-Su? Tamam! -Hazır konserveler? Tamam! -Battaniye? Tamam! -El feneri? Tamam...
Bu ve buna benzer birçok cümleyi son zamanlarda kullanmış olup deprem çantalarımızı çoktan hazırladık bile. Çoğumuzun evinde eksikler belirlendi, deprem anında ne yapacağımızın provaları yapıldı ve deprem çantamız en güvenilir yere konuldu.
Peki ya kulluk çantamız? Onu nereye koyduk? En son içine neler koyduğumuza ne zaman baktık?
Ülkece çok zor günlerden geçiyoruz. Bir çok soruyu sormamıza sebep olan bu günler bize kulluğumuzu da hatırlatmalı. Kim olduğumuzu, ne yaptığımızı, burada ne işimizin olduğu soruları tefekkür edilmeli içten içe ve Müslümanca bir bakışla cevap verilmeli bu sorulara. Mülkün tek ve asıl sahibinin Allah Azze ve Celle olduğu hatırlanmalı. Her gece tatlı bir buse kondurup masum rüyalarına uğurladığımız çocuklarımıza vereceğimiz son öpücük olabilme ihtimalini yerleştirmeli zihinlerimize. Halısını, perdesini, koltuk takımını birbirine uydurduğumuz hatta uymadı diye koşturmaca içinde günlerimizi harcadığımız o anlarda durmalı ve akıp giden zamanda saatlerin tıkırtı sesi ile daha mühim şeylerin olduğunu düşünmeliyiz. Ve bir kul olarak çıkaracağımız onlarca şeyi...
Hesaba katmadığımız ne çok şey var değil mi? Bir kul olarak aklımızdan çıkarmamamız gereken ama nedense her seferinde en sonda yapılacaklar listemize eklenen kulluk görevlerimiz var. Oysa bizim Rabbimiz, bizim Peygamberimiz bizden bunu mu istiyor? Biz Rabbimizin kitabı Kur’an’ı Kerim’e baktığımızda;
“Gerçek Müminler ancak o kimselerdir ki, yanlarında Allah anıldığı zaman kalpleri ürperir, kendilerine Allah’ın âyetleri okunduğu zaman bu onların imanını artırır ve bütün işlerinde sadece Rablerine dayanıp güvenirler.” ayetini görüyoruz. [Enfal 2]
Gerçek Mümin olabilmek demek, sadece deprem anında değil Allah’ın (svt) adının geçtiği her yer ve zamanda titremek demektir. Gerçek Mümin olabilmek demek, başına ne gelirse gelsin hangi zorluklarla mücadele ederse etsin Allah’ın (svt) ayetleri okunduğunda ferahlayan demektir. Gerçek Mümin yapılan tatbikatlara, hazırlanan deprem çantalarına güvenmek değil sadece ama sadece Rabbine dayanıp güvenendir. Bu ve buna benzer yaşanan birçok afet bize bir çok şeyi hatırlatmakla beraber bir hususu daha gözlerimizin önüne serdiğini görüyoruz. O da şudur ki; bizler bu dünyada kalıcı değil geçici olarak yaşam süren varlıklarız. Ve bizim asıl yurdumuz hiçbir zaman burası olmayacaktır. O halde bizi bekleyen o hakiki yurda giderken kendimize bu soruyu bir daha soralım. Kulluk çantamız hazır mı?
Sümeyye Yıldız