
Son zamanlarda özellikle dijital mecralarda, “özgürlük” ve “mizah” söylemlerinin arkasına sığınan bazı gençlerin, İslam’ın değerlerini hedef alan aşağılayıcı paylaşımlar yaptığı görülmektedir. Bu durum yalnızca bireysel bir ahlak sorunu değil, aynı zamanda toplumsal olarak büyük bir çöküşün içinde olduğumuzun da göstergesidir. Bu paylaşımların temelinde, dijital platformlarda fark edilme çabası yatmaktadır. Popüler kültürün dayattığı bu anlayış, gençleri değerlerini sorgulamak yerine onları dalga konusu hâline getiren bir noktaya taşımaktadır. Yapılan bu büyük saygısızlık, yanlış bir şekilde cesaret ve düşünce özgürlüğü olarak sunulmaktadır. Bununla birlikte, toplumda sosyal ve siyasi alışkanlıkların etkisiyle her zaman aşırı görüşlere sahip kişiler var olacaktır. İnançsız insanların, inananların dinî değerlerine saygı duyması beklenmeyebilir; ancak insanların değer verdikleri hususlara en azından açıkça saygısızlık etmemek, kendisini “medenî” olarak tanımlayan herkes için temel bir sorumluluk olmalıdır.
Tarih boyunca değerlerimizin korunması ve yaşatılması için sayısız fedakârlık yapılmıştır. Peygamber Efendimiz (sav) ve Sahabeler, inançlarından taviz vermemek adına yurtlarından edilmiş, mallarını kaybetmiş, işkenceye uğramış ve hatta canlarını feda etmişlerdir.
Bu fedakârlıklar, İslam’ın değerlerinin geçici dünya menfaatlerinden daha üstün tutulduğunu göstermektedir. Toplumsal açıdan bakıldığında ise namazla alay eden bu akımlar, yalnızca bir saygısızlık değildir; bu uğurda yapılan fedakârlıkların ve çekilen onca zulmün ardından Müslümanların değerlerini aşağılamaktadır. Daha da kaygı verici olan ise bu içeriklerin hızla yayılmasıdır. Bu durum, İslam’a ve Müslümanlara yapılan büyük bir saygısızlığın normalleşmesine zemin hazırlamaktadır.
Namazla dalga geçmek, yalnızca bir ibadeti değil; onu hayatının merkezine koymuş milyonlarca insanın inancını hedef almaktır.
Kur’an’da namazın insanı kötülükten alıkoyduğu bildirilmiş, Peygamber Efendimiz (sav) ise onu dinin direği olarak tanımlamıştır. Ankebût Suresi 45. ayette: “Şüphesiz namaz, hayâsızlıktan ve kötülükten alıkoyar.” buyurularak namazın insanı ahlaken inşa eden yönüne dikkat çekilmiştir . Bir başka ayette ise: “Allah, ayetleriyle alay edenleri sevmez.” (Bakara, 231) buyurulmuştur.
Sonuç olarak, namazla dalga geçmek basit bir şaka ya da masum bir eğlence değildir. Bu hâl, milyonlarca İslam şahsiyetiyle yaşayan Müslümanların dinî hassasiyetlerini hedef almakta; namazı ve İslami değerleri küçümseyerek yapılan bu davranış ne edep ile ne de özgürlük ile bağdaşmaktadır. Çünkü namaz hafife alınacak bir ibadet değildir. Namaz, insanı boşlukta savrulmaktan korur; insanı sadece secdeye değil, doğru bir hayata da davet eder. Yalnızca bir ibadet değil; insanı ayakta tutan, ona anlam ve istikamet veren vazgeçilmez bir duruştur. Namaz, tevhidi bir eylemdir. Bizler ancak bunun için yaşar bunun için ölürüz...
Seher Çakır





