omuzlarımıza ağır geliyor. Her sene gasıp yahudiler birçok zorbalık yapıyordu, ancak bu sefer ki başka. Kadın, çocuk, yaşlı, hasta demeden canlı ne varsa ifsat etme gayreti içerisindeler. Peygamberlerini öldüren zelil bir kavme karşı; izzet ve adalet sahibi, cesur Müslümanların kendi güçlerinin farkına varıp harekete geçmeleri gerekir!
Yıllardır zulüm altında olan Müslümanlar, ibadet etmekte dahi özgür değiller. Müslümanların ırzlarına, namuslarına, mukaddesatlarına ait ne varsa batı ve batının işbirlikçileri tarumar etmek için ellerinden geleni yaptılar, yapıyorlar da.
İşte meydanlarda kutlanılan Cumhuriyet ve geçmişi. Geleceği ise belkide bundan daha vahim... Yöneticilerin klasikleşmiş sözüdür "Yaptıklarımız, yapacaklarımızın teminatıdır." Gelecek vaadetmeyen, güven vermeyen, tarihinde soykırımların olduğu, acıların çoğaldığı bir yüzyıl daha kim ister ki?
Yüzyıldır yeryüzünde ifsat saçan batı ve işbirlikçileri! İşitin ve görün ki, kendi ellerinizle yaptığınız bu zulümlere sessiz kalıp Müslümanları acılarıyla, kederleriyle başbaşa bıraktığınızı sanıyorsunuz, oysa yanılıyorsunuz! Ölümü kavuşma, şehadeti aşk bilen iman dolu kalpleri öldüremezsiniz! Nerede, ne zaman bir zulüm yapacak olsanız Ümmetin birliğiyle karşı karşıya kalacaksınız! Ve iyi bilin ki! Bugün değişime gebe olan dünyanın yeni nizamı, Raşidi Hilafet Devleti Allah'ın izniyle olacaktır!
Cumhuriyetin kanlı yüzyılı tarihe gömüldüğünde yeryüzünü yeniden İslam imar edecek! Yeryüzünde canlıya hatta taşa, toprağa dair ne varsa İslam'ın olacak! Ve o gün geldiğinde sizler gibi aciz, korkak ve pısırık değil, yüzyıldır yapılan zulümlerin hesaplarını soracak Raşid Halifeler olacaklar! Korkun, zira dünya size şimdi geniş olsa bile hesap görücü olan Allah elbette hesabını görecektir. Her şeye Şahit olan Hakimden korkun ve bekleyin!
Hatice Yiğit Öğütlü