Sultan Muhammed han büyük bir adamdı, büyük bir komutandı. Onu büyük bir adam yapan cüssesi değildi elbette. Onun büyük hedefleriydi.
O, kutlu müjdenin
peşinden gitti…
Daha önce birçok kez
kuşatılan, surlarının dibinde nice yiğitlerin şehadet şerbetini içtiği Konstantinapol’de,
Bizans’ın başkentinde kelime-i tevhit bayrağını dalgalandırmak ve o kutlu
müjdeye mazhar olmak sultanın en büyük hedefiydi ve gerçekleştirdi…
Hicrî 826
Miladi 1453 yılında Rum İmparatorluğu’na karşı Müslümanların kazandığı en büyük
zafer onun elleriyle gerçekleşmiş, böylece kindar kâfir Papalığın kalesi ve
Bizans Devleti’nin başkenti olan Konstantinapol fethedilmişti.
Bizans’ın
yıkılmaz diye övündüğü surları, o güne kadar görülmemiş atış tekniğine sahip
heybetli toplar ile dövmüş, dünya tarihinde eşi görülmemiş askerî bir deha
sonucunda karadan yürütülen gemilerle, Bizans’ın kırılamaz zincirlerini
aşmıştı.
O gün
Cuma sabahı Fâtih Sultan Muhammed Han, Ramazan ayında beyaz bir at üzerinde
iken oraya girmiş, oruçlu askerleri de peşinden gelmişlerdi. Cuma namazını da
İslâm’a ve Müslümanlara karşı komploların çizildiği bir merkez ve eski bir
kilise olan Ayasofya Mescidi’nde kılmışlardı. Onlar oraya avazları çıktığınca الله أكبر الله أكبر الله أكبر diye diye haykırarak ve Rasulullah SallAllahu
Aleyhi ve Sellem’in şu müjdesini birebir yaşayan fatihler olarak
girmişlerdi:
لَتُفْتَحَنَّ الْقُسْطَنْطِينِيَّةُ
فَلَنِعْمَ الْأَمِيرُ أَمِيرُهَا وَلَنِعْمَ الْجَيْشُ ذَلِكَ الْجَيْشُ
“Konstantiniyye
elbette fetholunacaktır. Onu fetheden komutan ne güzel bir komutandır ve onu
fetheden ordu ne güzel bir ordudur.”
Fethin 563. yıldönümünde,
fethin nişanesi Ayasofya, Hilâfet’in enkazı üzerine kurulan cumhuriyet
tarafından müzeye çevrildi. Hilâfet kaldırıldığı günden bugüne Ayasofya, İstanbul
ve tüm şehirlerimiz mahzun ve kederli… Sultan Fatih’in kendi parası ile vakıflaştırdığı
ve “Ayasofya, kıyamete kadar cami
olarak vakfedilmiştir. Vakıf şartlarını kim değiştirirse, Allah’ın, meleklerin,
bütün insanların laneti onların üzerine olsun.” dediği fethin
sembolü olan Ayasofya, yıllardır maalesef ibadete kapalı.
Asırlar önce Allah ve
Rasulüne karşı birleşen müşrikler gibi bugün de tüm kâfirler İslâm’a ve
Müslümanlara karşı birleştiler. Müslümanlar her zaman Allah Rasulü’nün
müjdelerine inandılar ve O’nun verdiği müjdelerle fetihleri gerçekleştirdiler.
Allah Rasulü sadece
İstanbul’un fethini müjdelemedi…
Allah Rasulü SallAllahu
Aleyhi ve Sellem zorba yöneticilerden sonra nübüvvet minhacı üzere Râşidî
Hilâfet Devleti’nin kurulacağını, İstanbul’un ve ardından Roma’nın da
fethedileceğini müjdeledi.
Allah Rasulü SallAllahu
Aleyhi ve Sellem gasıp Yahudi varlığı “İsrail” ile savaşarak onları yok
edeceğimizi ve yeryüzünün yeniden İslâm’ın hâkimiyetine girerek tüm hayırların
üzerimizde gerçekleşeceğini de müjdeledi.
Bizler de fatihler
gibi bu fethin içinde yer almalı, Doğu Roma gibi, Batı uygarlığının da
yıkılacağına ve bunun çok da uzak olmayan bir zamanda gerçekleşeceğine inanmalı
ve bu yolda çalışmalıyız…
Müjdelenen
fetih henüz tamamlanmamıştır…
Tarihte nice şehirler
vardır ki Hilâfet’e başkentlik yaptığı yıllarda İslâmbol’un bahtiyarlığını
kıskanmasın…
Evet, şehirlerin
anası Mekke’dir…
Medine ilk İslâm Devleti’nin
başkenti olması hasebiyle muazzam medeniyetimizin de merkezidir.
Peki ya İslâmbol...
Yüzyıllarca İslâm’ın
bayraktarlığını yapmış üzerinde durduğumuz şu topraklar…
Bugün Topkapı,
Dolmabahçe, Yıldız saraylarının kapıları kâfir devletlerin elçilerinin
sürünerek gireceği, o izzetli günlerin özlemiyle halifesini beklemektedir…
Müjdelenen fetih
henüz tamamlanmamıştır…
Daha tarihin şahitlik
edeceği en başta Roma daha sonra Paris, Berlin, Londra, Moskova, Pekin ve
Washington gibi onlarca şehir İslâm’ın izzeti ile izzetlenmeyi beklemektedir.
Fakat bu fetihler, devasa
alanlarda, büyük hollywod vari organizasyonlarla, 3 boyutlu anma törenleriyle
epik ve sahte söylemlerle değil…
Fatih Sultan Muhammed
Han gibi adam gibi adamların, halkına yalan söylemeyen ve reel politikanın
değil, müjdelerin peşinden giden liderlerin eliyle gerçekleşecektir biiznillah…