YUMUŞAK GÜÇ KAYBI
10 Eylül 2025

YUMUŞAK GÜÇ KAYBI

Tüm gözlerin Sumud Filosu'na çevrildiği şu günlerde anlaşılmıştır ki zalimler hem suçlu hem güçlü olsalar da artık sonları iyice yaklaşmıştır. Çünkü Gazze adeta öle öle dirilen ve insanları gafletten dirilten bir “direniş” ile karşılık vermektedir. Azimle direniş ve kararlılıkla sebat göstermek anlamını taşıyan Arapça “sumud” kelimesi, "İsrail'in" zorbalığına karşı Filistinlilerin ve takvalı Müslümanların karakterini de yansıtmaktadır. Filistinli kardeşlerimiz "düşmanla aynı güçte olunmasa dahi Hak davada nasıl direnilir, nasıl mücadele edilir"in dersini bize veriyorlar.
Başta ABD olmak üzere İngiltere ve diğer Batı ülkelerinin askeri ve finansal desteğini alarak güçlenen “İsrail”, katliamlarına ara vermeden devam ediyor. Bu destekler yetmiyor bir de kâfir Batı’nın uşakları olan Ümmetin yüz karaları Müslüman ülkelerin yöneticileri onlara lojistik, hammadde ve ürün tedarikinde bulunuyorlar. Bu yöneticilerin hepsi bir nevi güç zehirlenmesi yaşıyor gibiler. Zira onların yaptıkları şey ellerindeki gücü kötüye kullanmak, ahlâkî değerlerden ve insani normlardan sapmaktan başka bir şey değildir.

“İsrail”, Amerika ve destekçileri el ele vermiş; askeri ve ekonomik güçlerine güvenip kibirleniyor, ortalığı kan gölüne çevirmekten resmen keyif alıyorlar. Ancak onlar gücün sadece sert güçten yani askeri ve ekonomik güçten ibaret olduğunu zannediyorlar. Oysaki güç, bir şeyi yapabilme kapasitesidir. Genel anlamıyla ise güç, istenilen sonuçları elde etmek için başkalarının davranışlarını etkileme becerisidir. Başkalarının davranışlarını etkilemenin ise birçok yolu vardır. Şiddet, tehdit, teşvik veya cezbetme yolları gibi… Böyle yollarla başkalarını sizin istediğinizi istemeye ikna edebilirsiniz. Bu bağlamda güç; sert güç ve yumuşak güç diye ikiye ayrılır.

Sert güç bir ülkenin askeri ve ekonomik gücünden kaynaklanırken; yumuşak güç ise ülkenin kültürünün, siyasi ideallerinin ve politikalarının cazibesinden kaynaklanmaktadır. “Yumuşak güç” kavramını ilk defa 1990 yılında Amerikan hükümetlerinde etkin görevler almış ünlü siyaset bilimci Joseph S. Nye kullanmıştır. Joseph Nye “Yumuşak Güç” adlı kitabında “Diğerlerinin sizin ideallerinize hayran kalmalarını ve sizin istediklerinizi istemelerini sağlayabildiğiniz zaman, onları sizinle aynı doğrultuda hareket ettirmek için "havuç ve sopa yöntemini" kullanmanıza gerek kalmaz. Baştan çıkarmak, zor kullanmaktan her zaman daha etkilidir.” demiştir.

Aynı şekilde Amerikalı general ve siyasetçi Wesley Clark yumuşak güç için “Bize, geleneksel güçler dengesi siyasetinin sert sınırlarının çok daha ötesinde bir nüfuz kazandırmıştır.” demiştir.

Fakat geldiğimiz şu noktada “Amerikan rüyası” artık sona ermiş, cazibesini yitirmiştir. İnsanlar Amerika’nın kirli siyasetinin ve bayraktarlığını yaptığı kapitalist ideolojinin insanlığı nasıl bir felakete sürüklediğini daha iyi anlamışlardır. ABD’nin tasmasını elinde tuttuğu kuduz köpek “İsrail”in yaptığı soykırımı gören vicdan sahibi insanlar, ülkelerinin politikalarını eleştirmeye ve soykırımın durdurulması için ellerinden geleni yapmaya başlamışlardır.

Şahit olduğumuz üzere Gazze sürecinde genelde insanlar, özelde Müslümanlar yöneticilerinin onlardan beklediklerinin aksine davranışlar sergilemekte ve küresel çapta direnişe destek vermektedirler. En son Sumud Filosu'nda olduğu gibi farklı ülkelerden toplanan insanlar “İsrail” tarafından öldürülmeyi bile göze alarak ablukayı kırmaya çalışmaktadırlar.

Geçtiğimiz günlerde ABD Senatosu’nda gerçekleştirilen bir oturumda, Gazze’deki savaşa tepki gösteren iki emekli askerin protestosuna da şahit olmuştuk. Eski bir ordu istihbarat subayı ve emekli bir yarbay, komite üyelerini “soykırıma ortak olmakla” suçladıktan sonra güvenlik güçleri tarafından zorla salondan çıkarılmış ve göz altına alınmıştı. Kâfir devletler soykırım yaparken, halkları “soykırımı durdurun” demekte ve onların kirli politikalarına karşı çıkmaktalar. İşte bu tür haberler bize zalimlerin ve destekçilerinin ne derece yumuşak güç kaybı yaşadığını göstermektedir.

Fransız filozof ve sosyolog Gustave Le Bon “Kitleler Psikolojisi” kitabında kitlelerin ruhundan ve devrimlerin nasıl meydana geldiğinden bahsederken şöyle demektedir: “Büyük bir inancın tam olarak ne zaman ölmeye yüz tuttuğunu kestirmek kolaydır: Değerinin tartışılmaya başlandığı gün… Öte yandan, bir inanç bir deri bir kemik kaldığında bile, bu inanç üzerinde temellenmiş kurumlar güçlerini muhafaza etmeye devam eder ve bütünüyle silinip gitmeleri epey zaman alır. Nihayet bütün kuvvetini yitirdiğinde ise, dayanak oluşturduğu ne var ne yoksa kendisiyle beraber bertaraf olur. Uluslar, kabul görmesi muhtemel yeni bir inanç bulana dek bu dönüştürme sürecine devam eder ve bu önemli ana kadar yaşamını kargaşa içinde sürdürür." Gazze dünyayı İslâm’ın güzelliği ile yeniden buluşturmuş, demokrasinin ve kapitalist ideolojinin vahşi ve sömürgeci yüzünü bir kez daha göstermiştir. Halklar artık gerçeğin, saptırıcı liderlerinin anlattığı gibi olmadığının ve sistemin işe yaramazlığının farkındalar. Halklar bu düzenin insanlığı ifsad ettiğinin farkındalar. İşte bu kapitalist inancın yumuşak güç kaybıdır.

Ve inşaAllah Raşidi Hilafet Devleti azimlilerin eliyle tekrar bir güç olarak dünya siyasetinde yerini aldığında, asıl gücünü çoktan kaybetmiş olan ABD ve ”İsrail”i bertaraf etmek ve haritadan silmek o kadar da zor olmayacaktır.