Vahdet ve Hilâfet
14 Eylül 2025

Vahdet ve Hilâfet

Bugün İslam Ümmetinin en büyük imtihanı, vahdetten uzak kalmasıdır. Bu ayrılıktan cesaret alan güçler, Müslümanlara karşı acımasız ve çeşitli savaşlar açıyor. Ümmetin bir olamaması, manevi değerlerimizi aşındırırken ahlaki yozlaşmanın ve kirli eğitimlerin yayılmasına da sebep oluyor. Öyle ki gün geçtikçe İslam’a karşı yapılan saldırıları gündemimize taşımaktayız.

Savaş altında olan Müslümanlar ise bu durum sebebiyle derin bir korku duyarken bir devletlerinin olmaması yüzünden yaşlı, çocuk, kadın demeden her türlü işkenceye maruz kalıyor. Tüm bu acıların en şiddetlisi yaşanırken ne yazık ki bu ayrılığın faturasını artık hep birlikte ödüyoruz.

Ümmetin tek bir bedenin azaları gibi olması, Gazze’deki ve birçok beldedeki mazlumların acısının tüm kalplerimizde hissedilmesinin en somut kanıtıdır. Ancak vahdetten uzak kalmamız, İslam düşmanlarının her fırsatı kollamasına ve mazlumların sahipsiz kalmasına yol açmaktadır.

Nitekim Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur:

مَثَلُ الْمُؤْمِنِينَ فِي تَوَادِّهِمْ وَتَرَاحُمِهِمْ وَتَعَاطُفِهِمْ، مَثَلُ الْجَسَدِ إِذَا اشْتَكَى مِنْهُ عُضْوٌ، تَدَاعَى لَهُ سَائِرُ الْجَسَدِ بِالسَّهَرِ وَالْحُمَّى

“Müminler, birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirlerini korumakta bir vücut gibidirler. Vücudun bir organı rahatsızlanırsa diğer organları da uykusuzluk ve ateşle ona ortak olurlar.” [Buhârî]

Oysa bir zamanlar bir kadının hürriyeti için Rasulullah’ın (sav) tek bir emriyle orduları seferber edilebiliyordu. İşte Ümmetin yeniden birleşmesiyle tek bir emirle hareket eden güçlü bir İslâmî devlet ortaya çıkacak; bu sayede kâfirler korkudan ne yapacaklarını bilemeyecek, mazlumlar ise aradıkları güveni bulacaktır biiznillah.

Bugün ise bu durumun getirdiği acı, hepimizde ortak duygular uyandırıyor. Zulmedenlerin yaptıklarına karşı içimizde büyük bir öfke, mazlumların çektiği işkencelere baktığımızda ise derin bir çaresizlik hissediyoruz. Ümmet olarak onlara yardım edemeyişimizden dolayı kendimize acıyor ve tüm bu sorunların köklü çözümünü sağlayacak güçlü bir otorite arayışında olduğumuzu fark ediyoruz.

Bu yazıyı okuyan Müslüman kardeşimden beklentim ise; tüm bu acıların dindirilmesi için Allah’ın rızasını gözeterek İslâmî bir devletin kurulması bilincini yeniden canlandırmasıdır. Çünkü bu bir hayal değil; bilakis bugün Gazze için bir araya gelen yürüyüşlerde ve birleşme çağrısı ile yapılan her görüşmede de gördüğümüz gibi, elhamdulillah, Ümmetin kalbindeki umut filizlenmeye başlamıştır!

Bu sebeple ey Müslüman kardeşim, üzülmen değil; aksine ümidini kesmemen gerekir. Çünkü tüm bu sorunların çözümü için tek bir hedefte, Allah’ın ipinde birleşmek yeni bir dönemin başlangıcıdır. Bu yolculukta atılacak her bir adımın ne kadar değerli olduğunu asla unutmamalısın!

Şunu bil ki; Allah'ın vaadi haktır!

وَاعْتَصِمُوا بِحَبْلِ اللَّهِ جَمِيعًا وَلَا تَفَرَّقُوا

“Topluca Allah'ın ipine (dinine) sımsıkı sarılın ve parçalanmayın!” [Âl-i İmran, 103]

İşte zafer, bu birliktelikten doğar.

Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah’adır. Bizi İslam ile şereflendiren, vahdet bilincini kalplerimize yerleştiren ve tüm zorluklara karşı sabırla durmayı öğreten O’dur. Zafer O’nun yardımındadır ve O, vaadinden dönmeyendir!

وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ

Nisanur Demirsoy