SAHİPSİZLİK BU OLSA GEREK!
20 Ağustos 2023

SAHİPSİZLİK BU OLSA GEREK!

Kocaeli’nde otobüste yolculuk yapan peçeli bir hanıma hemen arkasında oturan başı açık, “modern” ve “çağdaş” bir kadın; “Nerelisin lan, burası Türkiye Cumhuriyeti, burada böyle yaşanmıyor. Peçeni al git, başka ülkede yaşa" diyerek sözlü saldırıda bulundu. Otobüste bulunan duyarlı Müslümanlar gerekli tepkiyi vererek bu saldırgan kadını susturmuş olsa da bu resim laik sistem içinde yaşamaya çalışan Müslüman kadının aslında ne kadar yalnız olduğunu da bir kez daha göstermiş oldu. Kocaeli’ndeki bu saldırı elbette ilk değil son da olmayacak. Son dönemlerde Müslüman kadınların giyimlerine büyük hakaret ve aşağılayıcı sözlere sık sık şahit oluyoruz. Bu olaylar üst üste sosyal medyada gündem olurken kadın haklarını savunan liberal özgürlükçü derneklerden hiçbir tepki gelmedi. Peki tersi olmuş olsaydı? Mesela mini etekli bir bayana sözlü bir saldırı gerçekleşseydi bu da sosyal medyada gündem olsaydı ne olurdu? Elbette günlerce konuşulur, kadın dernekleri kınamakta sıraya girer, o arada İslam’a saldırmaktan da geri durmazlardı.

Laik, liberal, derneklerin suskunluklarını, Müslüman kadınlara yönelik saldırılara gözlerini kapamalarını anlıyoruz da Müslümanların kurduğu dernekler neden sessiz? İstanbul Sözleşmesini savunmada dişi aslan kesilen bu dernekler Müslüman kadınları neden savunmuyor? Neden gazetecileri toplayıp “Başörtüsü bizim kırmızı çizgimizdir” demiyor? KADEM gibi sözde kadın haklarını savunan dernekler nerede? İstanbul Sözleşmesini eleştiren erkeklere laf yetiştiren KADEM neden bu kadar sessiz? Neden söz konusu Müslüman kadın olunca bu kadar sessiz kalıyorsunuz? Yoksa sizin haklarını savunduğunuz kadınlar Müslüman kadınlar değil mi?

Konu bu kadar ciddi iken meseleyi şahsa indirerek basitleştirmeye çalışıyorlar. Konu bireysel hak değil, bir şahsa yönelik saldırı değil, konu birinin özgürlüğüne müdahale edilmesi de değil. Konu tamamen İslam’a yapılmış bir saldırıdır. Kuran’a yapılan saldırı ile Müslüman kadının başörtüsüne yapılan saldırı arasında hiçbir fark yoktur. Çünkü başörtüsü kişisel bir tercih değil Allah-u Teâlâ’nın emridir. Bir ayettir. Bir hükümdür.

Dolayısıyla Kur’an-ı Kerim’i yakanlara gösterilen tepkinin aynısı başörtülü Müslüman kadınlara saldıranlara da gösterilmelidir. Dışişleri Bakanı nasıl Kur’an-ı Kerim’i yakma olayını kınıyorsa, gerekli önlemleri alacağız diye tehdit ediyorsa; İçişleri Bakanı da çıkıp açıklama yapmalı Müslüman kadınlara yönelik bu tür saldırılara asla prim verilmeyeceğini en sert bir şekilde cezalandırılacağını söylemelidir.

Maalesef bu gerçekleşmeyecek bir temennidir. Zira laik kesime karşı eğilmiş başlar Müslüman kadını göremez ve koruyamaz! Müslüman kadını koruyacak yegane güç Raşidi Hilafet Devletidir. Öyleyse Müslümanlar o devlet için çalışmalı o devletin kuruluşuna davet etmelidir.