Pazartesi akşamı Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun TBMM’deki grup toplantısındaki açıklamalarından sonra CHP'nin başörtüsü serbestliği ile ilgili söylemlerine yönelik olumlu veya olumsuz tepkiler sürmektedir.
Kılıçdaroğlu, “Kadınların inançlarını istismar ettiğiniz yeter” diyerek grup toplantısının ardından kanun teklifini Meclis'e sunacaklarını söyledi. Daha önceki videolarında başörtüsü, eğitim kurumlarında ve kamuda olmamalı, yasalara uygun değildir diye savunurken şimdi çıkmış “Kadınların inançlarını istismar ettiğiniz yeter. Göreceğiz kim samimi kim değil. Bu çağ dışı tartışma artık bitsin arenada dikkatleri üzerine çekmiştir. “Kadınların giyim kuşamını, siyasetin tekelinden çıkartmak” için kanun teklifi vereceklerini açıklamıştır. Teklif şu üç maddeden oluşmaktadır:
1-Kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilen ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile üst kuruluşlarına bağlı olarak bir mesleği icra eden kadınlar, yürüttükleri mesleğin icrası kapsamında giyilmesi gerekli cübbe, önlük, üniforma vb. dışında kıyafet giymek ya da giymemek gibi temel hak ve özgürlükleri ihlal edecek biçimde herhangi bir zorlamaya tabi tutulamaz.
2-Bu kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
3-Bu kanun hükümlerini Cumhurbaşkanı yürütür.
Bu söylemler bize hiç yabancı gelmiyor, daha önceden AKP’nin yaptığı çalışmaların bir benzerini şimdi de CHP yapmaya çalışıyor. Hep söylenir ya “CHP, AKP’yi yirmi yıl geriden takip ediyor ” diye. Bu halk zaten yirmi yıldır aynı söylemleri dinliyor. Başörtüsüne özgürlük deyip aklın dengesini değiştirdiler, imanı söktüler.
Müslüman kadının başörtüsünü; işine gelince bir metrekarelik bez parçası diye tanımlayanların seçim yaklaştıkça başörtüsünü savunma niyetleri bellidir. Size göre siyasette oy toplama vesilesi sayılan o örtü, Müslüman kadının baş tacıdır. Başörtüsü ne oylamaya sunulacak ne de demokratik seçimlere alet edilecek bir meseledir. Allah’ın (svt) değiştirilemeyecek hükmüdür.
Kılıçdaroğlu'nun bu konuda ne kadar samimi olduğu ortadayken Ümmetin dini değerlerinin oy almak uğrunda basite alınması, aşağılanması, dalga geçilmesi maalesef yeni bir şey değil! O yüzden Müslümanlar söylenenlere artık inanmıyor. “Türkiye’nin bazı yaralarının olduğu” doğrudur. Ama o yaralar sadece başörtüsünden ibaret değildir. Müslümanlar için kapitalist sistemin serbest bıraktığı, Allah’ın (svt) haram kıldığı her şey yaradır. Bu yaraların sarılmasının yolu ise, Allah’ın dininin yeryüzünde hâkim kılınmasıdır. Yaraları sarıldıkça Ümmet birleşecek ve güçlenecektir. Öyleyse haydi, sarın yaralarımızı!