Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ya da kurmaylarının bugün başka yarın başka yaptıkları açıklamalar, artık normalleşti. Çünkü onların bu tutarsızlıklarını onlara sorma cesareti gösterecek ya da eleştirecek ne bir medya var ne de gazeteci? Durum böyle olunca onlar da meydanı boş bulmanın rahatlığı içerisinde atıp tutuyorlar.
Bu sebeple Yahudi varlığı “İsrail”, bazen Ak Parti’nin dostu! Bazen de “düşman görünümlü” dostu oluyor.
Yoksa Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın; "Bizim İsrail'e ihtiyacımızın olduğunu kabul etmemiz lazım" ifadesini ve yine eski Hükumet sözcüsü Ömer Çelik’in; “Kuşkusuz İsrail devleti ve halkı Türkiye’nin dostudur” açıklamasını bugünkü açıklamalarıyla birlikte nasıl değerlendirmek gerekir?
Peki, onlar bu açıklamaları yaptıklarında Yahudi varlığı işgalci değil miydi?
Ya da Müslümanları katletmiyorlar mıydı?
Şimdi Cumhurbaşkanı Erdoğan, işgalci Yahudi varlığının Başbakanı Netanyahu’ya Twitter’dan mesaj atıyor.
Diyor ki; tahrif edilmiş Tevrat’taki 10 emri oku!
Erdoğan, Yahudilerin Başbakanına tahrif edilmiş Tevrat’ın 10 emrini oku diyeceğine, önce kendisi, bozulmadan korunmuş olan kitabımız, Kur’an’ı Kerim’i okuyup, amel etse zaten bu durumların hiçbirisi yaşanmazdı!
****
İngiliz BBC kanalına konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye’deki operasyonları Rusya ile birlikte yürüttüklerini söyledi. Kendisine Rusya ve İran’ın, Esed rejimini desteklediği hatırlatıldığında ise Esed’e, bugün de karşı olduğunu, İran ve Rusya ile halkın barışı için işbirliği yaptığını söyledi.
Peki, Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle söylese ne düşünürdünüz?
“Ben Netanyahu’ya karşıyım. Ama Amerika’yı, Filistin barışı için elçiliğini Kudüs’e taşıması noktasında destekliyorum.”
Elinizi vicdanınıza koyun ve söyleyin, ne düşünürdünüz?
Müslümanların katilleri ile işbirliği yaparak, Müslümanların sorunlarına çözüm bulunabilir mi?
Bunu Suudi Arabistan yaptığında eleştiriyorsunuz.
Çok güzel, eleştirin.
Ya da Ürdün yaptığında eleştiriyorsunuz. Hatta “derin-derin” analizler kasıyorsunuz.
Çok güzel, kasın!
Ama bizzat bu açıklamayı yapan ve sahada Suriye halkının katilleriyle işbirliği yapan bu yöneticilere de Allah’ın üzerinizdeki hakkı olan bir söz söylemeniz gerekmez mi?
****
İsrail Tarım Bakanı Uri Ariel, Türkiye'den tarım ürünleri ithalatını dondurduğunu açıklaması üzerine Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba’da bir açıklama yapmış:
Fakıbaba; "İthalatı durdurmaları bizim için hiçbir anlam ifade etmiyor. Bizim gibi büyük bir ülke, İsrail gibi küçük bir ülkeye ihracat yapsak ne olur yapmasak ne olur? Hiç önemli değil" demiş.
O halde, işgalci Yahudi varlığı masum Filistinli Müslümanları katlettiğinde, küçücük terör “devletinin” elçisine neden “lütfen bir süreliğine gidin” dediniz?
Ya da eylem planı olarak; üç gün yas ve miting kararı aldınız?
Büyük devlet(!) böyle mi yapar?
Ya da geçtiğimiz yıllarda küçük bir “devlet” ile ticareti kes diyenleri, neden hainlik ile suçladınız?
Bu küçük devlete “ihtiyacımız var” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan Fakıbaba’yı yalanlar mı acaba?
****
Filistin’de yaşanan bu elim hadiseler acaba seçim dönemine denk gelmeseydi, sözüm ona CHP Filistin için bu kadar söz sarf eder miydi? Filistin atkılarıyla nutuklar atar mıydı? HDP ilişkileri kesin diye önerge verir miydi?
Hiç zannetmiyorum!
Şu anda iktidar olan Ak Parti’nin yöneticileri, bugün Ak Parti’nin uyguladığı politikaları uygulayan eski iktidarları eleştiriyorlardı.
Muhalefetteyken aslan kesilerek eleştiriyorlar ama iktidara gelince uysal bir koyuna dönüşüyorlar.
O yüzden onların yaklaşık yüz yıllık bu yalanlarına artık kanmayın!
Filistin’i kurtarmayı, Allah yalancı liderlere nasip etmez!
Allah, Filistin’i kurtarmayı, ancak halkına yalan söylemeyen bir lidere nasip eder!
O ise Allah Subhanehu ve Teâlâ’nın vadettiği, Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in müjdeleyerek; “… sonra nübüvvet üzere Hilâfet olacak” dediği bir Halife’ye nasip edecek inşallah.