TRUMP KRALLIĞI VE PİYONLARI
15 Ekim 2025

TRUMP KRALLIĞI VE PİYONLARI

Gazze’nin yerle bir edildiği bu dönemde düzenlenen Trump Zirvesi Müslümanlar tarafından tepkiyle karşılandı. Zirvede kullanılan dil, verilen mesajlar ve özellikle Müslüman yöneticilerin edilgen tutumu maksadın ateşkes olmadığı yönünde kamuoyunda tepkiler doğurdu.

ABD Başkanı Donald Trump’ın öncülüğüyle düzenlenen sözde "barış" zirvesine 20 ülke katıldı. Ancak zirve gerçek çözümü sunmak yerine daha çok tek taraflı siyasi ajandaların ortaya konulduğu ve Müslüman yöneticilerin aşağılandığı, gösterişli açıklamaların birbirini takip ettiği, süslü ve tiyatral bir gösteriydi. Filistin halkının doğrudan temsil edilmediği ve Hamas’ın bulunmadığı bu toplantıda Trump'ın Müslüman halkların yöneticilerine karşı kullandığı alaycı dil ise Müslüman kamuoyunda büyük rahatsızlık oluşturdu.

Trump'ın siyasi şov ve kişisel itibar kazanmak için düzenlendiği bu zirvede en dikkat çeken husus ise Müslüman liderlerin bu gösteriye sessiz kalışı ve alkışlayarak destek oluşuydu.Mısır’a gelmeden önce Tel Aviv Knesset’te yaptığı konuşmada Trump Netenyahu’ya hitaben şöyle dedi:

‘’Bibi beni aradı. Şu silahı, bu silahı gönder, dedi, gönderdim. İsmini dahi bilmediğim silahlar verdik. Onlar en iyileriydi. Sen de onları iyi kullandın.”

İşte Trump Zirvesi’nin tüm çıplaklığı bu sözlerde saklı. Bu cümleler yalnızca Siyonist Netenyahu’ya bir övgü değil açık bir itiraftı. Müslüman halkın üzerine yağan tonlarca bombanın, parçalanan küçücük bedenlerin arkasındaki azmettiriciyi açıkça dile getiriyordu.Bu barış zirvesi soykırımın alkışlandığı, kurşunların ödüllendirildiği ve işgalin güzellemesinin yapıldığı bir şovdu.

Trump’ın barışı (!) işgalin adını değiştirerek kahraman Filistin halkına dayattığı sahte bir anlaşmadan ibaret. Zirve masasında gasıp Yahudi varlığı vardı, büyük yatırımlar vardı, ekonomik teşvik paketleri vardı, Hamas’ın silahsızlandırılması için garantör Müslüman yöneticiler vardı fakat Gazze’nin mücahid halkı yoktu. Ne bir temsilci ne bir talep ne de Gazze’de yapılan soykırımın adı anıldı. Kudüs’ün işgali, Batı Şeria’daki yerleşim politikaları, "İsrail" hapishanelerinde işkenceye maruz kalan Müslümanlar, mülteci kamplarında büyüyen çocukların geleceği…BBunlar hiç onuşulmadı. Çünkü bu zirvede barış değil işgalin nasıl normalleştirileceği konuşuldu. Müslüman yöneticilerin ise birer piyondan ibaret olduğu tüm dünya kamuoyuna servis edilmiş oldu.

Zirve boyunca sarf edilen ifadeler, Filistin’in meşru direnişinin terörizm olarak damgalanması, "İsrail’in" güvenliğinin ortak öncelik olarak tanımlanması ve Gazze soykırımının tamamen ekonomik yardımlara indirgenmesi, soykırımcıların cezalandırılmıyor olması... Bunlar tanıdık aşağılamalar. Ancak bu aşağılamaların sadece işgalci ve azmettiricilerinden değil Müslüman liderlerin onayıyla geldiğini görmek ise yarayı daha da derinleştiriyor.

Soruyoruz?

Nasıl işgalci ve soykırımcı bir oluşum devlet olarak tanınabilir? Onlarla anlaşma yapılabilir?

Nasıl olur da mübarek Mescid-i Aksa topraklarının her gün Yahudi postallarıyla çiğnendiği bir ortamda, Kudüs’ün işgaline dair tek bir söz edilmeden barıştan söz edilebilir? Nasıl olur da Gazze’de yapılan bunca zulme rağmen "İsrail’le" ticari iş birliği anlaşmaları övülebilir?

Nasıl olur da kahraman Filistin halkı\ mücahid Gazzeliler masada yokken, Müslüman yöneticiler o masada bulunmayı onur sayabilir?

Nasıl olur da daha düne kadar dünyayı düzene sokan, onlara korku salan bir devletin torunları, bu şovmenlerin düzenlediği gösterilerde dekor olmayı kabul edebilir?

Bu siyasi bir toplantıdan öte, onur sınavıydı ve yine Müslüman yöneticiler sınıfta kaldı. Büyük ordularıyla övünürken Gazze halkını azgın katillerle yalnız bıraktılar.

Trump’ın alayvari söylemlerine karşı hiçbir rahatsızlık hissetmezken tam aksine onun bu aşağılayıcı tavırlarını dostluk-yakınlık olarak gördüler.

Ustaca kurgulanan bu gösteride Müslüman liderlerin ne kadar profesyonel davrandığına şahit olduk. Gazze için kınamalar, lanetler yağdırırken diğer yandan katillerle ve soykırımcılarla bir arada mutluluk ve işbirliği pozları veriliyor.

Bizler tüm yönetim kabiliyetini Amerika’nın küstah başkanına devretmiş bu ruveybida yöneticilerden uzağız. Bugün yaşadığımız bu utanç bizlere gerçekten sahip çıkacak bir liderin olmadığından kaynaklanıyor.

Dünyayı Trump ve avanelerinden kurtaracak tek çözüm yeniden Raşidi Hilafet Devleti’nin kurulmasıdır. Ancak o zaman gerçek onuru tatmış olacağız.

Ancak o zaman adalet tesis edilmiş olacak. Ancak o zaman Müslümanlar güç kazanmış ve bu aşağılık yöneticilerden kurtulmuş olacak.