Oxfam’ın yayımladığı eşitsizlik raporuna göre, dünyaya egemen laik kapitalist nizam sayesine yüzde 1 azınlık, varlıkların yüzde 43'üne sahip iken çoğunluk ise açlık ve yoksullukla boğuşuyor.
Uluslararası yardım kuruluşu Oxfam'ın "Eşitsizlik A.Ş." (Inequality Inc) başlıklı raporu, dünyanın en zengin beş iş insanının servetinin 2020'den beri iki kattan fazla arttığını, dünya nüfusunun yüzde 60'ını oluşturan en yoksul kesimin (yaklaşık 5 milyar kişi) ise bu süre içinde daha da yoksullaştığını ortaya koydu.
Oxfam'ın İsviçre’nin Davos kasabasında düzenlenen ekonomi zirvesi öncesi yayımladığı yıllık rapora göre, küresel şirketlerin ve tekel gücünün yoğunlaşması, en zengini daha zengin, en fakiri daha fakir yapan eşitsizliğin derinleşmesine katkıda bulunuyor.
Araştırma şirketi Wealth X'in verilerine göre, dünyanın en zengin beş iş insanı Elon Musk, Bernard Arnault, Jeff Bezos, Larry Ellison ve Mark Zuckerberg'in toplam serveti 2020’den bu yana 423,8 milyar euro, yani kişi başına yüzde 114 artış gösterdi.
Aynı araştırmaya göre, dünya nüfusunun yüzde 60'ını oluşturan ve sayıları 4,77 milyarı bulan en yoksul kesimin serveti ise yüzde 0,2 oranında geriledi.
Zenginlerin Servetinde Enflasyondan Üç Kat Hızlı Artış
Milyarderlerin toplan servetinin 2020'ye kıyasla 3,3 trilyon dolar daha fazla olduğu kaydedilen Oxfam araştırmasında, bu servetin enflasyondan üç kat hızlı arttığına dikkat çekildi.
Oxfam'ın yayımladığı geleneksel raporda, zenginlerle yoksullar arasındaki gelir adaletsizliğinin mevcut eğilimlere göre daha açılacağı vurgulanırken, mevcut eğilimlerin sürmesi halinde dünyada yoksulluğu ortadan kaldırmak için 229 yıl gerekeceği uyarısı yapıldı.
Oxfam raporuna göre, dünyanın en zengin yüzde 1'i ise tüm küresel finansal varlıkların yüzde 43'üne sahip.
10 Yıl İçinde İlk Kez Bir Kişi Trilyoner Olabilir Oxfam raporunda, dünyanın en büyük 10 şirketinin yedisinin üst yöneticisinin veya ana hissedarının milyarder olduğuna dikkat çekilirken, buna karşılık, dünya çapında milyonlarca işçinin yaşam standartlarının gerilediği vurgulandı.
Raporda, "Dünya çapında insanlar sıklıkla riskli ve güvenli olmayan işlerde, asgari ücret karşılığında daha yoğun, daha uzun çalışıyor. 52 ülkede yaklaşık 800 milyon işçinin reel ortalama maaşı düştü. Bu işçiler son iki yılda toplamda 1.5 trilyon dolar kaybetti; bu her biri için 25 günlük maaş kaybı anlamına geliyor." denildi.
Rapora göre, dünyanın en büyük 148 şirketinin kâr oranı 2018-2021 arasındaki ortalamanın yüzde 52 oranında üzerine çıktı.
Rapora göre zenginlerle yoksullar arasındaki eşitsizliğin derinleşmesi beklenirken, önümüzdeki 10 yıl içinde ilk kez bir kişi trilyoner olabilir.
Dünyaya egemen laik kapitalist nizam sayesinde servet azınlığın elinde toplanmaya devam ediyor. Bu dengesizlik ise geriye kalan çoğunluğun sefalet içinde yaşamasına neden oluyor. Faiz, borsa ve tekelcilik ile gelirlerin bir grup azınlığın elinde toplanması için hükümetler bu yönde politikalar uyguluyor. Böylece yüzde 1’lik azınlık varlıkların yarısını bölüşürken geriye kalan yarısını ise yüzde 99 çoğunluk yine dengesiz bir şekilde bölüşüyor.